Haberler

İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Tarlasında bulup, banka kasasında sakladığı 'gök taşı', müzede sergilenecekÇORUM'un Alaca ilçesinde çiftçi Mutlu Yılmaz'ın, geçen Nisan ayında tarlasında bulup, kiraladığı bir banka kasasında muhafaza ettiği 68 kiloluk 'gök taşı', Çorum Müzesi'nde sergilenecek.

Tarlasında bulup, banka kasasında sakladığı 'gök taşı', müzede sergilenecek

ÇORUM'un Alaca ilçesinde çiftçi Mutlu Yılmaz'ın, geçen Nisan ayında tarlasında bulup, kiraladığı bir banka kasasında muhafaza ettiği 68 kiloluk 'gök taşı', Çorum Müzesi'nde sergilenecek. Müzede, 1 ay süreyle gecici olarak sergilenecek taşı, görmek isteyen çok kişi olduğunu belirten Yılmaz, "Taşa, talepler geliyor. En son Rusya'dan 68 bin Dolar teklif edildi. 15 Ocak itibariyle gök taşı 1 ay süreyle müzede sergilenecek. Ardından taşı geri alıp, bankada muhafaza edeceğiz" dedi.

Alaca ilçesine bağlı Gerdekkaya köyünde yaşayan çiftçi Mutlu Yılmaz, 28 Nisan 2019'da nohut ektiği tarlasını hasada hazırlamak için büyük taşları temizlemeye çalışırken gördüğü kitap büyüklüğündeki taşı kaldırmaya çalıştı. Yılmaz, çok ağır olması nedeniyle taşı, yerinden bile hareket ettiremedi. Yanında bulunan arkadaşından yardım isteyip, taşın göktaşı olmasından şüphelenen Yılmaz, taşı bulunduğu yerden alarak evine getirdi. Yılmaz, dışı gri renkte olan 68 kilo ağırlığındaki taştan bir numuneyi, incelenmesi için bir yakının yardımıyla Amerika'daki bir üniversiteye ulaştırdı. Yapılan incelemede; taşın bir 'gök taşı' olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine Yılmaz, taşı, kiraladığı bir banka kasasında muhafaza etmeye başladı. Gök taşını bulduğu tarlada detektörlerle de arama yapan Yılmaz'ın, göktaşını satmak istediği ifade edildi.

'MÜZDEDE SERGİLENECEK'

12 haneli Gerdekaya köyünde 'gök taşı'nın ilçenin yanı sıra kentte de merak konusu olması üzerine İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü görevlileri harekete geçip, Mutlu Yılmaz ile iletişime geçti. Turizm müdürlüğü yetkilileri, 'gök taşı'nın Çorum Müzesi'nde sergilenmesi talebini Yılmaz'a iletti. Talebe olumlu dönüş yapan Yılmaz, muhafaza ettiği banka kasasından aldığı 'gök taşı'nı müzede sergilenmek üzere görevlilere teslim etti. 'Gök taşı'nın 15 Ocak itibariyle 1 ay süreyle Çorum Müzesi'nde sergileneceği, ardından da yeninden bir banka kasasına konulacağı belirtildi.

'68 BİN DOLAR TEKLİF GELDİ'

'Gök taşı'nın en az 4 bin yıllık olduğunun tahmin edildiğini anlatan Mutlu Yılmaz, "Taşa baktığında normal bir taş gibi duruyor ama kaldırmaya çalıştığımda ne kadar ağır olduğunu görünce şüphelendim. Taştan bir parçayı makine ile kesip gönderdik. İçinin silah ve parlak gri renkte olduğunu gördük. Hatta taşın kesilen parçaları hava ile temas ettikçe daha da kararıyor. Amerika'ya gönderdiğimiz parçasına yapılan incelemede gök taşı olduğu kesinleşti. İçinde 12 element bulunduğu bize söylendi. Özellikle yurt dışında göktaşı ile ilgili ilgilenen çok kişi var. Bizde 'gök taşı'nı satmak istiyoruz. Talepler geliyor. En son Rusya'dan 68 bin Dolar teklif edildi. Ancak biz taşın değerinin çok daha fazla olduğunu biliyoruz o yüzden kabul etmedik. Tabii ki amacımız değerini verecek bir alıcıya taşı satmak" dedi.

'MÜZE GÖREVLİLERİNE TESLİM ETTİK'

Mutlu Yılmaz, 'gök taşı'nın duyulması ile birlikte büyük bir merak konusu olduğunu da belirterek "Çok kişi arayıp gök taşını görmek istediğini söyledi. En son İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü görevlileri müzede taşı sergilemek istediklerini söylediler. Öğrencilerin vatandaşların görmesi için bizde kabul ettik. Gök taşını müze yetkililerine teslim ettik. 15 Ocak'ta Çorum Müzesi'nde 1 ay süreyle sergilenecek. Ardından taşı, tekrar geri alacağız. İlimize muhakkak katkısı olacaktır" diye konuştu.

'BAŞKA 'GÖK TAŞI' İÇİN KÖYE GELİYORLAR'

Gerdekkaya köyü Muhtarı Gıyasettin Yılmaz ise 'gök taşı'nın duyulmasının ardından birçok kişinin köye gelip başka bir 'gök taşı' bulmak için detektörle arama yaptığını söyleyerek "Çok büyük bir ilgi oldu. Hem gök taşını görmek isteyenler oluyor hem de merak edip 'Acaba bizde bulabilir miyiz' diyerek aramaya gelenler oluyor.  Köyümüz bir anda ilimizde gündem oldu. Gök taşı ile birlikte köyümüzde tanındı. Şimdi gök taşı müzede sergilenecek. Merak edenler göktaşını müzede görebilecekler" dedi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Gök taşının bulunudğu tarladan detay

-Köyden detaylar

-Göktaşının bir barçasından detay

-Göktaşının blunduktan sonra çekilen cep telefonu görüntüsü

-Mutlu Yılmaz'dan detaylar

-Röportajlar

-Muhabir anonsu

-Detaylar

Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/ALACA (Çorum),

===========================

Aç kalan kuşlar yem fabrikasına sığındı

MUŞ'ta sert geçen kış mevsimi nedeniyle doğada yem bulmakta güçlük çeken kuşlar, yem fabrikasını mesken edindi. Yaklaşık 6 ay karla kaplı bölgede kuşların yem fabrikasına sığınmaları ilginç görüntüler oluşturdu.

