Haberler

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

SULTANGAZİ'DE ÇANTA İÇİNDE SOKAĞA BIRAKILAN 15 GÜNLÜK BEBEK BULUNDUHaber-Kamera: Emin YEŞİL-Cemil ÖZDEMİR-Murat SOLAK - İstanbul DHA - SULTANGAZİ'de bir apartmanın önüne çanta içinde bırakılmış 15 günlük bebek bulundu.

SULTANGAZİ'DE ÇANTA İÇİNDE SOKAĞA BIRAKILAN 15 GÜNLÜK BEBEK BULUNDU

Haber-Kamera: Emin YEŞİL-Cemil ÖZDEMİR-Murat SOLAK - İstanbul DHA - SULTANGAZİ'de bir apartmanın önüne çanta içinde bırakılmış 15 günlük bebek bulundu.

Sultangazi Gazi Mahallesi'nde, önceki gün sabaha karşı işten çıkarak evine ilerleyen Emrah Tanrıverdi ağlama sesi duydu. Sesin geldiği yöne doğru ilerleyen Tanrıverdi, bir apartmanın önünde çantanın içine konulmuş bir bebeğin ağladığını gördü.

Telefonla arayarak durumu polise bildiren Emrah Tanrıverdi, ardından bebeği alarak Sultangazi'deki özel bir hastaneye götürdü. Hastanede kontrolden geçirilen bebeğin cinsiyetinin erkek olduğu ve sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Kontrolün ardından bebek, Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı Bahçelievler Şeyh Zayed Çocuk Yuvası'na teslim edildi.

"APARTMANIN ÖNÜNE GELDİĞİMİZDE BEBEK SESİ GELİYORDU"

Bebeği bulan Emrah Tanrıverdi, "Sabah 05.30 sıralarında otomobil ile sokaktan yukarı çıkıyorduk. Hava almak için otomobilin camını açtım. Apartmanın önüne geldiğimizde bebek sesi geliyordu. Kapıya doğru ilerledim. Bir kişi kapıdan çıkıyordu. Sizin bebeğiniz mi? dedim, 'hayır' dedi. Yukarıya doğru çıktı. Bebek üşümüştü. Bebeği aldım arabaya koydum, hastaneye götürdüm. Hastaneye polisler geldi. İfademizi aldılar." dedi

"BEBEĞİ ALDIK, HASTANEYE GÖTÜRDÜK"

Fırat Sait Yılmaz da, "İki otomobil sokakta ilerliyorduk. Öndeki otomobil durdu. Baktım Emrah Tanrıverdi durdu. Elinde çanta vardı. Çantanın içinde bebek vardı. Bebeği aldık, Hastaneye götürdük. Çantayı açtık. Bebek giydirilmişti. Bez vardı üzerinde. Fazla üşütmemişti. Zaten yeni bırakılmıştı" diye konuştu.

Polis, olayla ilgili çalışma başlattı.

Görüntü Dökümü:

--------------

-Apartmanın önünden görüntü

-Emrah Tanrıverdi röp.

-Sait Yılmaz röp.

-Hastaneden görüntü

-Bebekten görüntüler

-Bebeğin götürülmesi

-Genel ve detaylar

=============================

2 - KEPÇEYLE 'AKROBATİK' HAREKET YAPAN OPERATÖRE CEZA

- İlginç görüntüler kameraya yansıdı.

İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, - AVCILAR'da yer altındaki fiber kabloları değiştirmek amacıyla yapılan çalışma sırasında kullanılan iş makinesi 'Akrobatik' hareketler yaparak trafiği tehlikeye sokunca kepçe operatörünün belgesine geçici olarak el konulurken, 108 TL ceza kesildi.

Cumhuriyet Caddesi üzerinde bir süreden bu yana yeraltı kablolarında yenileme çalışması yapılırken, görevliler, yer altından geçen fiber kabloların değiştirdi. Değiştirilen eski hatların çıkarılması için bir kepçe kullanıldı. Görevliler, yerin altında çelik halata bağlanan kabloların çekilerek çıkarılabilmesi için bir kepçe getirdi. Halatın ucu kepçeye bağlanırken, kepçe operatörü kabloları çekip çıkartabilmek amacıyla çalışmaya başladı. Bu çalışma sırasında aracın arka lastikleri yerden metrelerce havalanırken, kepçe ön iki lastiği üzerinde kaldı. Bu sırada halatın kopmaması, savrulmaması veya kepçenin bağlı olduğu yerden kurtularak yanından geçen diğer araçlarda bulunanların olası bir tehlike ile karşılaşması şans olarak değerlendirildi.

Yoldan geçenlerin ihbarı üzerine Avcılar Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube ekipleri ihbar üzerine gelerek bu çalışmayı durdururken, kepçe operatörü Ahmet Turan Ç.'nin belgelerini kontrol etti. Kepçe operatörüne "Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen yer, kural yasak zorunluluk ve yükümlülüklere uymadığı" gerekçesiyle 108 TL ceza kesildi. Bunun yanı sıra sürücü belgesine trafikte yapmış olduğu tehlikeli hareketler nedeniyle Karayolları Trafik Kanunu'nun 45'inci maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 90'ıncı maddeine dayanılarak, sağlık koşulları yerine getirilene kadar geçici olarak el konuldu. Kepçe operatörü hakkında bunun yanı sıra "Ulaşım araçlarını kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde kullanmak" suçundan Avcılar Emniyet Müdürlüğü'nce adli soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü:

-------------

-Kepçeyle akrobatik hareket yapan operatör

-Sürücünün emniyete getirilmesi

============================

3-  SİLİVRİ'DE KÖYLÜLERİN SU FATURASI ŞAŞKINLIĞI...

- Silivri'de mahalle statüsüne geçen köylerde su faturası bu ay yaklaşık 4 kat fazla geldi. Faturalarla şaşkınlık geçiren köylüler duruma tepki gösterdi.

