Haberler

Dha Yurt Bülteni-9

Cumhurbaşkanı adayı İnce: Seçimle gelen seçimle giderAmasya'da düzenlenen mitingde konuşah CNP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, "Erdoğan seçimi kaybedince gitmezmiş.

Cumhurbaşkanı adayı İnce: Seçimle gelen seçimle gider

Amasya'da düzenlenen mitingde konuşah CNP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, "Erdoğan seçimi kaybedince gitmezmiş. Demirel ve Özal nasıl gittiyse Erdoğan da gider. 3 planı varmış. Bugün bazı militanlar 'Özal öldürülmüş o mesajı vermişim' diyor. Bu kafayı nereden buluyorlar. Ben demokrasiden bahsediyorum. Seçimle gelen seçimle gider" dedi.

CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, Amasya'da miting gerçekleştirdi. Amasya'da Yavuz Selim Meydanı'nda gerçekleştirilen mitinge yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Cumhurbaşkanlığı kampanyası için Amasyalı vatandaşlardan destek isteyen Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, "Türkiye'de ilk kez bugün Amasya'dan bütün milletimize sesleniyorum. Bir kampanya yapıyoruz. Yeni düzenlemelere göre Cumhurbaşkanı adayı partiden bağımsız bir kampanya yürütüyor. Cumhurbaşkanı adayı bir hesap numarası açıyor ve bağış topluyor. Oradan da harcama yapıyor. İstanbul'dan bir uçak kiraladık ve buraya geldik. Bu uçak su yakmıyor, benzin yakıyor. Bende para yok. Ben sadece bir Cumhurbaşkanı adayıyım. Parayı nereden bulacağız. Parayı sizden bulacağız. Ateşleyin bakayım. Herkes para yatırsın. Tamam mı yatıracak mısınız. Fırına odun atın biraz. 5 lira yatırın, 10 lira yatırın, 20 lira yatırın. Sizin desteğinizle yapacağız. Bir taraftan devletin gücüyle yapılan kampanya, bir taraftan da milletin gücüyle yapılacak kampanya. Milletin gücü devletin gücünü yenecek" dedi.Dün bir televizyonda açıkladığı kelimelerin yanlış anlaşıldığını dile getiren İnce, "Erdoğan seçimi kaybedince gitmezmiş. Demirel ve Özal nasıl gittiyse Erdoğan da gider. 3 planı varmış. Bugün bazı militanlar 'Özal öldürülmüş o mesajı vermişim' diyor. Bu kafayı nereden buluyorlar. Ben demokrasiden bahsediyorum. Seçimle gelen seçimle gider" diye konuştu.

'ABD'YE VE İSRAİL'E MEYDAN OKU YANINDA DURACAĞIM'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ve İsrail'e karşı dik durması durumunda yanında olacağını belirten İnce, "Müslümanlar bu mübarek günde ABD ve İsrail işbirliği ile katlediliyor. Bu politikayla buna 'Dur' demek lazım. 2013 yılında Erdoğan Gazze'ye gideceğini söyledi. Gazze'ye gidemedi ama Gebze'ye gitti. Size söz veriyorum. Allahın izni ile Cumhurbaşkanı olduğumda Gazze'ye gideceğim. Erdoğan'a 'İsrail mallarını boykot et' diyoruz, 'Edemem' diyor, 'ABD mallarını alma' diyoruz, 'Yapamam' diyor. 'Petrol taşımacılığı yapma' diyoruz, 'Yapamam' diyor. Ne yapacaksın İsrail'e karşı. Sen bunların hiçbirini yapmıyorsun. Sadece miting yapacak. Yapacağı tek şey miting. Çünkü derdi Filistin'deki Müslümanlar değil, derdi 24 Hazirandaki seçim. Amasya'dan sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti'ni şuanda sen yönetiyorsun. Bende adayım. Filistin konusunda ABD'ye İsrail'e dik dur, söz veriyorum yanında duracağım. Ama şöyle yapma, Mavi Marmara'da olduğu gibi 'Bana mı sordunuz' deme. İnsanları yarı yolda bırakma. Medyan oku yanında duracağım" diyerek sözlerine şöyle devam etti:

CUMHURBAŞKANI OLDUĞUMDA 3 AYDA YARGIYI DÜZELTECEĞİM

"24 Haziran'da Cumhurbaşkanı olduğumda 3 ay içerisinde yargıyı düzenleyeceğiz. 3 ay içerisinde yüksek yargı tarafsız bağımsız olacak. Yani ABD, yani AB Türkiye'nin demokrasini esas alarak 'Sizde yargı düzgün değil' diyemeyecek. 24 Haziranda Cumhurbaşkanı olduğumda 3 ayda yargıyı düzelteceğim. Sonra ABD'ye döneceğim. 'Yargıyı düzelttik, şimdi senden FETÖ'yü istiyorum' diyeceğim. 24 Aralık Hıristiyanların noel günü, bu mübarek Ramazan gününde söz veriyorum. Seçimden 3 ay sonra Cumhurbaşkanı olduğumda ABD'ye diyeceğim ki 'FETÖ'yü iade et, 24 Aralık'ta İncirlikte ABD askerlerin noeli Washington'da kutlamasın'. İster iade et, isterse noelde ABD'de olsunlar."