Yoğun kış şartlarının hüküm sürdüğü Muş'ta, etkili olan kar yağışı ve soğuk hava yaşamı olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Kentte toprak örtüsünün kar ile beyaza bürünmesi nedeniyle doğada yem bulmakta zorluk çeken kuşlar, Hasköy ilçesi karayolu üzerindeki yem fabrikasına sığındı. Yem fabrikasının çevresinden ayrılmayan yüzlerce kuşun bu görüntüleri görenleri şaşırttı. Kış mevsiminin yaklaşık 6 ayı, kuşların mesken tuttuğu fabrika sahipleri ile çalışanları da, içerisindeki oldukları durumdan son derece memnun olduklarını belirtti.

'6 AY BOYUNCA MİSAFİRİMİZ OLUYORLAR'

Kuşları doyurmak için ellerinden geleni yaptıklarını söyleyen fabrikanın İşletme Müdürü Suat Bulu, "Burası kış memleketi. 6 ay boyunca karların altında olduğumuzdan dolayı her taraf bembeyaz. Bu nedenle kuşlar, 6 ay boyunca misafirimiz oluyor. Buraya geliyorlar, her türlü yem, buğday vesaire ihtiyaçlarını biz veriyoruz. Onları bizlerde besliyoruz. Sonuçta onlarda birer can. Ne olursa olsun, hangi hayvan olursa olsun bizim bunlara yardımcı olmamız lazım" diye konuştu.

Soğuk havadan çok sayıda hayvanın telef olduğunu belirten fabrika çalışanı Serkan Dalkaya ise "5-6 ay boyunca kar yerden kalkmıyor. Bu nedenle bütün hayvanlar aç kalıyor veya soğuktan ölüyorlar. Bizlerde bunlara bir katkıda bulunalım dedik. Gerek fabrikamızın yapmış olduğu üretim gerekse buğday ve yemleri biz serpiyoruz alanlara. Kuşlar gelsin, aç kalmasın, yesinler. Bu hem insani, hem vicdani bir görevdir. Bu görevi hepimiz üstlenmeliyiz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Yem fabrikası çatısındaki kuşlardan yakın ve geniş detaylar

-Yem fabrikası içerisinden detaylar

-Kuşlardan detaylar

-Fabrika işletme müdürü Suat Bulu Röp

-Fabrika çalışanı Serkan Dalkaya Röp

Haber-Kamera: Muhammed Sami MARAL / MUŞ,

============

Mahkeme, 'Marley'i Osman'a verdi

ESKİŞEHİR'de üniversite öğrencisi Osman Orhan Baçaru'nun (24), Golden Retriever cinsi 5,5 yaşındaki 'Marley' isimli köpeğini geri vermediği iddiasıyla, yaklaşık 6 ay önce ayrıldığı sevgilisi Ezgi Bölükbaşı (24) hakkında açtığı davada karar çıktı. Eskişehir 3'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada hakim, 'Marley'in, Osman Orhan Baçaru'ya verilmesine hükmetti.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Fakültesi öğrencisi Osman Orhan Baçaru, avukatı aracılığıyla köpeğini geri vermediğini öne sürdüğü eski kız arkadaşı Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın Yayın Bölümü öğrencisi Ezgi Bölükbaşı hakkında 2 yıl önce dava açtı. Bugün Eskişehir 3'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasına taraf avukatları ve davacı Osman Orhan Baçaru katılırken, Aydın'da ailesinin yanında olan Ezgi Bölükbaşı katılmadı. Mahkeme hakimi, sevgililer arasında yapılan 'bağışlama' sözleşmesinin geçerli olduğunu ve Marley adındaki köpeğin Osman Baçaru'ya verilmesine karar verdi.

'MARLEY'İ ÇOK ÖZLEDİM'

Adliye çıkışında gazetecilere açıklama yapan Osman Orhan Baçaru, köpeğine kavuştuğu için çok mutlu olduğunu belirterek, "Çok uzun süre oldu, bu kararı beklemek bile beni çok yıprattı. Ama sonunda güzel bir sonuca ulaştık. Avukatlarıma çok teşekkür ediyorum. Marley'e ulaşmak benim için çok mutlu edici bir olay. Bu süreçten sonra Marley'e ulaştım. Mahkemenin verdiği emsal bir karar. Buradan bütün canlıların bir hakkı olduğunu ve eşya kategorisinden çıkıp yaşayan olduğunun anlaşılmasına da örnek oldu. Marley bana geldi çok mutluyum. Umarım onunla sokaklarda tekrar gezebilirim. Özlem denilen bir şey var ve Marley'i çok özledim. O günü iple çekiyorum. Bir rahatlama da geldi diyebilirim. Marley geldikten sonra hayatım daha da güzelleşecek" diye konuştu.

'EMSAL NİTELİĞİNDE BİR KARAR'

Osman Orhan Baçaru'nun avukatı Avukat Oytun Süllü, kararın emsal niteliğinde olduğunu ve tüm Türkiye'ye yayılmasını istediklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Bu dava daha önce İzmir'de bir boşanma davasında benzer bir şekilde köpeğin 2 haftada bir görülmesi şeklinde bir emsal karar verilmişti. Velayet gibi bir karardı. Yapılan bir bağışlamanın geçerli olduğu anlaşıldı. Biliyorsunuz günümüzde hayvan haklarına daha fazla önem veriliyor. O yüzden her geçen gün canlılarımıza insanlar kadar değer veriliyor olmasını görmek bizi mutlu ediyor. Aslında bir emsal niteliğinde. Osman'ın 2 yıllık beklemesinin sonunda haklı olduğu anlaşıldı. Marley'in onun olduğu ortaya çıktı. Bu yüzden mutluyuz. Emsal niteliği olan bu davanın Türkiye'ye yayılması, insanların Osman gibi köpeklerine kavuşmasını istiyoruz. 2 yıldır devam eden bir davaydı. Mahkeme bağışlama sözleşmesinin geçerli olduğunu, bu kapsamda da köpeğin Osman'a ait olduğuna karar verdi. Tek yapmamız gereken Aydın'a gidip köpeği almak."