- Mesut Keser,

"Geçen ay 80 lira öderken şimdi 325 lira su faturası ödedim"

"İSKİ'nin çalışanları diyor ki, ha Taksim'de oturmuşsunuz ha köyde hiç fark etmez, diyor. O zaman hayvancılığı yapmayacaksın diyor. Ne yapacağız? "

- Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz,

"Etiler'deki yüzme havuzundaki su 4 lira ise, benim Silivri'min köyünde  4 liraya benim çiftçime veremezsiniz"

"33 köyümüzde hali hazırdaki su fiyatları yüzde 400 zamlandı. Esasında zamlandı demek doğru değil ama onlara İSKİ tarafından 5 yıl boyunca bir istisna tanınmıştı"

" İSKİ'nin tarifeler yönetmeliğinde hali hazırda bu 33 köye eskiden uygulanan uygulamayı 5 yıl boyunca uzatma hakkı var. Ama bunu nedense uzatmıyorlar"

Beyza Nur GÜLER-Feridun AÇIKGÖZ/İSTANBUL, İSTANBUL'da köy hayatı devam eden ancak mahalle statüsünde olan yerleşim merkezlerinde, su fiyatlarının metreküpü 1 liradan 4 liraya yükseldi. Geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan köy halkı, su fiyatlarına yüzde 400 zam gelmesine tepki gösterdi.

İstanbul'da köylerde tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayanlar, suyu şehir içinde yaşayan vatandaşlara göre daha düşük fiyata kullanıyordu. Silivri'de bu ay faturalarındaki büyük artışı gören vatandaşlar şaşkınlığa uğradı. 2008 yılında köy tüzel kişiliği nihayetlendirilip mahalle statüsüne geçirilen köylerde İSKİ, su fiyatlarına geçtiğimiz ay yüzde 400 zam yaptı. Tarım ve hayvancılıkla uğraştığı için oldukça yüksek metreküplerde su harcayan köy halkı ise, birim fiyatını 1 liradan kullandıkları suyun, 4 liraya yükselmesine tepki gösterdi. Hatta belli bir metreküpün üzerindeki su tüketiminde, birim fiyatı 6 liraya kadar çıkıyor.

"SERALARI SULAYAMIYORUM"

Silivri'nin Yolçatı köyünde tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan Mesut Keser, "Geçen ay suyun metreküpü 1 liraydı. Bu ay birden oldu 5 lira 35 kuruş oldu. 80 lira öderken şimdi 325 lira su faturası ödedim. Geçen ay 32 ton su 46 lira, şimdiki aynı metreküp su 215 lira. Bu benim cebimden çıkıyor. Hayvancılık yapıyorum, zaten süt 2 lira. Biraz fide ekiyorum, kıvırcığım var seralarda, sulayamıyoruz. Çok mağduruz. Bunun giderilmesini istiyoruz" şeklinde konuştu.

"HA TAKSİM'DE HA KÖYDE OTURUYORSUNUZ DİYORLAR"

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ'ye başvurduğunu ifade eden Keser, "İlk etapta 'bir yanlışlık var' dediler. Verdim adımı, soyadımı, kimliğimi 'olamaz bu kadar' dediler. Fakat 2008'de Büyükşehir'e bağlandık. Ondan sonra biz mahalle statüsünde olduk. Suyun birim fiyatı o zaman da yükselmişti. Büyükşehir suyun fiyatını düşürdü tekrar. İSKİ'nin çalışanları diyor ki, ha Taksim'de oturmuşsunuz ha köyde hiç fark etmez, diyor. O zaman hayvancılığı yapmayacaksın diyor. Ne yapacağız? Nasıl geçineceğiz biz? O zaman biz de şehire göç edeceğiz, başka çaresi yok. Bir inek günde ortalama 50 kilo su içiyor. 12 tane hayvanım var. Mağduruz şu an çok" dedi.

SİLİVRİ BELEDİYE BAŞKANI İBB'YE YAZILI TEKLİF SUNDU

Köylerde suyun birim fiyatının yeniden 1 liraya düşürülmesi için İBB'ye teklif sunduğunu dile getiren Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz da şunları söyledi:

"Hali hazırda İBB'nin sınırları, hizmet alanları, valiliklerin sınırlarına taşındıktan sonra köy tüzel kişiliği nihayetlendirilip mahalleye dönüştürülen köyler var İstanbul'da. 6 tane ilçe; Büyükçekmece, Silivri, Arnavutköy, Sultangazi... 6 tane ilçeye hitap eden 33 köyümüzde hali hazırdaki su fiyatları yüzde 400 zamlandı. Esasında zamlandı demek doğru değil ama onlara İSKİ tarafından 5 yıl boyunca bir istisna tanınmıştı. O da neydi? Hali hazırda köy hayatı devam eden, tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylülerimizin suyunun fiyatının, İstanbul'un şehir merkezindeki diğer ilçelerde olan fiyatla aynı olmaması için tarifeyi İSKİ tarifeler yönetmeliğinde yüzde 25'i geçemez. Yani bugün sizin İstanbul'da 4 liraya kullandığınız suyu, bizim çiftçilerimiz 1 liraya kullanıyordu. Fakat bu 5 yıllık süre doldu. İki aydır çiftçi 4 liraya su kullanmaya başladı. İşte bana muhtarlarımdan, köylülerimden bu şikayetler gelince ben Silivri Belediye Başkanı olarak,  İBB'ye bir yazılı teklif sundum. Teklifte şunu diyordu: 'Köy hayatını bitirmeyelim, köyde üretimi, hayvancılığı destekleyelim. Bu insanları da ilçelere göçe zorlamayalım. Gelin İstanbul'un tarım üssü olabilecek Çatalca'yı, Silivri'yi bu konuda destekleyelim 33 köyümüzde su fiyatını 1 liraya indirelim' diye teklif verdim. Bu teklif AKP meclis üyeleri tarafından kabul, İyi Parti ve CHP'li meclis üyelerimiz tarafından şerh düşülerek kabul edildi"