CIVIK ORTAMDAN KURTULACAĞIZ

Polislere de sendika hakkı tanıyacaklarını belirten İnce, "Öğretmenlerin 3600 sorununu çözdüğümüzde 200 bin öğretmen emekli olacak ve yerine gençler gelecek. Polislere sendika hakkı vereceğiz. Bütün bunları başaracağız. Ekonomimiz kötü. Dün Merkez Bankası başkanını AK Parti Genel Merkezine çağırdılar. Yanlış. Merkez Bankası bağımsız. Nasıl olurda sen Merkez Bankası Başkanını bir parti genel merkezine çağırırsın. Çağırırsan dış dünya, dış sermeye sana güvenmez. Uluslararası sermaye güvenli bir liman ister. Dolar geldi 4.5'e, Euro geldi 5.5'e Binali Yıldırım'a söylüyorlar 'Dolar yükseldi ne diyorsun', oda 'Dolsa ne olur dolmasa ne olur'. Önce bu cıvık ortamdan kurtulacağız. Önce devlet adamı gibi davranacağız" diyerek sözlerine şöyle devam etti: "Uzun vadede Türkiye'yi nasıl kalkındıracağız. AK Partinin son 16 yılda en kötü yaptığı şey, biri dış politikadır, diğeri eğitimdir. Yol yaptı ama kalitesiz yaptı çöküyor. Hastane yaptı ama hemşire yok. Havalimanı yaptı ama uçmasan parasını ödüyorsun. Köprü yaptı ama geçmesen de parasını ödüyorsun. Şimdi soruyor; 'Ey CHP sen hiç köprü yaptın mı?' diye. Şimdi ben soruyorum 'Ey Erdoğan sen hiç şeker fabrikası yaptın mı, ey Erdoğan sen hiç TEKEL yaptın mı, sen hiç TÜPRAŞ yaptın mı?' Hep sattın."

ÇOCUKLARIMIZ KANA KANA SU İÇECEK

Çocukların artık kana kana okulların çeşmesinden su içebileceğini dile getiren İnce, "Çocuklarımızı iyi eğiteceğiz. Size fizik öğretmeni Muharrem İnce olarak söz veriyorum. AK Partili anneler ve bacılar size sesleniyorum. Ben ilkokula giderken susadığımda musluğu açar kana kana su içerdim. Şimdi bizim çocuklarımız okulda 3 TL'ye su içiyor. Bütün anneler size söz veriyorum. Çocuklarınız okulda kana kana su içecekler. Bu ülkenin evlatlarını iyi yetiştireceğiz. Onları geleceğe hazırlayacağız. Birileri meydanlarda tezek diyecek ben gelecek diyeceğim. Türkiye Cumhuriyetinde üniversite öğrencileri dahil, öğrenci kimliğini gösteren herkes bütün müzelere bedava girecek" şeklinde konuştu.

ÖĞRENCİLERE BİN TL BURS

Öğrencilere 19 Mayıs ve 29 Ekim'de toplam bin TL burs vereceğini belirten İnce, "Vatanın ve milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlığı kurtaracaktır. Bu milli ruhu, bu cumhuriyet ruhunu yeniden diriltebilmek için bu ülkenin bütün üniversite gençlerine 19 Mayıs'ta gençlik bursu, 29 Ekim'de Cumhuriyet bursu olmak üzere 500'er yüz TL'den toplam bin TL Türkiye Cumhuriyeti Devleti verecek. Bu parayı CHP vermeyecektir. Bu parayı Muharrem İnce vermeyecektir. Bu parayı milletten topladığımız vergilerden Türkiye Cumhuriyeti Devleti verecektir. Gençler, öğrencilerim, evlatlarım, kardeşlerim size söz veriyorum her yıl 10 bin öğrenciyi yurtdışına göndereceğiz. Evlatlarımız okuyacak. O çocuklar memleket aşkı ile gelecek ve ülkemizi kalkındıracak" dedi.Şuanda Türkiye'nin dışarıda itibarının sıfıra indiğini söyleyen İnce, "Herkesle kavgalıyız. Türkiye'nin mahkemelerine Fransa güvenmiyor, İngiltere güvenmiyor, Almanya, ABD güvenmiyor. Çünkü Türkiye'deki mahkemelerin talimatla çalıştığını biliyor. Güven duymayınca Türkiye'ye yatırım yapmıyor. Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığında yargı tarafsız olacak. Dolayısıyla güven vereceğiz. Güven verince Türkiye'ye yatırım gelecek ve ekonomi ile Merkez Bankası'na, bütün kuruluşlara bürokrat atarken, sağcımı solcumu diye bakmayacağım. Ehliyeti var mı ona bakacağım. Bu işi yapabilir mi ona bakacağım. Bunu yaptığımda işler düzelecekö şeklinde konuştu.