'MARLEY'İ ALMA SÜRECİ DEVAM EDECEK'

Baçaru'nun diğer avukatı Ahmet Seyhan ise, "Uzun süren bir süreç oldu. Biz bugüne kadar kararı bekledik. Ama sonuç olarak Türk yargısı gereken kararı verdi. Aslında bunu bir evlat acısı gibi düşünün. Evlat özlemi yaşıyordu Osman. Biz bu süreçte Osman'ın yanında olmaya çalıştık. Osman evladına kavuşuyor artık. Bu da mahkeme kararı ile tescillenmiş oldu. Şimdi de Marley'i alma süreci devam edecek. Karşı taraftan da bu konuda iyi niyet bekliyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Osman Baçaru'nun konuşması

-Oytun Süllü'nün konuşması

-Ahmet Seyhan'ın konuşması

-Osman Baçaru'nun Marley ile çekilmiş fotoğrafları

-Ezgi Bölükbaşı'nın Marley ile çekilmiş fotoğrafları

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Hakan TÜRKTAN/ESKİŞEHİR,

========================

Evlerinin balkonuna gelen maymunu kedi sanmışlar

AKSARAY'ın Gülağaç ilçesine bağlı Cumhuriyet köyünde yaşayan Güneş çifti, evlerinin balkonunda gördükleri maymunu önce kedi sandıklarını söyledi. Maymunun kayısı çekirdeği çitlediğini söyleyen Nurdagül Güneş, "Kedime bakmak için balkona çıkmıştım. Pencerenin önünde oturan maymunu başta kedi sandım. Baktım ki sandalyenin altında kayısı çekirdeği çitliyor. Ondan sonra korkup içeri girdim. Eşime söyledim, 'Köyde maymun ne gezer' dedi. İhbar ettik görevliler kafese koyup götürdü" dedi.

Gülağaç ilçesi Cumhuriyet köyünde dün evinin yanındaki ahırda maymun olduğunu gören Güneş çifti, durumu yetkililere bildirdi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri, ahırdan kaçarak başka bir evin balkonuna giden maymunu yakalayarak kafese aldı. Sağlık kontrolünden geçirilen ve açlık nedeniyle bitkin düştüğü belirlenen maymuna meyve verildi. Sağlık durumu iyi olduğu belirlenen maymun, ekiplerce Karatay Belediyesi Hayvanat Bahçesi Veteriner Müdürlüğü'ne teslim edildi. Maymunun bölgeye nereden geldiği henüz belirlenemedi.

'KAYISI ÇEKİRDEĞİ ÇİTLİYORDU'

Balkonda gördüğü maymunu önce kediye benzeten Nurdagül Güneş, "Kedime bakmak için balkona çıkmıştım. Pencerenin önünde oturan maymunu başta kedi sandım. Baktım ki sandalyenin altında kayısı çekirdeği çitliyor. Ondan sonra korkup içeri girdim. Eşime söyledim, 'köyde maymun ne gezer' dedi. İhbar ettik görevliler kafese koyup götürdü" dedi.

'MAYMUN GÖRDÜK DEYİNCE KÖYLÜLER İNANMADI?

Eşi Nurdagül'e ilk başta inanmadığını, maymunu görünce şok olduğunu söyleyen Veli Güneş, "Eşim balkonda maymun görmüş. Bana maymun var deyince şaşırdım ve inanmadım. Sonra çıktım baktım ki gerçekten maymun. Beni görünce koşup ahıra girdi. Ben de hemen Doğa Koruma ve Milli Parklar görevlileri ve jandarmayı aradım. Köye gelen jandarmalar, 'Ufakmış biz yakalarız' dedi. Maymun jandarmaya saldırdı. Doğa koruma ekipleri bir kafes getirdi. İçine bir tane muzu soyup koydu ve maymun kafese girince yakaladılar. Hayatımda ilk kez maymun gördüm, şaştım ve şok oldum. Benimle birlikte ailemde gözlerine inanamadı. Ben eşime inanmamıştım köylülerimiz de başta bana inanmadı ve fotoğrafını gösterince inandılar" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

Haber: Erkan ALTUNTAŞ/AKSARAY,

============

Tacizcisini öldüren babasına verilen cezaya tepki gösterdi

KAHRAMANMARAŞ'ta kızını taciz ve tehdit ettiğini öne sürdüğü Tamer Çetin'i (34) tabanca ve çekiçle öldüren Kadir I. (48), yargılandığı davada 12 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karara tepki gösteren taciz mağduru Zehra I. (25), olayın bu noktaya gelmemesi için babasıyla birlikte defalarca polis ve adliyeye gittiklerini belirterek, "Babamın bu kadar cezaya çarptırılacağını bilseydim ölümü göze alırdım, 'Keşke ben ölseydim' diyorum bazen" dedi.

Olay, 5 Haziran 2018 tarihinde İsmetpaşa Mahallesi Egemenlik Caddesi'ndeki bir lokantanın ikinci katında meydana geldi. Kadir I., kızı Zehra'yı taciz ettiği öne sürülen Tamer Çetin'e ruhsatsız tabancasıyla ateş etti. Yaralanan Çetin yere düşerken, Kadir I. bu kez eline geçirdiği çekiçle vurdu. Çağırılan ambulansla hastaneye kaldırılan Tamer Çetin kurtarılamadı. Olayın ardından gözaltına alınan Kadir I. ise tutuklandı.

Kasten öldürme suçundan müebbet hapis istemiyle hakkında dava açılan Kadir I., yargılandığı Kahramanmaraş 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 Ocak'ta karar duruşmasına çıktı. Cumhuriyet savcısının 'kasten yaralama' suçundan cezalandırılıp tahliyesini istediği duruşmada mahkeme heyeti Kadir I.'yı önce 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanığın bu cezasını haksız tahrik indirimi ve duruşmadaki saygılı tutumundan dolayı 12 yıl 1 aya indirdi.

SAVCI VE AVUKAT KARARA İTİRAZ ETTİ

Mahkemenin kararına Kadir I.'nın ailesi tepki gösterirken, avukat Kadir Bastırmacı ile mahkeme savcısı 12 yıl 1 ay hapis cezası kararının bozulması için istinaf mahkemesine itiraz etti. Tamer Çetin'in taciz ve tehdit ettiği öne sürülen Zehra I., öğretmen olduğunu ve her gün öğrencilerine adaletten bahsettiğini hatırlattı. Yüzünün görünmemesini isteyen Zehra I., "Ben bir öğretmenim. Yüzümün gizlenmesini istememin sebebi de öğrencilerime her gün adaletten bahsediyorum, adaleti anlatıyorum. 'Hocam siz neden o zaman adaletsizliğe uğradınız' diye bir soru yöneltirlerse bana, ben bu soruya cevap veremeyeceğim için yüzümü gizlemek zorunda kaldım" dedi.