"İSKİ BU TARİFEYİ 5 YIL UZATABİLİR AMA UZATMIYOR"

İSKİ'nin köylere uygulanan hali hazırdaki su tarifesini  5 yıl daha uzatabileceğini vurgulayan Başkan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Onlar da biliyorlar aslında yaptıkları yanlışı ama bu mecliste benim üzüldüğüm bir konu var. İBB Başkanımız bizim teklifimizi meclise iade etti. Yani onaylayamayacağını söyledi. Gerekçesi de şu, 'Yasa benim önümde engel, Ankara'ya gidin, bir yasal değişiklik yapalım. Yaparsak bu suyu ben çiftçiye 1 liraya verebilirim ama hali hazırda 4 liraya vermeye devam edeceğim' dedi. Buradan şunu söylüyorum, Etiler'deki yüzme havuzundaki su 4 lira ise, benim Silivri'min köyünde  4 liraya benim çiftçime veremezsiniz. Bu 33 köy de aslında mağdur. Biz hali hazırda İstanbul'un kırsalını desteklemek zorundayız. Burada yasa çok açık, İSKİ ve İBB'nin yetkisi var. İSKİ'nin tarifeler yönetmeliğinde hali hazırda bu 33 köye eskiden uygulanan uygulamayı 5 yıl boyunca uzatma hakkı var. Ama bunu nedense uzatmıyorlar. Bunun için bizi Ankara'ya, TBMM'ye gönderiyorlar. Ben köylülerin sürekli yanında olacak bir belediye başkanı olarak hangi platforma gidilmesi gerekiyorsa oraya gideceğim. Nerede mücadele edilmesi gerekiyorsa orada mücadele edeceğim ve bu suyu 33 köye 1 liraya kullandıracağım"

İMAMOĞLU'NDAN YANIT

İBB meclis toplantısında Başkan Yılmaz'a yanıt olarak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, "Bu konudaki hararetinizi alkışlıyoruz. Bu bakış açınızın da yanındayız. Kanun değişikliği ile ilgili girişiminizi yapmanızı, siyasi partinizin temsilcileri bunu gruplarınızda ve meclis genel kurulunda dile getirsinler. Bizim arkadaşlarımız da aramızda bunu kendi grubuna taşıyacak. Aynı tutumu, tavrı hükümet partisi AK Partinin buradaki grup başkan vekilinden de bekliyoruz. Lütfen bunu TBMM'de gündeme getirelim" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Köy halkı ile röp.

-Bahçe sulama görüntüleri

-Silivri'nin bazı köylerinin havadan görüntüleri

-Silivri Belediye Başkanı ile röp.

-Faturalarını gösteren köy halkı

-İBB meclis toplantısından görüntü

-Muhabir anonsları

-Genel ve detay

=============================

4- KADINLAR İLGİ GÖSTERİYOR, UZMANLAR FARKLI GÖRÜŞE SAHİP

Elif YAVUZ-Feridun AÇIKGÖZ-Kubilay ÖZEV/İSTANBUL, KADIN cinayetlerinin ardından biber gazı kullanımı tartışmaları gündeme geldi. Ancak biber gazının satışı yasak, kullanımı da tartışmalı.  Alımlar daha çok internet üzerinden yapılıyor. Uzmanlar da biber gazı tartışmalarında farklı görüşlere sahip.

Ordu'da Ceren Özdemir'in öldürülmesi, tüm Türkiye'yi üzdü. Türkiye'de satışı yasak olan biber gazı,  av malzemeleri satan yerlerden ya da pasajlardan temin edilebiliyor. Ancak kanunlara göre biber gazı ile işlenmiş bir suç, silahla işlenmiş gibi sayılabiliyor.

"Avukat Rezan Epözdemir biber gazı kullanmak suç mu?" sorusuna şu şekilde yanıt verdi: "Türk Ceza Kanunun 6'ncı maddesi çok nettir. TCK'nın 6'ncı maddesinin F bendi silah deyiminde, 'Ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler' dedikten sonra, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler. Yani bu bizim iç hukukumuzda biber gazı silah demek. Örneğin bir kimseyi biber gazıyla yaraladığınızda bıçakla veya ateşli silahla yaralamış gibi bir rejime tabi tutulursunuz. Biber gazıyla işlenmiş bir suç, bizim iç hukukumuzda silahla işlenmiş sayılıyor. Dolayısıyla bir kimseyi ateşli silahla, bıçakla ya da biber gazıyla yaralarsanız kasten yaralama suçunun nitelikli hali söz konusu"

Epözdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "İthalat izni verilmeyen bir ürünün. 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ve 10 bin güne kadar para cezası var. Satın alanlar içinse, ithalat izni olmaksızın ülkeye sokulduğunu bilerek ve ticari amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bunu satmak da suç. Bunu bilerek bireysel olarak satın almak da suç. Ülkeye ithalat işlemi yapılmaksızın kaçak bir şekilde sokmak 3 maddenin 1'nci fıkrasına göre çok net bir biçimde belirlenmiş durumda suç"

"İNSANLAR BİR ŞEKİLDE BİBER GAZI ELE GEÇİRDİYSE CEZALANDIRILMASI İÇİN BİR DÜZENLEME YOK"

Avukat Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız ise biber gazı ile ilgili doğrudan bir düzenleme olmaması sebebiyle suç sayılmayacağını ifade ederek,şunları söyledi: "Biber gazı kimyasal madde olarak kabul edilmiyor. Kimyasal maddelerin ithalatı, bulundurulması ve satın alınmasıyla ilgili bir kanunumuz var. Kanuna göre, olayları bastırıcı biyolojik madde olarak bir tanımlama yapılmış. Ancak biber gazının da ithalatı için izine ihtiyaç var. Bulundurulması ile ilgili ise kanunda herhangi bir düzenleme yok. Şu anda insanlar bir şekilde biber gazı ele geçirdiyse cezalandırılması için bir düzenleme yok. 'Kullanılması suç mu?' diye merak edenler için, burada mesele niçin ve nasıl kullandığınızla ilgili. Biber gazı bir silahtır. Herkesin aklını karıştıran nokta burası. Hem silah, hem de serbest nasıl oluyor? Bir ekmek bıçağını da bulundurmak suç değil ancak birini öldürür ya da yaralarsanız bu suç. Dolayısıyla biber gazı insana zarar verecek nitelikte bir şey olduğu için ceza kanunumuzun 6'ncı maddesine göre silah kabul ediliyor."