CUMHURBAŞKANI OLDUKTAN BİR GÜN SONRA OHAL'İ KALDIRACAĞIM

Cumhurbaşkanı olduğunun ertesi günü OHAL'i kaldıracağının sözünü veren İnce, "Erdoğan diyor ya 'Tek dertleri beni indirmek'. Benim öyle bir derdim yok. Benim derdim Doları, faizi, Euro'yu, benzini, mazot fiyatını indirmektir. Sen oradan indiğinde mazot fiyatı iniyorsa, benzin iniyorsa, faiz iniyorsa, işsizlik iniyorsa sende in be kardeşim ne olacak. OHAL ilan ettiklerinde Dolar 3,02'iydi. Bugün 4,47. Bu OHAL neye yarıyor. Çiftçiye bir yararı var mı, emekliye bir yararı var mı? Bir tek Recep Tayyip Erdoğan'a yararı var. Size söz veriyorum. 24'ünün akşamı Muharrem İnce cumhurbaşkanı mazbatasını alsın, yemin törenini yapsın bir gün sonra OHAL kalkacak. 16 senedir Türkiye'yi yöneten bir iktidar var. Tek kişi karar veriyor. Şuanda 2019 bütçesini tek başına yapabilir. Allah'ın izni ile Cumhurbaşkanı olduğumda tek başıma bütçe yapmayacağım. O yetkiyi kullanmayacağım. TBMM'ye iade edeceğim. Bana soruyor 'Parayı nereden bulacaksın' diye. Suriyelilere 40 milyar Dolar para harcandı. Yani ev yapsaydık, konut yapsaydık 2 milyon konut yapardık. 2 milyon aileyi ev sahibi yapardık. Bir tane yaptıkları saray 2 milyar Dolar. O sarayla ev yapsaydık 100 bin ev yapardı. Sen saraya 2 milyar Doları nereden bulduysan, Suriyelilere 40 milyar Doları nereden bulduysan bende oradan bulacağım" diyerek sözlerine şöyle devam etti:

ONLARIN ÇILGIN PROJESİ KANAL AÇMAK BENİMKİSİ HUZUR

"Onların çılgın projeleri kanal açmaksa, benim çılgın projem huzur. Bu medya dünyada ne kadar yabancı basın varsa geldi röportaj yaptı. Ama Türkiye'dekiler gelemiyor. Şimdi dün uyardım. Bugün Amasya mitingini vermeyenlerin önümüzdeki hafta televizyon kanallarının önünde miting yapacağım. Şimdi çıkarın telefonlarınızı canlı yayın yapalım. Buda dünyada bir ilk. Türkiye'yi 3B ile buluşturacağız. Barışacağız, büyüyeceğiz, bölüşeceğiz. Adil bölüşeceğiz. Sloganımız 3B bunu birlikte başaracağız. Kendimi sizlere emanet ediyorum. 24 Haziran'dan sonra saraya falan gelmeyin orada oturmayacağım. Birde ben 14 sene Ankara da kirada oturdum. Yeni 1,5 sene oldu ev aldım. Evime doyamadım. Evimde oturacağım. Yalnız bu kadar da kalabalık eve sığmaz haberiniz olsun."

Görüntü Dökümü: -HD

------------------------

-Mitingden detay görüntÜ

(SÜRE: 03.18 DK.)-(BOYUT: 372 MB)

Haber-Kamera: Gökhan İÇKİLLİ-Sinan HARMANCI/AMASYA,

==========================================

Emrah Serbes'in yaptığı kazayla ilgili doktor ve 2 polis hakkında suç duyurusu

İzmir- Aydın yolundaki kazada, babası Ayhan (59), annesi Nilgün (51) ve kız kardeşi Zeynep'i (16) kaybeden Ahmet Mert Özçelik'in (24) avukatı Burcu Ece Güler, otomobillerine aracıyla çarparak bir ailenin yok olmasına neden olan 'Behzat Ç.' filminin senaristi, yazar Emrah Serbes'i muayene eden doktor ve kaza tespit tutanaklarını hazırlayan 2 polis hakkında 'görevi ihmal ve resmi belgede sahtecilik'ten suç duyurusunda bulundu.