'OLMAZ' DEYİNCE TEHDİT ETMEYE BAŞLADI

Her şeyin 2,5 yıl önce Tamer Çetin'in kuzeni Şefika Çetin aracılığıyla kendisiyle tanışmak istemesiyle başladığını belirten Zehra I., arkadaşının ısrarı üzerine evlilik yolunda bir tanışma kararı aldıklarını söyledi. Tamer Çetin'in gerek yüz yüze görüşmede, gerekse de mesajlaşmalarında normal bir insan gibi olmadığını fark edince görüşmeyi kesmek istediğini belirten Zehra I., şöyle konuştu:

"Tekrar İstanbul'a döndükten sonra süreç içerisinde kendisiyle görüşmek istemediğimi söyledim. Zamanla fark ettim takıntılı olduğunu. Ben 'Olmaz' dedikçe üzerime gelmeye başladı. Aileme ne kadar çok değer verdiğimi ve düşkün olduğumu biliyordu, beni bununla tehdit etmeye başladı. 'Senin aileni gözünün önünde öldürürüm.' 'Benimle evlenmek zorundasın, evleneceksin ya da ikimizin ölümüne sebep olursun.' 'Düğün tarihlerimiz aynı yazmazsa, ölüm tarihlerimiz mezarın başına aynı yazılır. Buna bir karar ver' diyordu. Ben de tabi aileme ilk başlarda söyleyemedim. Bıkar, nereye kadar ısrar edecek diye düşündüm. Babama ulaştı şahıs, 'Kızınla ben konuştum. Kızını kaçıracağım ya bana vereceksin, ya da öldüreceğim kızını' diye babamı da tehdit etmeye başladı. Tehditlerin ardı arkası kesilmedi, sadece tehditten ibarettir diye düşündük ilk başta, ama şahıs İstanbul'dan buraya gelmeye başladı. 'Benim yaptığım şey sadece tehditle kalmayacak. Bak evinizin fotoğrafını çekiyorum' diye mesaj attı ve evimizin etrafında olup biteni, eve kimin girip kimin çıktığını izledi ve babam da basit bir tehdit olmadığını anladı. Anladıktan sonra ailesine ulaştı 'Oğlunuza sahip çıkın. Benim 5 tane çocuğum var, olay çıkmasını istemiyorum, aklını başına alsın' dedi. Ailesi de 'Biz bile baş edemiyoruz çocuğumuzla' dedi."

50- 60 KERE ŞİKAYETTE BULUNDUK

Tamer Çetin'in evlerinden kimin çıktığını, kendisinin üzerinde hangi renk elbise olduğunu dahi söylemesi üzerine İstanbul'dan gelerek evi takip ettiğinden emin olduklarını ifade eden Zehra I., adliyeye, karakola gittiklerini, BİMER ve CİMER'e yazdıklarını ve bunların sonunda sadece uzaklaştırma kararı verildiğini belirterek, "50- 60 kere gittik, şikayette bulunduk. Artık emniyetteki, adliyedeki insanlar bizi gerçekten tanıyordu. Beni gördüklerinde 'Zehra Hanım zaten sizin dosyanız devam ediyor, artık gelmenize gerek yok. Şahsı gördüğünüz zaman koruma polislerine haber vermeniz yeterli' dedi. Bu kadar, yani aldığımız cevaplar buydu. Babam hiçbir zaman öfkesinin kurbanı olmadı. Olsaydı bir yıl boyunca bu şahsa hiç kimse sabredemezdi. Benim fotoğraflarımın altına çıplak kadın fotoğrafları yapıştırıp 'Senin kızın böyle, seni rezil edeceğim' diyerek esnafa, herkese photoshoplu fotoğraflarımı attı. En küçük kardeşimin bile psikolojisi bozuldu, 'Abla biz ne zaman öleceğiz' diye her gün benim yanıma geldi" diye konuştu.

Aile olarak telefon hatlarını 3- 4 defa değiştirdiklerini, ancak Tamer Çetin'in kendi fotoğraflarıyla sosyal medyadan açtığı sahte hesap aracılığıyla ulaştığı akraba arkadaşları aracılığıyla numaraları bulduğunu belirten Zehra I., ilgili kurumlara yaptıkları şikayetlerden sonuç alınmayınca babasının ailesini korumak için işten ayrılmak zorunda kaldığını söyledi. Çetin'in günde 500 civarında mesaj attığını, mesajlarında çok ağır küfür ve hakaretlerinin yanında ölüm tehditleri olduğunu kaydeden Zehra I., attığı tehdit mesajlarını da okuyarak şöyle devam etti:

"Olaydan bir hafta önce şahıs biletinin fotoğrafını atıp 'İstanbul'a dönüyorum, bir hafta sonra tekrar Maraş'a geleceğim. Bu sefer Maraş'a silahla geleceğim, olduğunuz yerde canlı kalmayacak, yapacağım katliamı tüm Türkiye izleyecek. Hepinizin ölüsünün, üzerine gazete fotoğrafları serilmiş olacak' diye mesaj attı. 'Benim kaldığım otel belli. Dolaştığım yeler belli, evinizin etrafında dolaştığım yerler belli. Antep'e gittiğim arabanın plakasına kadar size verebilirim, çünkü ben yapacağım her şeyi haber veriyorum, verdim bu zamana kadar. Geriye son bir şey kaldı, o da sizin canınızı almak' dedi. İstanbul'dan şahıs bir defalığına gelmedi, bu ilk defa olan bir şey değildi, olayın öncesinde keşif için geldiğini söyledi. Bu da mesajlarla kanıtlı. 'Şu anda yüksek bir yerden evin içini hedef aldım, o evden kimse canlı çıkamaz. Elimde uzun namlulu silah var, kimseye geldiğimi belli etme. Ortalık kan gölüne döner söyleyeyim. Polis görürsem veya en ufak bir terslik hissedersem evi tararım. Sakın hata yapma' diyor. Beni hem korkutuyor hem de yapacağı katliamı açık açık söylüyor. Kendisini sürekli şikayet ettiğimizi bildiği için attığı mesajları onlara göstermemi de söylüyordu. 'Attığım bu mesajı da göster. Amirim size hiç iş bırakmayacağım. Zehra'yı öldürdükten sonra kendi kafama da sıkacağım. Sen hiçbir şey düşünme, işine yarayacak varsa söyle bana, ben yaparım sen hiç zorlama kendini. Delil mi istiyorsun, kanıt mı istiyorsun Zehra'yı öldüreceğim. Ne polis, ne savcı bana kimse engel olamayacak. Seni mezarın içine tıkana kadar bana yaşamak haram. Bunu polislere, şikayet ettiğin kişilere göster diyor açık açık."