Prof. Dr. Yıldız, "Sonuç itibarıyla kanuni düzenleme olmadığı için biber gazını kullanmak suç değil. Bu gazın meşru çerçevede kullanılması, hukuka uygunluk sebebi ve koşulları varsa cezalandırılmıyor. Ancak bundan üçüncü kişilerin zarar görmemesi gerekir" diye konuştu.

"BİR ASTIM HASTASI ÇOK RAHAT BİR ŞEKİLDE ASTIM KRİZİNE GİREBİLİR"

Biber gazının sağlığa zararını değerlendiren Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Prof. Dr. Salih Serdar Erturan da şöyle konuştu: "Biber gazı toksik bir gaz. Özellikle vücut mukozlarını, ağız, burun, göz ilk başta etkilenen organlarımız. Bunlar etkilendiği zaman ani göz yaşarması, burun akması, hapşırık gibi olaylar başlayarak kişiyi etkisiz hale getiriyor. Esas kullanım amacı da bu. Ancak kişilerin yapısal farklılıkları ya da o kişinin astım hastası olup olmaması gibi faktörlere bağlı olarak solunan gaz, bronşlarda ani reaksiyona sebep olup kasılmaya ve bunun sonucunda ani bir daralmaya sebep olabilir. Bir astım hastası çok rahat bir şekilde astım krizine girebilir. Sonuç olarak kullanım durumda maruz kalan kişi için belirli riskler söz konusu olabilir."

KADINLAR ENDİŞELİ

Kadınlar ise endişeli olduklarını, biber gazı satın almayı düşündüklerini ve biber gazı taşımaya devam edeceklerini belirtti. Kendini güvensiz hissettiğini söyleyen Aslı Turan, "Ben biber gazı kullanmıyorum ama satan bir yer görsem alırım. Yanımda bulundurabilirim. Ama suç mu değil mi bilmiyorum. Ancak bir kadının güvenliği açısından taşınabilir. Artık günümüzde insanlar sebepsiz yere sizi gelip öldürebiliyorlar. Yeni de bir olay yaşandı, bu çok üzücü. Kendimi güvensiz hissediyorum" diye konuştu.

Ayça Çelik Ateş ise "Yakın zamana kadar yanımda taşıyordum. Yine taşımayı düşünüyorum. İnternet üzerinden sipariş ediyorum. Güvenliğimiz tehlikede kendi kendimizi korumak zorundayız. Önceden akşamları hava kararınca daha çok ihtiyaç duyuyorduk ama artık gündüz bile çantada değil cebimizde taşımak zorunda hissediyoruz" dedi.

Çocukları sebebiyle çantasında taşıyamadığını söyleyen Güneş Kaya da "Taşımayı düşünüyorum. Çocuklar çantamı karıştırdığı için almıyordum ama şu zamanda almak lazım. Kadınlar açısından çok tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz. Her şey serbest oldu. Her şey af oluyor. Adam karısını öldürüyor, 6 ay yatıyor. Bu adalet mi? Adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz" ifadelerinde bulundu.

Kızıyla birlikte dolaşan anne Zeynep Açıkgöz, "Kızım kullansa çok iyi eder. Bulsam ben kendime alırım" dedi. Kızı Gizem Açıkgöz ise, "Şu zamana kadar hiç akıl etmedim ama şu zamanda gerekli diye düşünüyorum. Yasak olmasının da bir anlamı yok bence. Gerçekten lazım" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

--------------------

-Biber gazı şişelerinden detaylar

-Muhabir Anonsu (Elif YAVUZ)

-Av. Rezan Epözdemir röportajı

-Vatandaş röportajı

-Av. Ali Kemal Yıldız röportajı

-Doktor Prof. Dr. Salih Serdar Erturan röp

-Genel ve detay

=========================

5- 'FERMUAR' AÇILMIYOR, AMBULANSLAR YOLDA KALIYOR

Özlem YURTÇU KARABULUT- Hüseyin ÇAKMAK/İSTANBUL, - İSTANBUL'da günde ortalama 270 ambulans görev yapıyor ve bu araçlar her gün ortalama 2 bin 500 kez, acil vakalar için trafiğe çıkıyor. Hastalara zamanında yetişebilmek için insan üstü çaba gösteren ambulans sürücülerinin en büyük problemi, 'fermuar sistemi'ni bilmeyen sürücülerin, özellikle yoğun trafikte, tehlikeli manevralar yaparak kazalara yol açması.

Bu kazalar hafif de olsa süreci riske sokabiliyor. Çünkü ambulans sürücüleri de tıpkı normal araçlar gibi herhangi bir trafik kazasına karışması durumunda tutanak tutmak zorunda. Hastanın durumu o anda hayati tehlike taşımıyorsa, 112 Komuta Kontrol Merkezi'nden yeni ambulans isteniyor ve hasta o ambulansa naklediliyor. Ambulans, vakaya giderken kaza geçirmişse, adrese başka bir araç yönlendirilmek zorunda kalınıyor. Kazaya karışan ambulans gerekli işlemlerin yapılması için olay yerinde kalıyor. Tüm bunlar, zamanla yarışılan 112 sisteminin işleyişini aksatıyor.