Kaza, 22 Eylül 2017 tarihinde saat 04.30 sıralarında, İzmir- Aydın yolu Torbalı Kavşağı yakınlarında meydana geldi. İzmir'den Aydın yönüne giden Ayhan Özçelik yönetimindeki 35 TV 9335 plakalı otomobile, arkadan gelen 34 NT 5005 plakalı otomobil çarptı. Çarpmanın şiddetiyle savrulan Özçelik'in kullandığı otomobil taklalar attı. Kazayı gören diğer sürücülerin durumu bildirmesi üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri, sürücü Ayhan ve kızı Zeynep Özçelik'in öldüğünü belirledi. Kazada ağır yaralanan Nilgün Özçelik ise Torbalı Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yolda kalbi duran ve yapılan müdahalelerle yaşama döndürülen Nilgün Özçelik, Ege Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildi. Burada yoğun bakıma alınan Nilgün Özçelik, kazadan 12 gün sonra yaşamını yitirdi. Kazada ölen baba, anne ve kızları, Manisa'nın Soma ilçesinde toprağa verildi. Kazanın ardından otomobili kendisinin kullandığını öne süren Kenan Doğru tutuklandı. Ancak bu aşamada babasını, annesini ve kız kardeşini kazada yitiren Ahmet Mert Özçelik'in avukatı Burcu Ece Güler, savcılığa dilekçe vererek, şoförün değişme ihtimali olduğunu, bu sebeple soruşturmanın Emrah Serbes yönünden genişletilmesi ve bu yönde delillerin toplanması talebinde bulundu. Savcılık tarafından talep kabul edilerek, soruşturma genişletildi ve yeni delillerin toplanmasına karar verildi. Delillerin toplandığı bu süreçte 'Behzat Ç.' kitaplarının yazarı Emrah Serbes, kazadan 6 gün sonra sosyal medya üzerinden itiraf mektubunu paylaşarak, sürücünün kendisi olduğunu açıkladı. Torbalı Adliyesi'ne gelen Serbes, suçunu itiraf ederek, teslim oldu. İfadesinin alınmasının ardından Serbes tutuklanırken, Kenan Doğru ise tahliye edildi. Kazayla ilgili soruşturma devam ederken, hazırlanan bilirkişi raporunda da Emrah Serbes'in asli ve tam kusurlu olduğu belirtildi. Raporda Serbes'in aracı alkollü olarak kullandığı, aşırı hızlı olduğu için şerit ihlali yaptığı ve takip mesafesine dikkat etmediği yer aldı. Öte yandan kazada yaşamını yitiren Ayhan Özçelik'in ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı hazırlanan raporla soruşturma dosyasına eklendi. İzmir 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada mahkeme heyeti, duruşmaya başlamadan yeniden bilirkişi incelemesi istedi. Mahkemenin istediği incelemeyi yapan bilirkişi, raporunda Emrah Serbes'in tam kusurlu bulduğunu açıkladı.

'TUTANAKTAKİ EKSİKLİKLER DAVANIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRDİ'

Emrah Serbes'in yargılanmasına devam edilirken, avukat Burcu Ece Güler, olaydan sonra kaza tutanaklarını hazırlayan 2 polis memuru ile Serbes'i muayene eden doktor hakkında Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı'na 'görevi ihmal ve resmi belgede sahtecilik'ten suç duyurusunda bulundu. Avukat Güler, trafik kazasına ilişkin dosyada bulunan genel adli muayene raporu, kaza tespit tutanağı ve alkol raporu gibi belgelerde gerçeğe aykırı bilgiler ve önemli eksiklikler bulunduğu öne sürdü. Güler, kaza tespit tutanağı ve alkol raporu düzenleyen polis memurları C.D. ile A.U.'nun, kazada 3 kişinin yaşamını yitirmesine ve aracın Serbes'e ait olmasına rağmen sadece "Sürücü benim" diyen Kenan Doğru'ya alkol testi yapmasının ihmal olduğunu söyledi. Kaza tespit ve alkol tutanaklarındaki eksikliklerin davanın seyrini değiştirdiği kaydeden Güler, "Kaza tespit tutanağında kaza saati 04.15 olup sürücü olduğunu beyan eden Kenan Doğru'nun alkol testi hemen yapılmamış, saat 04.47'de sadece üfleme yöntemiyle bir rapor alınmıştır. 2 kişinin ölüp 1 kişinin ağır yaralandığı ve şüphelilerin dışında karşı taraftan olayı anlatacak ve herhangi bir iddiada bulanabilecek kimse olmadığı hususu dikkate alınmamış, sadece Kenan Doğru'nun 'Ben şoförüm' demesiyle yetinilerek yolcu olduğu iddia edilen, üstelik ruhsata göre araç sahibi olan Emrah Serbes'e alkol testi yapılmamıştır. Kaldı ki kazaya alkol kadar uyuşturucunun da sebebiyet verebileceğini en iyi şekilde bilmesi gereken şüpheliler, bu gerçeği de görmezden gelmiş ve sürücü olduğunu iddia eden Kenan Doğru'dan kan örneği almamışlardır. Meslekleri gereği bu kadar basiretsiz olmaları kabul edilemez" dedi.