ADALET BİZE EN BÜYÜK ADALETSİZLİĞİ YAPTI

Babasının değil adam öldürmek, karıncayı dahi incitecek biri olmadığını, güvenlik kamera görüntülerinde de öldürmek için ateş etmediğinin açıkça görüldüğünü belirten Zehra I., mahkemenin verdiği karara da tepki göstererek şunları söyledi:

"Biz adalete sığındık bir yıl boyunca, ama adalet bize en büyük adaletsizliği yaptı. Bundan sonrası için sesimizi duyurmak istiyorum. Bir Özgecan davası daha yaşanmadı, bir Ceren Özdemir davası yaşanmadı. Ama yaşanabilirdi, çünkü ülkemizde kadın olmak büyük bir suç gibi algılanmaya başladı. Kadın cinayetlerinin nasıl bu kadar arttığını ben bu olay başıma gelince anladım. Ben açıkçası babamın bu kadar fazla cezaya çarptırılacağını bilseydim o ölümü göze alırdım, 'Keşke şahıs beni öldürseymiş' diyorum bazen. Bu verilen karar açıkçası 'Ben; Ceren Özdemir'in, Özgecan Aslan'ın katilinin yanındayım. Bu tacizciler, tecavüzcüler istedikleri gibi cirit atsınlar, bu suçlar bu ülkede çoğalsın, nasıl olsa engellemeye çalışan olursa biz bu kadar cezayı veririz' anlamında. Bence bu demek.

ÇETİN'İN ANNESİ: TAMERDEN HABER ALAMIYORUZ, POLİSE HABER VERİN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e de seslenen Zehra I., bu olayda hem kendisinin hem de babasının mağdur olan taraf olduğunu söyledi. Tamer Çetin'in annesinin dahi oğlunun sorunlu olduğunu bildiğini ve kendisine bir defasında, "Zehra, biz Tamer'den 2 gündür haber alamıyoruz. Kendinize dikkat edin, polise haber verin" diye mesaj attığını ifade eden Zehra I., Tamer Çetin'in kendisine ve babasına attığı tehdit mesajlarını da paylaştı. Tamer Çetin'in yazdığı mesajlar ise kan dondurdu.

'SENİ ÖLDÜRMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİM'

İşte Çetin'in yazdığı mesajlar:

'Senin herkes yanında olsa seni korusa da, beni hapse atsalar da bunlar seni kurtaramaz. Ben hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğim. Hiç kurtulma şansın yok çünkü ben ne olursa olsun, seni öldürmekten vazgeçmeyeceğim. Eninde sonunda seni öldüreceğim. ne olursa olsun seni hiçbir şekilde öldürmekten vazgeçmeyeceğim. Seni öldürmeden bana rahat yok. ben kafaya koydum seni öldüreceğim. '

'Ben burada mezarımı kazıp geliyorum, siz de her şeye hazırlıklı olun. Bu sefer bu iş bitecek. Dün İstanbul'a niye döndüğümü Maraş'a gelince anlarsın. İstanbul'a dönüşüm suskun oldu, ama Maraş'a dönüşüm muhteşem olacak. Bu sefer bu işi sessiz sedası bitireceğim. Herkes gibi senin de öldüğünden haberin olmayacak. Siz yine de her şeye hazırlıklı olun. Bu sefer başka, oraya başka bir şey ile geleceğim. Olduğunu, yaşadığını yerde canlı kalmayacak hepiniz öleceksiniz'

'EN FAZLA 6 AY HAP5SE ATARLAR'

Dün karakola çağırmışlardı, şimdi gidiyorum. Sen ne değişecek sanıyorsun, ben bu işten vazgeçmem. En fazla 6 ay hapse atarlar, 6 aycık ömrün uzar, bu işten tek kazancın bu olur. Eninde sonunda seni öldüreceğim. Ben bu işten ne vazgeçerim ne de biri bana engel olabilir. Ne devlet, ne başkası kimse engel olamaz seni öldüreceğim. Şikayetin üzerine ben hapse girersem, ben çıktıktan sonra sen evlensen de hamile olsan da sana hiçbir şekilde acımayacağım. Savcı Bey uzaklaştırma mesafesini 300 metreye çıkardı. Kötü haber ise serbestim, yaşasın özgürlük. Sen de özgürlüğünün tadını çıkar, yakın da seni de sonsuza kadar iki metre mezarın içine tıkacağım.'

'ŞİKAYET ETİĞİN KAĞITLARI KIZININ LEŞİNİN ÜZERİNİ ÖRTECEĞİM'

'Şikayet ettiğin kağıtları saklıyorum. ben o kağıtları nerede ne zaman kullanacağımı çok iyi biliyorum. Kızının leşini şikayet kağıtları ile üstünü örteceğim. Sen de ettiğin işleyenleri gözden geçirsin. Bu davanın kararını ben açıklayacağım. Kazanmayı unut, senden kızının canını alacağım. Dünya kadar paran olsa bile kızını geri getiremeyeceksin.'

TAMER ÇETİN'İN ÖLMEDEN ÖNCEKİ SON GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

Öte yandan Tamer Çetin'in yaralı olarak kaldırıldığı ve 'hayati tehlikesi yoktur' şeklinde rapor verildiği Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık uygulama ve Araştırma Hastanesi'ndeki görüntüleri de ortaya çıktı. Görüntülerde, bir hasta bakıcının götürdüğü sedyede yatan Tamer Çetin'in bilinci açık, kafasını ve kollarını oynatıyor. Tamer Çetin, kol ve bacaklarındaki kırıklar nedeniyle kaldırıldığı ortopedi servisinde ameliyat için hazırlanırken kalbi durdu ve doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

Z.I.'nın tehdit mesajlarını göstermesi

Mesajları okuması

Z.I. ile röp.

Tamer Çetin'in ölmeden önceki son görüntüleri

Tamer Çetin'in annesinin attığı mesaj

Tamer çetin'in mesajları

Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ

===========

Her sabah gönüllü olarak sokakları temizleyen vatandaşa belediye başkanından ziyaret

Bursa'da İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, her sabah kentteki sokakları gönüllü olarak temizleyen emekli Kazım Yolcu'yu(63), ziyaret ederek hediye verdi.