'CAN KURTARMAYA GİDERKEN YARALANIYORUZ'

Trafikteki sürücülerin ambulansa yol vermeyi bilmemesi, yanlış manevralar yaparak durumu daha da tehlikeli hale getirmesi veya ambulansın arkasına takılıp yakın mesafeden takip yapması, ambulans kazalarının en büyük nedenleri arasında yer alıyor.

112 Avrupa Komuta Kontrol Merkezi Şefi Dr. Puyan Golabi, "Can kurtarmaya giderken yaralanan birçok personelimiz de oluyor. Sürücüler maalesef ambulans sireni duyduklarında nasıl manevra yapacaklarını bilmiyor, sağa sola kırmaya başlıyorlar. Bu sırada birçok kaza yaşanabiliyor. Hem vakayı almaya giderken, hem de hastayı naklederken olabiliyor bu" dedi.

OLAY ANINDA DURAMASA DA SONRADAN DÖNMEK ZORUNDA

Kaza olduğunda, ekibin komuta merkezini aradığını belirten Dr. Golabi, "Biz burada, eğer araç gidebilecek durumdaysa ve hastanın durumu da ciddiyse durmamaları talimatını veriyoruz. Olay yeriyle ilgili polise de bilgi veriyoruz. Hasta sağ salim hastaneye taşındıktan sonra ambulansı olay yerine geri gönderip gerekli tutanakları tutuyoruz. Bu türden kazalar nedeniyle kendi personelimizi defaatle taşıdığımız oluyor hastanelere. Sağlık Bakanlığımız'ın 'ambulansa yol ver projesi'ndeki fermuar sistemini anlatmaya çalışıyoruz vatandaşlarımıza. Yani sağ ve soldaki şeritlerde ilerleyen araçların, hangi şerittelerse oraya doğru kaymalarını, ortada bir 'yaşam yolu' ve yaşam çizgisi oluşturmalarını istiyoruz" dedi.

'BİZİM DE ZORUNLU TRAFİK SİGORTAMIZ VAR'

Ambulans sürücü eğitmeni ve paramedik Şener Güler ise 24 yıldır 112'de paramedik sürücü olarak çalıştığını anlatarak, "Biz İstanbul'da ambulans kullanırken diğer araçlar tarafından duyulmak ve görülmek istiyoruz. Fermuar yöntemini bilmiyorlar. Siren sesini duyduklarında panik olabiliyorlar. Hasta taşırken veya vakaya giderken kaza yaptığımızda maalesef bizim de durup bir tutanak tutmamız gerekiyor. Çünkü zorunlu trafik sigortası veya kasko bunu gerektiriyor. Aynada bizi gördüklerinde ya da siren sesi duyduklarında lütfen acil geçiş koridorunu fermuar yöntemi ile açalım. Ambulans seyir halindeyken güvenli mesafesini koruyalım" diye konuştu.

'ANİDEN ÖNÜMÜZE KIRIYORLAR'

112 ambulans sürücüsü Ahmet Serkan Işık da sürücülerin ambulansı gördükleri ya da duydukları an oldukları şeritte, soldaysa sola, sağdaysa sağa yanaşarak ortayı açmaları gerektiğini söyledi ve şöyle konuştu: "Biz normal araçlardan daha yüksek olduğumuz için onların önünü görebiliyor ve ona göre manevra yapabiliyoruz. Ama bizi yakın takip ettikleri an onlar bizden dolayı yolu göremezler ve ani manevra yaptığımızda arkadan çarpabilirler. Vatandaş genelde şunu yapıyor, bir anda önümüze kırıyorlar veya fren yapıyorlar. Biz daha zor durumda kalıyoruz. Çok daha yorucu ve zaman kaybı oluyor. Aslında oldukları yerde sol taraftaki sola, sağ taraftaki sağa yanaşırsa ambulans ortadan çok rahat bir şekilde geçebilir. Bu sistemin literatürü böyle."

AMBULANS KAZAYA KARIŞTIĞI İÇİN GÖZÜNÜ KAYBETTİ

Özel bir şirkette çalışan Mert Karaca (41) ise 13 yıl önce bir trafik kazası geçirdiğini, ambulansla İstanbul'a sevkedildiğini ancak kendisini taşıyan ambulansa da araç çarpınca o sırada yaşanan vakit kaybından dolayı ameliyatının 40-45 dakika geciktiğini söyleyerek, "Bu olay nedeniyle bir gözümde yüzde 60 görme kaybım oluştu. 96 gün yoğun bakımda kaldım. Zaman kaybı yaşanmasaydı şu an iki gözüm de sağlıklı olabilirdi" diye konuştu.

Görüntü dökümü:

----------------------

-112 Avrupa Komuta Kontrol Merkezi Şefi Dr. Puyan Golabi röportajı

-Ambulans sürücü eğitmeni ve Paramedik Şener Güler röportajı

-112 Ambulans sürücüsü Ahmet Serkan Işık röportajı

-Hasta Mert Karaca röportajı

-Trafikte ani manevra yapan sürücü görüntüleri

-Ambulans içinden trafik görüntüleri

-Ambulans siren sesi farklarının anlatıldığı görüntüler

-Genel ve detay görüntüler

==========================

6- ADALAR FAYTON RAPORUNUN SONUCUNU BEKLİYOR

Semih ÇALIŞKAN -  Uğur  CAN- Buğra BENLİOĞLU/ İSTANBUL, TARİHİ ve doğasıyla insana huzur veren, özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı ziyaretçileri ağırlayan Adalar'da faytonların kaldırılması tartışması sıcaklığını korurken, ahırların bulunduğu bölgenin bakımsızlığı da devam ediyor.