'NEDEN TUTANAKLARDA ADI GEÇİMİYOR?'

Kaza tutanaklarında Emrah Serbes'in adının geçmemesinin polis memurlarının hatası olduğunu da savunan avukat Güler, şöyle devam etti: "Kaza tespit tutanağındaki bir diğer husus da Emrah Serbes'in adının geçirilmemesidir. Tutanağın 'Kazaya karışan yolcu ve yayalar' başlıklı kısmında Emrah Serbes'in adı geçmediği, yine 'Kazanın özeti' kısmında hiç yer verilmediği görülmektedir. Kaza özeti okunduğunda sanki Kenan Doğru'nun yalnız yolculuk ettiği gibi bir anlam çıkmaktadır. Kaza yapan araçların durumunu görünce hayatın olağan akışına göre o araçtan çıkan bir insanın en azından iç kanama tehlikesi korkusuyla kendisi için de hastaneye gitmesi beklenir. Ancak her 2 şüpheli de hastaneye gitmek istemediklerini ve böylece kolluk kuvvetlerinin de götürmediğini ifade etmektedirler. Dosya kapsamında sonradan toplanan delillerden bir tanesi de şüphelinin aracındaki hava yastığından ve iç kısımlarından alınan kan örnekleri olup, bu durumda şüphelilerin her ikisinin de kanamalı bir yarası olduğu sabittir. Bu izlerin tespit edilmesi zorunlu olup şahısların hastaneye götürülmemesi çok önemli bir eksikliktir."2 polis memurunun, kazayı gören şahitlerin ifadelerini almamasının, kazadaki gerçeklerin üzerini örttüğünü öne süren Güler, kaza alanındaki delillerin de görmezden gelindiğini savunarak, şunları söyledi: "Kazaya bakan sağlık görevlisinin Emrah Serbes'ten alkol kokusu aldığını belirtmesi ve aynı zamanda oto kurtarıcısının aracın yanında viski şişesi bulmasına rağmen olay yerini ilk inceleyen şüpheliler tarafından bu hususlar kayıt altına alınmamıştır. Ancak bizim itirazlarımız üzerine savcılığın da talimatıyla olay yerindeki tüm görevlilerin ifadesinin alınmasına karar verilmiş ve bu ifadelerden birçok resmi görevlinin Emrah Serbes'ten alkol kokusu aldığı ve araç kaldırıldıktan sonra bira kutusu ve viski şişesi gördüğü anlaşılmıştır. Bu durum en hafif ihtimalde dahi özensizliğin ve ihmalkarlığın çok net bir göstergesidir."

'KEMER İZİNİN RAPORA YAZILMAMASI BÜYÜK İHMAL'