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, emekliliğinin ardından eline aldığı süpürgeyle her sabah Ömer Osman Çağlayan Okulu önü ve çevresineki sokakları düzenli olarak temizlemeyen Kazım Yolcu'yu ziyaret etti. Yolcu'ya emekleri için teşekkürlerini ileten Başkan Taban, aynı zamanda hediye takdim etti. Yolcu ile sohbet eden Başkan Taban, "Videoyu izledim. Her sabah bu temizliği rutin haline getirmişsin. Yaptığın çok kıymetli ve değerli bir şey. Müslüman kirletmesin, Müslüman temiz olmak zorunda. Bu konuda inşallah daha fazla mesafe alacağız. İnanıyoruz ki vatandaşlarımız bize bu konuda destek verecek. Bir şekilde kirletmemeyi öğreneceğiz. Emeğinize sağlık, kendi adıma çok teşekkür ederim" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------

-Başkan Taban'dan emekli temizlikçiye ziyaretten görüntü

-Emekli temizlikçinin sokakları temizlemesinden görüntü

Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/ İNEGÖL (Bursa),

===========

Ocak ayında bahar havası sahil ve parkları doldurdu

MARMARİS'te, kış ayında güneşli havayı görenler, sahile ve parklara gidip, bir yandan deniz manzarasının keyfini çıkardı bir yandan da yürüyüş ve spor yaptı.

Yurdun birçok bölgesinde soğuk ve karlı hava etkili olurken, Marmaris merkezde yazdan kalma günler yaşanıyor. Caddelere konumlandırılan elektronik termometrelerin 20 dereceyi gösterdiği kentte, ocak ayında güneşli havayı görenler, sahile ve parklara akın etti. Atatürk Caddesi'nden oteller bölgesi olarak bilinen Uzunyalı mevkisine kadar uzanan 6 kilometrelik sahil yolu, koşan, yürüyüşe çıkan ve bisiklete binenlerle doldu. Aileleriyle sahile gelen çocuklar, kumlarla oynadı, ayaklarını denizi soktu. Sahildeki restoran ve kafeteryalarda neredeyse oturacak yer kalmadı. Kimileri de deniz manzarası eşliğinde selfie yaptı.

Saman İskelesi'ndeki park çocuklarla dolarken, ebeveynleri de buradaki çay bahçesinde oturdu. Bazı Marmarisliler de sahilde kurdukları masalarında piknik yaparken bir yandan da oltalarını denize salarak balık tutmanın keyfini yaşadı.

Ankara'dan torununu görmek için Marmaris'e geldiğini belirten emekli Mehmet Aslan Bahçe, "Gelirken soğuk olabileceğini düşünüp, montla geldim. Ankara'da her yer kar ile kaplıyken burada bahar havası var. Torunumla birlikte sahil kenarında çayımı içip eşsiz deniz manzarası eşliğinde güzel havanın keyfini çıkarıyorum. Ankara'ya döndüğümde tüm dostlara bu güzellikleri anlatacağım" diye konuştu.

Ahmet Tansever, "Böyle güzel hava başka yerde yok. Ocak ayında bahar havası yaşıyoruz. Güzelliğin tadını çıkartıyorum" dedi.

Marmaris Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, hava sıcaklıklarının hafta ortasına kadar etkisini göstereceğini belirterek, "Gündüz sıcaklıklar 18- 20 derece arasında seyredecek. Nem yüzde 51- 55 arası. Perşembe gününden itibaren aralıklı yağmur bekliyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Caddeye konumlandırılmış elektronik termometrenin 20 dereceyi göstermesi

-Sahilde yürüyüş yapanlardan görüntü

-Ayağını denize sokan çocuklardan görüntü

-Sahildeki kafeterya ve restoranlarda oturanlardan görüntü

-Ahmet Tansever ve Mehmet Aslan Bahçe ile röp.

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS, (Muğla),

Haber Kodu : 200114017

==========================

Esnaf öğrencisine sahip çıkıyor

İZMİR'de Karşıyaka esnafı, öğrencilerin uygun fiyata beslenebilmeleri için çiğ köfte, sandviç, köfte gibi yiyeceklerin fiyatını 1 TL'ye düşürdü.

İzmir'de, öğrencilerin öğlen yemeklerine ucuz fiyattan ulaşabilmesi ve aç kalmaması için birçok belediye kampanya başlattı. Karşıyaka esnafı da bu harekete ortak oldu. Karşıyaka'da yiyecek dükkanı olan 20 esnaf, satışını yaptıkları ürünlerin fiyatını bir süreliğine 1 TL'ye indirdi. Lise ve üniversite öğrencileri, öğrenci kartlarını göstererek, çiğ köfte, tavuklu sandviç, porsiyon köfte gibi yemekleri 1 TL'ye yiyebilecek. Bazı esnaf bir hafta süre koyarken, bazıları da kampanyayı günde 10 kişi ile sınırlı tutacak.

'BİR ZAMANLAR HEPİMİZ ÖĞRENCİYDİK'

Bostanlı'daki çay evinin sahibi Haluk Çetinkaya, bir hafta boyunca çiğ köfte ve çay menüsünü öğrencilere 1 TL'den vereceğini söyledi. Çetinkaya, "Bizim Bostanlı'daki iş yerimizde hem çay hem de çiğ köfte dükkanımız var. Türkiye'de öğrencilerin geçim sıkıntısı oluyor, aileleri de zor durumda kalabilir. Biz de öğrencilerimizin faydalanmaları için onlara destek olmak amacıyla böyle bir kampanya başlattık" dedi.

Karşıyaka'da sandviç gibi ekmek arası ürünlerin satışını yapan Naci Üstün, "Karşıyaka'nın insanı olarak, genç öğrencilerimize yönelik düzenlenmiş kampanyaya gönülden katılıyoruz. Bu bizim için çok anlamlı. Bir zamanlar hepimiz öğrenciydik. Ülkemizin ekonomik şartları bu gibi sonuçlar doğurdu. Biz de çorbada tuzumuz olsun istedik. Burada yaptığımız çeşitli sandviçler, menüler var. Bu menülerden tavuklu sandviçi bir hafta boyunca günde 10 öğrencimize 19 TL yerine 1 TL'ye sunacağız. Bir baba ve bir işletmeci olarak, ülkesini seven bir vatandaş olarak benim için çok anlamlı bir kampanya oldu" diye konuştu.