Daha önce pek çok kez hayvanseverler Adalar'da faytonların kaldırılması için imza kampanyaları düzenlemişti. Geçen haftalarda ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Adalar Belediyesi tarafından düzenlenen 'Adalar Ulaşım Çalıştayı' sonucuna göre bir rapor hazırlandı. Buna göre faytonların kaldırılması durumunda Adalara elektrikli araçların getirilmesi planlanıyor. Bu konuda kesin karar henüz verilmedi. Önümüzdeki sene kararın netleşeceği belirtilirken, yaz dönemi öncesi yeni sistemin başlayabileceği belirtiliyor. Faytonların kalkması kararı alınırsa, yerine elektrikli araçların getirileceği öğrenildi.

FAYTONCULAR HAZIRLADIKLARI RAPORU BELEDİYEYE SUNDU

Adalarda faaliyet gösteren faytoncular belediye tarafından hazırlanan rapora tepkili. O rapora karşılık İstanbul Motorsuz Kara Taşıt Vasıtaları Esnaf Odası da bir rapor hazırladı. İstanbul Motorsuz Kara Taşıt Vasıtaları Esnaf Odası Başkanı Hıdır Ünal, çalışmaların sürdüğünü belirterek, "Henüz bir gelişme yok, çalışmaların devam ettiğini duyuyorum. Adalar'da yapılan çalıştay sonucunun çok hoşumuza gittiğini söyleyemeyiz. Örneğin iç ulaşıma elektrikli araç tasarlanmış. Fayton nostaljisi kaybolmasın, diye 30, 40 tane lunapark tarafına bırakılacağı söylenmiş. Ancak Adalar sadece yerli misafirleri değil yabancı misafirleri de ağırlıyor. Bazen 300, 500 kişi getiren motorlar var. Onların çok dikkate alındığını söyleyemem. Onlar dikkate alınmamış. Bu nedenle Adalar turizmi yaralanır" şeklinde konuştu.

"BEN BU İŞİ YASAKLIYORUM DEMEKLE BU İŞ OLMUYOR"

"Çalıştay raporları çok hoşumuza gitmediği için İstanbul Motorsuz Kara Taşıt Vasıtaları Esnaf Odası olarak çok ciddi bir çalışma yaptık" diyen Hıdır Ünal, şöyle devam etti: "O raporu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gönderdik. Eğer bizim dediğimiz rapor dikkate alınırsa gerçekten tüm hayvanseverler, Adalılar, yerli, yabancı misafirler ve faytoncular mutlu olacak. Faytoncuların mağdur edilmemesi gerekiyor. Faytoncunun hayatını devam ettirebilecek bir proje olması lazım. Ben bu işi yasaklıyorum, demekle bu iş olmuyor. Aynı zamanda sosyal yıkıma sebep olmamak gerekiyor. Adaya gelecek elektrikli araçların türü, verimli olup olmadığı bilinmiyor. Bu sürdürülebilir bir şey midir? Bütün bunları bilmiyoruz. Bilebilmemiz için masaya oturup konuşmamız gerekiyor."

ATLARIN BULUNDUĞU AHIRLAR BAKIMSIZ

Adalar'da faytonların kaldırılması tartışılırken bir taraftan da ahırların bulunduğu bölgenin bakımsızlığı dikkat çekiyor. Fayton sahibi Emrah Dursun, "Ahırlar konusunu biz de yıllardır dile getiriyor ve talep ediyoruz. Bu atlar yıllardır orada. Maalesef birçok çalışan da oralarda kalmak zorunda kalıyor. Veteriner eksikliği var. At hastanesi eksikliği var. Biz de şu an devam eden çalışmaları bekliyoruz. Bizim mağdur edilmememiz gerekiyor" diye konuştu.

VATANDAŞ FAYTONLAR KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYOR?

Adalar'da faytonların kaldırılmasını gerektiğini söyleyenler olduğu gibi faytonların kaldırılmaması gerektiğini ifade edenler de var. Volkan Kapucu, "Aslında faytonlar güzel, nostalji yaşatıyor.  Ancak atların bakımı çok önemli. Atların bakımı yapılıyorsa eğer sağlık yönünden bir sıkıntısı yoksa olabilir. Faytona daha önce bindim ama ben daha çok bisiklet tercih ediyorum" şeklinde konuştu.

"BAKIM DA YAPILSA ATLAR İÇİN ZOR BİR DURUM"

Adalar'ı ziyaret eden Tuğba Kapucu ise faytonların kaldırılması gerektiğini ifade ediyor. Tuğba Kapucu, "Bence kaldırılmalı. Yaz, kış böyle. Ben atlara üzülüyorum. Bakım da yapılsa atlar için zor bir durum. Bence bisiklet en sağlıklısı. Şimdiye kadar kaldırılması gerekiyordu" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

---------------------

-Faytonlardan görüntüler

-Atlardan görüntüler

-Atların bulunduğu ahırdan görüntüler

-Oda Başkanı Hıdır Ünal ile röportaj

-Fayton sahibi Emrah Dursun ile röportaj

-Vatandaş röportajları

-Muhabir anonsu (Semih Çalışkan)

-Detay görüntüler

=========================

7- (havadan görüntülerle) SULTANGAZİ'DE ÖĞRENCİLERİN TEHLİKE DOLU YOLCULUĞU SONA ERDİ

Haber-Kamera: Emin YEŞİL- Serdar ALTINTEPE/ İSTANBUL,

SULTANGAZİ'de servis ücretlerinin pahalı,  toplu taşıma araçlarının da tıka basa dolu olduğunu belirten bazı öğrenciler, çok sayıda hafriyat kamyonunun geçtiği yolda kilometrelerce yürüyerek okullarına gidiyorlardı. Her an bir kaza riski altındaki öğrencilerinin tehlike dolu yolculuğu Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün  Sultangazi Belediyesi ile yaptığı görüşmeler sonrası sona erdi,  ücretsiz servis sağlandı.