Kazanın ardından olay yerinde sağlık görevlilerinin muayene talebini reddeden Emrah Serbes'in daha sonra götürüldüğü hastanede muayenesi sırasında doktorun da ihmali olduğunu ileri süren avukat Güler, şöyle konuştu: "Emrah Serbes ve dosyadaki ilk şüpheli Kenan Doğru'nun raporlarında darp ve cebir izi olmadığı belirtilmektedir. Oysa ki savcılık ifadesinin gözlem başlıklı kısmından görüleceği üzere şüphelinin boynunun sol tarafında sürtünmeye dayalı olduğu tahmin edilen yaklaşık 10 santimlik yukarıdan aşağıya doğru anlatıma uygun emniyet kemeri izi olduğu düşünülen bir iz olduğu görülmüştür. Savcılık gözleminde belirtilen ve daha sonra fotoğraflanan bu izin kaza tarihi üzerinden 7 gün geçmesine ve sanık iyileşmesi için yanık kremi sürdüğünü beyan etmesine rağmen halen daha yaranın çıplak gözle görüldüğü düşünüldüğünde, düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığı çok nettir. Doktor T.Z., gerçeğe uygun bir rapor düzenleseydi daha olayın ilk gününden itibaren gerçek sürücü Emrah Serbes yakalanabilecek ve o zaman olayın üzerinden çok geçmeden kendisine alkol testi de yapılabilecekti. Şüphelinin düzenlediği bu rapor soruşturmanın tüm seyrini aksatmış hatta adeta değiştirip çarpıtmıştır. Çok basit gözle görülür bir yarayı bilerek veya bilmeyerek raporunda yazmadığı için başta adalet bekleyen müvekkilim olmak üzere tüm ilgilileri mağdur etmiş, alkolün ispatlanamamasına katkı sağlamış ve ayrıca şimdi yapılan delil elde etme çalışmaları sebebiyle yargının yükünü artırmıştır." Kazaya bakan sağlık görevlilerinin, ilk ifadelerinde olayı net anlattığını; ancak ilk duruşmada çekimser davrandıkları iddiasında bulunan avukat Güler, "Ayrıca savcılık aşamasındaki ifadelerinde Emrah Serbes'ten alkol kokusu aldığını belirten sağlık görevlisi D.S ile Emrah Serbes için 'Alkollü gibiydi, ayakta durmakta zorluk çekiyordu' diyen sağlık görevlisi E.Ş. hakkında müvekkil tarafından BİMER ve CİMER yoluyla şikayette bulunulmuştur. Bu tanıklar ilk ifadelerinde çok net bir şekilde anlatımda bulunurken, mahkeme aşamasında çekimser davranarak, ancak sorular üzerine bazı hususları açıklamak zorunda kalmışlardır. Ayrıca tanıklardan E.Ş., ilk ifadesinde hiç söz etmemesine rağmen mahkeme aşmasındaki ifadesinde sürekli Emrah Serbes'in 'Ben ölseydim' dediğini ifade etmiştir. Müvekkil de bu olay sebebiyle idari soruşturma açılmasını talep etmiştir" dedi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Avukat ile röp

Haber: Mehmet CANDAN/İZMİR,

==========================================

Tatlıcıların Antep fıstığı boykotu başladı

İzmir'de fıstıklı baklava ve tatlı üretimi yapan firmalar, Antep fıstığındaki fiyat artışlarını protesto etmek için aldıkları boykot kararını hayata geçirdi. Tatlıcıların 4 günlük fıstıklı baklava satmama kararına şaşıran İzmirliler, cevizli tatlılardan satın alarak boykota destek verdi.

İzmir Ticaret Odası (İZTO) 10. Pasta ve Şekerleme Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, 17-20 Mayıs tarihlerinde fıstıklı baklava üretmeyerek Antep fıstığı fiyatlarını protesto etme kararı aldı. Baklava ve tatlı üretimi yapan yaklaşık 300 firma, 400 satış noktasında 4 gün süresince, fıstıklı baklavaların tepsilerine 'Bugün fıstık yok, boykot var' yazılarını koydu. "Fıstıkçılar fiyatlar fora diyorsa, İzmirli tatlıcılar da üretime mola diyor" diyen İZTO Meclis Üyesi Veysel Murat, İzmir'de 400 satış noktasında 4 gün boyunca fıstıklı baklava yapılmayacağını söyledi. Murat, geçen yıl 60 lira civarında seyreden Antep fıstığı fiyatlarının geçen hafta 140 liraya kadar çıktığını, bugün ise 210-220 liradan satıldığını dile getirdi.

ZAM YERİNE BOYKOT

İzmirli tatlıcılar olarak zam yerine boykot kararı aldıklarını açıklayan Murat, zam yapmanın çözüm olmadığını savunarak, "Fıstık fiyatındaki artışı Gaziantepli birkaç fıstık tüccarı başlattı. Birbirleri arasında suni piyasa oluşturdular, karaborsa yaptılar. Bu haksız kazanca karşı sektör olarak mücadele başlattık. Biz zam yaparsak fıstıkçılar da yapar. O yüzden boykot kararı aldık. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, fıstık fiyatları normale gelmezse gümrük vergilerinin kaldırılarak ithalat izninin verileceğini söyledi. Kısa süreli de olsa ithalat izni verilebilir. Bu gelişme tansiyonu düşürür. Uzun süreli ithalatı desteklemiyoruz, üretici de mağdur olmasın" dedi.

HER ŞEHİRDEN BOYKOTA DESTEK

Antep fıstığı fiyatlarındaki artıştan üreticilerin aksine vurguncuların faydalandığını öne süren Murat, ithalat izninin çıkmasıyla kilo fiyatında 110 liraya kadar düşüş gözlenebileceğini savundu. 4 günlük boykot kararının çok ses getirdiğini söyleyen Murat, "Birçok yerden destek alıyoruz. Üreticiler isyan noktasındaydı. Bu boykot onlara bir tutunacak dal oldu. Birçok firma katılacağını belirtiyor. Diğer şehirlerden de olumlu tepkiler alıyoruz" diye konuştu.