Köfte dükkanı sahibi Fikret Metin ise, "Öğrencilerimize destek olmak için bir hafta boyunca 18 TL'lik salata ve meşrubat içeren porsiyon köfte menüsünü onlara 1 TL'den vereceğiz. Bizim çocuklarımız da üniversiteye gidiyor, onların durumlarını biliyoruz. Bizim de elimizden gelen bu, bence onlar için güzel olacak. Ufak bir ayrıntı da olsa güzel bir katkı" dedi.

'BİR AYDIR PARAM YOKTU, NE YİYECEĞİM DİYE DÜŞÜNÜYORDUM'

Kampanyanın çok düşünceli bir hareket olduğunu söyleyen öğrenci Şimay Mumcuoğlu (19), "Çok düşünceli bir hareket. Biz her gün etütte en az 20- 30 TL'ye yemek yiyorken ve bir çorbaya bile 15 TL veriyorken, şu an 1 TL'ye çorba içebiliyoruz. Umarım art niyetli kullanmazlar. Bir aydır sıfır param var, ailemin durumu sıkıntılı. 'Ne yiyeceğim, bittim ben' diye düşünüp kendimi çok kötü hissediyordum. 'Borç mu alsam?' diyordum. Sonra bu kampanyayı gördüm ve her gün buradayım" ifadelerini kullandı.

Çorba kampanyasından yararlanan üniversite sınavına hazırlanan Yaren Gibyeli (19), "Çok güzel bir kampanya. Dershanede sürekli ders çalışıyorum. Tabii ki acıkıyoruz ve öğünlerimizi yememiz gerekiyor. Yanımda para olmadığı zamanlarda bu kampanyadan yararlanmak benim için çok mantıklı. Aynı zamanda ben çorbayı çok severim. 3 gündür içiyorum, 3 günde bir çorba çeşidi değişiyor. Gayet lezzetli. Ailem verebildiği kadar para veriyor. Yetmediği zamanlarda böyle kampanyalar bize yardımcı oluyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Belediyenin restoranında çorba yiyen öğrencilerden görüntüler

-Anons

-Çiğköfte alan öğrenciden görüntüler

-Sandviç yapımından görüntüler

-Köfte yapımından görüntüler

-Esnafla röp.

-Öğrencilerle röp.

Haber-Kamera: Melis KARAKUZULU - Hande NAYMAN

Haber Kodu : 200114030

===============================

'Arthur', dünyanın en pahalı mantarı trüf avlıyor

KIRKLARELİ'nin Vize ilçesinde Ziyafet Arslan (38), 'Arthur' isimli köpeği ile birlikte Istranca Dağları'nda kilosu 150 ile 1500 euro arasında değişen trüf mantarı topluyor. Türkiye'de 30 köpekten biri olan özel yetiştirilmiş 'Arthur', ormanlık arazide mantarları koklayarak buluyor. Arslan, "Türkiye'de profesyonel anlamda benim tanıdığım 30 kişi var, trüf toplayan. Eğitimini tamamlamış bir trüf köpeğinin fiyatı 1000 eurodan başlıyor, çalışmışlığına göre de 20 bin euroya kadar köpek bulunmaktadır. Türkiye'de şu anda 1000 ve 2 bin euro arası fiyatları değişmektedir" dedi.

Vize'de oturan Ziyafet Arslan, Istranca Dağları'nda özel eğitilmiş köpeği 'Arthur' ile dünyanın en pahalı mantarı trüf avcılığı yapıyor. Türkiye'de İstanbul ve Trakya bölgesinde bolca bulunan trüf mantarları, Orman Müdürlüğü'nden alınan özel izinle toplanabiliyor. Kokusu, aroması ve lezzeti ile başta Fransa olmak üzere, Avrupa mutfaklarında da tercih edilen trüf mantarı, özel sos olarak kullanılırken, kilosu 150 ile 3 bin euro arasında alıcı buluyor. 70'ten fazla türü bulunan trüf mantarı son zamanlarda Türkiye'de 5 yıldızlı otel ve lüks restoranların menüsüne de girmeye başladı. Bu mantarı toplamak için avcı bir köpeğe ihtiyaç duyuluyor. Özel eğitilmiş köpekler, meşe ormanlarında koklayarak bulduğu mantarı kazarak çıkarıyor.

'İLGİSİ OLAN HER KÖPEĞİ EĞİTİYORUZ'

Özel eğitimli köpeği 'Arthur' ile Istranca Ormanları'nda trüf mantarı toplayan Ziyafet Arslan, "Köpeklerimiz 3 aylık olduktan sonra trüf mantarına karşı verdikleri tepkilerini ve alakaları olup olmadığına bakarak seçiyoruz. ve ona göre eğitimlerine başlıyoruz. Her köpeğin farklı yapısı olduğundan dolayı, bazıları daha az sürede bazıları daha uzun sürede eğitimlerini tamamlıyor. Köpeğin cinsi önemli değil önemli olan trüf mantarına olan ilgisidir, ilgisi olan her türlü köpeği eğitiyoruz. Ama yine de bizim tercih ettiğimiz cinsler, orta ırk cinsleridir. Doğal avcılıkta girilemeyecek bölgelere daha rahat giriyorlar. Yüksek ırkları doğal alanda çalıştırmak daha zor oluyor. Küçük ırkları da çok tercih etmiyoruz kuvvetlilik açısından zorlanıyorlar. Genelde enerji açısından Lagotto Romagnolo cinsini tercih ediyoruz" dedi.

'KİLOSU 3 BİN EUROYA KADAR ALICI BULUYOR'

Sadece özel eğitilmiş köpeklerin mantarı bulduğunu söyleyen Arslan, "Sadece özel eğitilmiş köpekler, bu mantarı koklayarak buluyor. Dünya mutfağının vazgeçilmez tatlarından trüf mantarı kilosu 3 bin euroya kadar alıcı buluyor. Köpeklerin özel bir yemi yok, köpek mamasıyla besliyoruz. Eğitimlerinde teşvik amaçlı ödüllendirdiğimiz için ödül maması olabiliyor, salam ya da sosis olabiliyor. Trüf kokuya odaklı olduğu için eğitimlerini ona göre tamamlıyorlar. Sadece trüf olarak değil farklı alanlarda da kullanılıyor. Benzer eğitimler arama kurtarma çalışmalarında da kullanılıyor burada farkı trüf odaklı olması. Eğitim süreleri köpeğe göre değişiyor fakat temel eğitimleri ortalama 15, 20 gün içinde bitiyor. Sonra da arazi çalışmalarına başlıyoruz, köpek kendisi ne yapması gerektiğini daha iyi anlıyor. Köpek eğitimini 4,5 aylıkken tam olarak tamamlar" diye konuştu.