Merkez Habibler Mahallesi'nde bulunan Hacı Ayşe Ateş Anadolu Lisesi, Fuat Sezgin Anadolu Lisesi, Sultangazi Anadolu Lisesi ve Hasan Celal Güzel Anadolu Lisesi'nde yaklaşık 4 bin öğrenci eğitim görüyor. Öğrencilerin bazıları öğrenci servisinin yanı sıra okula ve eve gidebilmek için toplu taşıma araçlarını tercih ederken, bazıları da hafriyat araçlarının geçtiği yolda her gün kilometrelerce yol yürüyordu. Servis ücretlerini pahalı bulan, toplu taşıma araçlarının tıka basa dolu olmasından dolayı okula ve evlerine yürüyerek gitmeyi tercih eden öğrencilerin tehlike dolu yolculuğu Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün girişimleriyle sona erdi. Sultangazi Belediyesi ile yapılan görüşmelerde öğrencilerin daha güvenli şekilde ilçe merkezine ulaşması için ücretsiz servis imkanı sağlandı.  İlçe Emniyet Müdürü Turan Çelik'in talimatıyla 4 okulun önünde ve çevresinde güvenlik önlemleri de artırıldı.  Öğrenciler ise sağlanan ücretsiz servis hizmetten dolayı mutlu olduklarını dile getirdiler.

Görüntü dökümü:

----------------------

-Havadan görüntü

-Öğrencilerin toplu görüntüsü

-Servislere koşmaları

-Servislere binmeleri

-Hareket eden servisler

-

-Çocukların servislere binmesi

-Servislerin içindeki öğrenciler

-Öğrencilerle röp

==========================

8- "AVUKATIZ, HAKKINIZDA İCRA TAKİBİ VAR" DİYEREK DOLANDIRMIŞLAR

Ali ABLAY/İSTANBUL,

Vatandaşları, kendisini avukat olarak tanıtıp haklarında icra takibi başladığını söyleyerek dolandıran 14 şüphelinin yakalanması için Siber Suçlarla Mücadele ekipleri Cuma günü sabahı erken saatlerde 4 ilde eş zamanlı operasyon düzenledi. Telefon dolandırıcılarının 50'den fazla vatandaşı 700 bin lira dolandırdığı tespit edildi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü kendisini avukat olarak tanıtarak vatandaşları arayan ve telefon üzerinden dolandıran 14 şüphelinin yakalanması için 6 Aralık cuma günü eş zamanlı operasyonlar düzenledi. Dolandırıcılık şüphelilerinin bugüne kadar 50'den fazla vatandaşı haklarında icra takibi başlayacağını söyleyerek 700 bin lira dolandırdığı tespit edildi. İstanbul, Afyonkarahisar, Ankara ve Uşak'ta eş zamanlı olarak gerçekleştirilen operasyonlarda 12 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı.

Edinilen bilgiye göre, 14 kişiden oluşan dolandırıcılık örgütünün elebaşı M.A ve Z.A. Sancaktepe'de açtıkları paravan bir oto galeri üzerinden dolandırıcılık işlerini yürütüyorlardı. Galeriyi aynı zamanla çağrı merkezi olarak da kullandıkları öğrenildi. Vatandaşlara toplu mesajlar gönderiyor ve herhangi birinin üzerine kayıtlı olmayan açık hatlar üzerinden görüşmelerini yapıyorlardı. Yaklaşık 20 milyon vatandaşın iletişim, sigorta ve banka bilgilerini ise geçmişte bir sigorta şirketinde çalışan K.M.B'nın getirdiği ve bu bilgilerle dolandırıcılık yaptıkları öğrenildi. Vatandaşlara attıkları mesajlarda kullandıkları kredinin ya da yaptırdıkları sigorta bedelini ödemediklerinden dolayı icra başlatıldığı ve bu icranın durdurulması için mesajda yer alan avukatlık bürosunun numarasını aramaları isteniyordu. Vatandaşlar bu numarayı aradıklarında ise kendilerini avukat olarak tanıtıyorlar ve icra takibinin durdurulması için istediklerini meblağları vatandaşlardan almaya çalışıyorlardı.

Dolandırıldığını anlayan bir çok mağdur polisi arayarak ihbarda bulundu. Bunun üzerine Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri çalışma başlattı. Teknik ve fiziki takibini tamamlayan ekipler kendisini avukat olarak tanıtarak vatandaşları arayan ve telefon üzerinden dolandıran 14 şüphelinin yakalanması için 6 Aralık cuma günü erken saatlerde eş zamanlı operasyonlar düzenledi.

Siber Suçlarla Mücadele ekiplerinin operasyonlarında yakalanarak gözaltına alınan 12 şüpheli emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilirken, 9 şüpheli çıkartıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. 3 şüpheli ise savcılık talimatıyla serbest bırakıldı.

Görüntü Dökümü

-------------------

-Sergi görüntüleri

-Opersyon anı

-Şüphelilerin gözaltına alınma anı

-Evlerin aranması

-Evlerde bulunanlar

-Şüphelilerin bankalardan para çekmesi

-Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi

==============================

9- YILBAŞINDA PİYASAYA SÜRECEKLERDİ; SAHTE İÇKİ OPERASYONU KAMERADA

Ali ABLAY/İSTANBUL,

Esenler ve Zeytinburnu'nda yılbaşında piyasaya sürülmek üzere hazırlanmış yüzlerce litre sahte içki ele geçirilirken 1 şüpheli gözaltına alındı.

İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri Esenler ve Zeytinburnu'nda bulunan 2 deponun sahte içki imalathanesi olarak kullanıldığı bilgisi üzerine harekete geçti. Polis ekipleri sahte içki imalathanelerini teknik ve fiziki takibe aldı. Yapılan takibin tamamlanmasının ardından ekipler 9 Aralık pazartesi günü Esenler ve Zeytinburnu'nda bulunan sahte içki imalathanelerine operasyon düzenledi. Operasyonda 577 dolu içki şişesi, 660 litre doluma hazır içki, 199 boş içki şişesi, 500 içki şişesi kapağı ve 4800 adet şişelerin üzerine yapıştırmak için etiket ele geçirildi. Şüphelilerin kullanılmış orijinal içki şişelerini toplayıp sahte içkiyle doldurduktan sonra piyasaya sürdükleri belirlendi. İmalathanede dolu olarak satışa hazır bekletilen içkilerin ise yılbaşında eğlence mekanlarına satılacağı öğrenildi. Sahte içki üretimi yaptığı tespit edilen 2 şüpheliden biri yakalanarak gözaltına alınırken ikinci şüpheliyi yakalama çalışmaları devam ediyor.

Görüntü dökümü:

-----------------------

-Polis kamerası

-Ele geçirilen dolu şişelerin sergilenmesi

-Kapaklar ve bidonlar

-Ekiplerin depoya girişi

-İçkilerin bulunması

-Etiketlerin bulunması

-Bidonların bulunması

=============================

10 - PARKLARDAKİ PLASTİK OYUN GRUBU TARTIŞMASI.. İMAMOĞLU'NDAN AÇIKLAMA

Haber-Kamera: Beyza Nur GÜLER - Kubilay ÖZEV /İstanbul,  - İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu,   "Ahşap, paslanmaz metal gibi, özellikle çocukların sağlığına zarar vermeyecek birtakım aletlerle çocuk oyun gruplarını tasarlanması gerektiğini, heyecan duymalarını, yaratıcılıklarını ve kendilerine güven duyacakları ortamların var olması adına çocuk oyun gruplarıyla ilgili de felsefemizi değiştireceğiz" dedi.

İstanbul'da bir kişi yeğeninin plastik kaydıraktan kaydığı sırada, plastikle sürtünmekten kaynaklanan "statik elektriklenme" nedeniyle  saç tellerinin havaya kalktığı görüntüleri, İstanbul Büyükşehir Belediye(İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu etiketleyerek, "Şu parklara bir el atsanız? Bu plastik işi olmuyor. Emin olun hem çocuklar hem de ebeveynler bu çarpılma olayından mustarip. Biliyorum çok zor bir şey ama yeğenim uzaylı gibi dolaşıyor. Elektrik zamanlarına karşı istesek de tasarruf edemiyoruz" notuyla paylaştı. İmamoğlu ise bu paylaşıma, "Haklısınız, ben de plastik oyun gruplarına karşıyım. Minik delikanlıda tüm İstanbul'un enerji ihtiyacını karşılayacak potansiyele sahip" şeklinde yanıt verdi. Bu paylaşımlar sosyal medyada sıkça paylaşıldı. Parklardaki plastik oyun gruplarında yaşanan "statik elektriklenme" tartışıldı.

"ÇOCUK OYUN GRUPLARINDAKİ FELSEFEMİZ DEĞİŞECEK"

İmamoğlu, gazetecilerin soruları üzerine açıklama yaptı.

Parklardaki plastik oyun gruplarının ahşap ya da paslanmaz metal olması gerektiğini ifade eden İmamoğlu,  "Kesinlikle çocuk oyun gruplarındaki felsefemiz değişecek, değişmeli. Göreve geldiğim ilk gün ben bu talimatı verdim. Hatta Haliç'in kıyısında, tarihi yarımadanın hemen önünde kocaman bir plastik oyun grubu… ya Allah aşkına, buraya bu nasıl konur? Biz bunu kendi ilçelerimizde artık bıraktık, terk ettik. Yıllardır koymuyoruz, koymamak için de çaba gösteriyoruz. Ahşap, paslanmaz metal gibi, özellikle çocukların sağlığına zarar vermeyecek birtakım aletlerle çocuk oyun gruplarını tasarlanması gerektiğini, heyecan duymalarını, yaratıcılıklarını ve kendilerine güven duyacakları ortamların var olması adına çocuk oyun gruplarıyla ilgili de felsefemizi değiştireceğiz. Köyden, kırsaldan uzaklaşıyoruz, gittikçe daha da uzağına düşüyoruz ama bizim şehirlerde var edeceğimiz alanlar çok da mekanik olmamalı, biraz daha doğal olmalı. Ona çalışıyoruz. Tam da o yoldayız. O güzel çocukların saçlarının diken diken olması her ne kadar komik bir durum olsa da bir o kadar da aslında endişe verici. O ortamdan kurtaracağız inşallah çocuklarımızı" dedi.

"AHŞAP OLSA DAHA SAĞLIKLI OLUR"

Durum parklarda da tartışma konusu. Oturduğu çevrede tek bir park olduğunu ve çocuklarını mecburen plastik oyun gruplarının olduğu  bu parka gönderdiğini dile getiren Songül Öztürk Erdem, "Mahallemizde başka bir park yok. Sadece burası var, gönderiyoruz. Tabii ahşap olsa daha sağlıklı olur. Salıncaklar, kaydırak yerleri ahşap olabilir. Plastiğe çok da gerek yok" dedi.

"KAYDIRAKTAN KAYIYOR, ANNE ELEKTRİK ÇARPTI DİYOR"

Çocuğu plastik kaydıraklardan kaydığında elektrik çarpması sorunu yaşadıklarını dile getiren bir başka kadın ise, "Evet mesela kaydıraktan kayıyor, elektrik çarptı anne diyor. Ben de o yüzden göndermiyorum. Çocuk oradan kaydığı zaman, elini tuttuğumda beni bile elektrik çarpıyor. O yüzden göndermek istemiyorum" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü :

-----------------------

-Sosyal medyada paylaşılan görüntü

-Parkta oynayan çocuklar

-Anneler ile röp.

-Muhabir anonsu

-İmamoğlu'nun açıklaması

-Genel ve detay


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Sultangazi İstanbul DHA Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title