"FISTIKLI BAKLAVAYI ÖZLEYECEĞİZ"

Fıstıklı baklava satın almak isteyen Eser Kılınç da boykotu desteklediğini söyleyerek "Antep fıstığının kilosu 60 liradan 200 liraya çıkmış, geçmiş. Bu durumda kim fıstıklı baklava alabilir ki? Özleyeceğiz fıstıklı baklavayı. Ramazan ayında yakınlarımıza fıstıklı baklava hediye ederdik ama iftar sofrasında baklava görmek hayal oldu" dedi. Haluk Süter de "Bugün boykot var. Biz de destekliyoruz boykotu. Fıstığa hayır cevize evet diyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Cevizli tatlılardan görüntü,

-Boş tepsiden görüntü,

-'Bugün fıstık yok, boykot var' yazılı afişten görüntü,

-Satıcı Veysel Murat'ın müşterilere boykot kararını anlatmasından görüntü,

-Veysel Murat ile röp,

-Vatandaşlarla röp,

-Anons.

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR,

==========================================

Polis arbedeyi yatıştırmak için havaya ateş açtı

Mardin'in Nusaybin ilçesinde yol verme yüzünden çıkan tartışmayı yatıştırmak isteyen polis ile tartışmaya girdikleri belirtilen 3 kişi gözaltına alındı. Çok sayıda kişinin toplandığı bölgede Polis, yaşanan  arbede sırasında havaya ateş açtı.

Nusaybin ilçe merkezi Sakarya Caddesi İş Bankası önünde dün yaşanan olayda, 2 kişi ile bir kamyonet sürücüsü arasında yol verme nedeniyle tartışma çıktı. Bu sırada olay yerine gelen polis, ekipleri tarafların şikayetçi olması üzerine tartışma yaşayanları karakola davet etti. Bu sırada çıkan arbede de polise tepki gösterenler oldu. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine çok sayıda polis sevk edildi. Arbedenin sürmesi üzerine polis ekipleri, havaya ateş açtı. O anlar ise cep telefonları ile saniye saniye kaydedildi.Polis, yaşanan arbede de  3 kişiyi gözaltına aldı.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Arbedenin yaşanması

-Polis ekiplerinin görüntüsü

-Havaya ateş açılması

-Kalabalığın kaçması

-Amatör kamera tarafından kaydedilmesi

-Genel ve detay

Haber-Kamera: Burak EMEK/NUSAYBİN (Mardin),

============================================

Çevre yolunda arıza yapan TIR'a otomobılı ile çarptı canından oldu

Bursa'da, çevre yolunda arıza yapınca güvenlik şeridine çeken TIR'a otomobili ile arkadan çarpan 24 yaşındaki Caner Şahin yaşamını yitirdi. Talihsiz gencin cesedini AFAD ve itfaiye ekipleri tarafından çıkartıldı.

Kaza,  Çevre Yolu'nun İstanbul gidiş istikametinde bugün saat 14.00'de meydana geldi.  43 yaşındaki Ahmet Ç.'nin arıza yaptığı için   güvenlik şeridine çektiği 63  B 1422 Plakalı TIR'a,  aynı yöne giden  Caner Şahin'in kullandığı 16 MET 43 plakalı otomobil arkadan çarptı. Hurdaya dönen otomobilde sıkışıp yaşamını yitiren Şahin'in cansız bedenini AFAD ve itfaiye ekipleri çıkardı. Bekar olan ve Anadolu Üniversitesi'nde okuduğu öğrenilen Caner Şahin'in cesedi otopsi yapılmak üzere Bursa Adlı Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yaşanan kaza ile ilgili soruşturmaya Bursa Cumhuriyet Savcılığı'nca balandı

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Cesedin üzerinin örtülmüş hali

-Kaza yerinden görüntü

-AFAD ve itfaiye ekiplerinden görüntü

-Trafikten görüntü

-Ölen gencin kimlik fotoğraflı

(SÜRE: 1.10 dak) 'BOYUT: 127 MB)

Haber: Berktuğ ÖNCÜ/BURSA

=============================================

Bahçesine giderken traktörün altında kalarak öldü

Düzce'de, bahçesine giden Hasan Aşan, su kanalına uçan traktörün altında kalarak öldü. Yakınları, Hasan Aşan'a ulaşamayınca bahçeye giderken, devrilen traktörün altında kaldığını gördü.