'SADECE KÖPEK DEĞİL, SAHİBİ DE EĞİTİMLİ OLMALI'

Türkiye'de 30 trüf avcısı köpek olduğunu söyleyen Ziyafet Arslan, "Türkiye'de profesyonel anlamda benim tanıdığım 30 kişi var, trüf toplayan. Ben de sadece geçimimi trüf toplayarak sağlıyorum. Eğitimini tamamlamış bir trüf köpeğinin fiyatı 1000 eurodan başlıyor, çalışmışlığına göre de 20 bin euroya kadar köpek bulunmaktadır. Türkiye'de şu anda 1000 ve 2 bin euro arası fiyatları değişmektedir. Sadece köpeğin değil sahibinin de eğitimli olması gerekiyor. Nerede, ne zaman trüf mantarı aranması gerektiğini bilmesi lazım" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Ormandan genel

-Köpeğin arama yapmsı

-Ziyafet Arslan'dan detay

-Köpekten detay

-Mantarın bulunması

-Arslan ile röp.

-Detay görüntü

-Muhabir Ali Can Zeray'ın anonsu

-Genel, detay görüntüler

Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/VİZE(Kırklareli),

Haber Kodu : 200114034

================================

Açılmamış gazozları toplayarak koleksiyon oluşturdu

BURSA'nın Osmangazi ilçesinde, antika dükkanı bulunan Aziz Alçiçek (45), Anadolu'da son 60 yıl içinde üretilmiş 50 farklı il ve ilçeye ait gazozları toplayarak koleksiyon oluşturdu.

Osmangazi'nin Tahtakale Mahallesi'ndeki tarihi Ahşap Han'da antika dükkanı bulunan koleksiyoner Aziz Alçiçek, uzun yıllardır gazoz, kaset ve plak gibi bakkal ürünlerini biriktiriyor. 2010'dan itibaren kapağı açılmamış cam şişe gazozlara merak salan Alçiçek, geçen süre içinde şehir şehir gezip, Anadolu'da üretilen 50 farklı il ve ilçeye ait gazozları toplayarak koleksiyon oluşturdu. Kapağı açılmamış gazoz bulmanın zor olduğunu dile getiren Alçiçek, bir şişe gazoz için bile yüzlerce kilometre yol gittiğini söyledi.

Farklı gazozlar bulmak için Anadolu'yu gezdiğini belirten Aziz Alçiçek, "Fırsat buldukça vakit buldukça yakın şehirlere, bazen İç Anadolu'ya gidiyoruz. Orada gittiğimiz ilçelerde işimize yarayacak mamulleri topluyoruz. Onun haricinde de soruyoruz 'Buraya ait bir gazoz var mı, bir içecek var mı, gazlı bir içecek var mı?' diye, olduğu zaman onları da alıyoruz tabi tek almıyoruz beş on tane alıyoruz. Misal elimde olmayan bir parça oluyor diğer bir arkadaştan takasa giriyoruz, o şekilde koleksiyonu yavaş yavaş büyütüyoruz" dedi.

'GAZOZLARI AÇILMAMIŞ ŞEKİLDE MUHAFAZA EDİYORUZ'

Bazı ilçelerin de kendilerine ait gazozları olduğunu söyleyen Alçiçek, "Çeşit olarak koleksiyonumda 50 çeşit gazozum var. Hepsini açılmamış vaziyette muhafaza ediyoruz. Gazoz bizim çocukluğumuzun içeceği. Yani biz küçükken 1970'li yıllarda falan kola pek içilmezdi, gazoz içilirdi. Her şehrin kendine ait gazozu vardı. Her ilçenin kendine ait gazozu vardı. Başlı başına bir araştırma konusu. Mesela bizim gazoz toplarken öğrendiğimiz şeyler var. Bazı gazozlar kahvehane gazozu, bu yüzden bakkalda ve markette yok. Sadece kahvelere dağıtılıyor. Biz de oradan esinlendik. Tabi bizden önceleri de var bu işi yapanlar, daha geniş kapsamlı. Daha sonra biz de ilerlettik. Günümüze kadar gelen gazozları toparlamaya çalışıyoruz ama şişe olarak değil de genelde açılmamış alıyoruz. O daha nadir daha zor bulunuyor" diye konuştu.

'GAZOZLAR İNSANLARIN ÇOCUKLUĞUNU GEÇMİŞİNİ HATIRLATIYOR'

Koleksiyonda 1960'lı yıllardan itibaren gazozlar olduğunu dile getiren Alçiçek, şöyle konuştu:

"Burada 1970'li yılların gazozları var. En eski derken gazoz Osmanlıya kadar dayanıyor. Hasanbey gazozları var meşhur Osmanlı döneminde. Bizim elimizde de 1960'lı yılların meyve suları var. Açılmamış vaziyette. En nadir parçamız o. Bazı gazozları bulmak çok zor. Yani firma sahipleri kahvehaneye veriyor ve diyor ki 'Boş şişeleri geri aldığımda bir şişe eksik olursa bir daha size gazoz satmam' diyor. O tip insanların gazozlarını almak için mecburen oralara gidiyoruz. Aksaray'a Karadeniz'in herhangi bir ilçesine gidiyoruz. Firma sahibi ile görüşüyoruz ve rica minnet bir tane iki tane alabiliyoruz. Bir şişe veya iki şişe gazoz alabilmek için Niğde'ye kadar gittiğimiz oldu. Karadeniz'den Samsun'a kadar gittiğimiz oldu. Gazozlar insanların çocukluğunu geçmişini hatırlatıyor. Bir de gazoz bize özgün dikkat ederseniz yabancı burada hiçbir şey yok. Yani sadece Anadolu'ya özgü gazozlar var. Zaten sayısı da azalıyor.  Yirmi beş, otuz civarında gazoz üreticisi var şu anda tabi bunlar fason da yapıyorlar belli firmalara fasonda üretiyorlar. Gazoz bizim kültürümüze ait bir içecek. Gazoz yurt dışında o kadar yaygın değil."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Gazozlardan görüntüler

-Koleksiyoner Aziz Alçiçek ile röportaj

Haber: Muammer İRTEM/BURSA, - Kamera: Huzeyfe ÖZDEMİR/BURSA,

Haber Kodu : 200114029

==============================


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Alaca Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title