Düzce Gündolaması Köyü'de yaşayan Hasan Aşan, sabah saatlerinde bahçesine gitmek üzere yola çıktı. Hasan Aşan idaresindeki 81 AV 758 plakalı traktörün su kanalına uçması sonucu altında kaldı. Öğle saatlerinde, Hasan Aşan'ı cep telefonundan arayan yakınları ulaşamayınca bahçeye doğru yola çıktı. Yakınları, Hasan Aşan'ın su kanalına uçan traktörün altında kaldığını görünce 112 Acile haber verdi. Olay yerine itfaiye ve 112 Acil ekipleri geldi. Sağlık ekibi Hasan Aşan'ın yaşamını yitirdiğini belirledi. İtfaiye ekibi, Hasan Aşan'ın cenazesini aracın altından çıkardı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

------------------------------

-Traktörün görüntüsü

-Sağlık ekiplerinin traktörün altında kalan şahsa müdahalesi

-Kurtarma çalışmaları ve detaylar

Haber: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE,

=============================================

Leyleklere özel direk, 3 yıl sonra geri döndürdü

Kayseri'nin Güneşli Mahallesi'nde boş bir elektrik direği üzerine yuva yapan leylekler dikkat çekiyor.  Daha önce yuva yaptıkları yer bozulunca yaklaşık 3 yıl boyunca Güneşli'ye uğramayan leylekler, kendileri için özel olarak dikilen  bir direğe yeniden yuva yapıp, geri dönünce mahalle sakinlerini de mutlu etti.

Merkez Kocasinan İlçesine bağlı Güneşli Mahallesi leyleklerine kavuştu. Daha önce kasaba olan ve daha sonra Büyükşehir Yasası ile birlikte Kocasinan ilçesine bağlı bir mahalle haline dönüştürülen Güneşli'ye, leylekler 2 yıldır uğramıyordu. Daha önce yuva yaptıkları yerin bozulmasının ardından mahalleye uğramayan leylekler, yuva yaptıkları boş yani herhangi bir hattın bağlı olmadığı direğin başka bir yere taşınmasının ardından yeniden göründü. Mahalle sakinlerinden olan ve geçimini çiftçilik yaparak sağlayan Osman Gözkenç (53), "Leylekler bizim için vazgeçilmez, adeta mahallemizin simgesi. Geçmişte caminin yanında, ilkokulun üzerinde yuvaları vardı, ama oralar yıkılınca başka yerlere yuva yapıldı. Sonra yuva yapılan direkler yüksek gerilim hattına yakın olunca, gerilip hatlarına çarpılıp, akıma kapılma tehlikesi oldu. Leylek ölümleri yaşandı. Daha sonra yuvaları değiştirildi, fakat leylekler yuva yapılan yerlere konmadı. 3 sene önce bu yuvaları biz komşum Adil Öveç ile beraber direklerini başka bir yere diktik, üzerine tahtalarını yerleştirdik. 2 tane yuva yaptık, ama leylekler sadece bir direkteki yuvaya geldi. Önümüzdeki yıl diğer direkteki yuvaya da leylekleri bekliyoruz.  Bu çift leylek, 15 Mart gibi geldi ve direğin üstünde yuvalarını yaptı. Direk boş direk, yani elektrik   hattı bağlı olmadığı için tehlike de oluşturmuyor. Leyleklere özel direğimiz. Leylekler, geri döndüğü için çok sevindik, şu an 4 yumurtaları var, kuluçkaya yattılar. Yavruları da kısa süre sonra dünyaya gözlerini açacak. Leylek dostlarımız Güneşli'ye geri döndüğü için çok mutluyuzö diye konuştu.

"BÜYÜKLERİMİZ 'HACI LEYLEKLER' GELDİ DERLERDİ"

Leyleklerin  havaların soğuması yani eylül ayı gibi göç ettiklerini dile getiren Gözkenç, aynı zamanda "Hacı Leylekler" diye anıldıklarını da söyledi. Gözkenç, "Eskiden büyüklerimiz 'Hacı Leylekler geldi' derlerdi. Çünkü göç zamanı kutsal topraklara gittiklerine inanılırdı. Bu nedenle de bu şekilde büyüklerimiz onları anlatırdı. Şimdi bu leylek çiftimiz de zamanı geldiğinde yavruları ile birlikte göç edecek ve biz seneye yine onların yolunu gözleyeceğizö dedi.

Görüntü dökümü:

---------------------------

-Leylek yuvası ve Güneşli Mahallesi havadan drone çekimi

-Mahalle sakini Osman Gözkenç ile röportaj

-Detaylar

3 dakika 10 saniye / 101 MB

Haber: Cafer ZENGİN/KAYSERİ,

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Muharrem İnce Emrah Serbes Güneşli İzmir Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title