Haberler

İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Kafası bidona sıkışan köpeği jandarma kurtardıKAYSERİ'nin Akkışla ilçesinde, kafası plastik bidona sıkışan yavru köpeği jandarma ekipleri kurtardı.

Kafası bidona sıkışan köpeği jandarma kurtardı

KAYSERİ'nin Akkışla ilçesinde, kafası plastik bidona sıkışan yavru köpeği jandarma ekipleri kurtardı.

İlçede önleyici kolluk devriye faaliyeti yürüten jandarma, dün Ganişeyh Mahallesi'nde yol kenarında kafası plastik bidona sıkışan köpeği gördü. Jandarma ekipleri, kafasını bidona sokan ve geri çıkaramayan köpeğe müdahale etti. Plastik bidon kesilerek, köpeğin başından çıkarıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Kafası bidona sıkışan köpek

-Jandarmanın bidonu çıkarması

-Diğer görüntüler

Haber : KAYSERİ,

===============================

Denizli'de, yola domuz sürüsü indi

Denizli'nin Serinhisar ilçesinde yola inen yaklaşık 20 yavru domuz, çevredekiler tarafından cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.

Serinhisar- Yatağan yoluna, yaklaşık 20 yavru domuz inerken, yolcu minibüsü önünde koşturdu. Bu sırada yoldan geçen diğer sürücüler de domuz sürüsünü cep telefonu kamerasıyla görüntüledi. Bir süre yolda koşan domuz sürüsü, daha sonra gözden kayboldu.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Haber Kodu : 200120155

Ramazan ÇETİN/DENİZLİ,

================================

Mersin'de ekmek arasında captagon bulundu

MERSİN'de düzenlenen uyuşturucu operasyonunda, somun ekmeği arasına gizlenmiş 2 bin uyuşturucu hap captagon ele geçirildi. Suriye uyruklu Ş.H. gözaltına alındı.

İl Jandarma Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Suriye uyruklu Ş.H.'nin çok miktarda captagon olduğunu ve bu hapları satmaya çalıştığı istihbaratını aldı. Harekete geçen ekipler, Ş.H.'nin otomobilini, Yenişehir ilçesi Güvenevler Mahallesi'nde durdurdu. Otomobilde yapılan aramada 2 somun ekmeği içerisine gizlenmiş, 2 bin adet captagon hap ele geçirildi. Ş.H. gözaltına alınarak, İl Jandarma Komutanlığı'na götürüldü. Soruşturmanın çok yönlü yürütüldüğü bildirildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Aracın durulması

-Zanlının araçtan indirilmesi

-Araçta yapılan arama

-Poşet içinde bulunan ekmek

-Ekmek poşetten çıkartılırken

-Ekmek içinde gizlenme olan torbadaki haplar

-Torbayı açan görevli

-Hapların fotoğrafları

Haber: Mustafa ERCAN-Kamera: MERSİN,

====================================

Cezayı engellemek için koşan sürücüye otomobil çarptı; paralar yola saçıldı

Ankara'da döviz bürosundan çıkan sürücü, park halindeki aracına polisin ceza yazıldığını fark edip koşarak yolun karşısına geçmek isteyince otomobilin çarpması sonucu yaralandı. Sürücünün elindeki paralar da etrafa saçıldı.

Kaza, dün öğle saatlerinde Altındağ ilçesindeki Anafartalar Caddesi'nde meydana geldi. İsmi öğrenilemeyen sürücü, otomobilini cadde üzerine park ederek döviz almak için döviz bürosuna girdi. Buradan bir miktar döviz alan sürücü, işini bitirip dışarıya çıkınca polisleri park halindeki aracına ceza yazdığını fark etti. Duruma engel olmak için yolun karşısındaki aracına doğru koşmaya başlayan sürücüye, otomobil çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrulan sürücünün elindeki paralar da etrafa saçıldı. Yaralanan sürücü, ambulansla hastaneye kaldırılırken, kaza anı güvenlik kamerasına yansıdı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Kaza anı

GÖRÜNTÜLER GEÇİLDİ

Haber: ANKARA, -

===================================

MİT gözetiminde kazı yapılan 'gizemli ev', turistik mekana döndü

Mersin'in Tarsus ilçesinde, 4 gecekondulu bir sokakta MİT gözetiminde 2016 yılında başlayıp 1 yıl süren kazının yapıldığı 'gizemli ev' meraklı vatandaşların uğrak yeri oldu. Kazı yapılan evlerden birinin sahibi Ali Atasever (41), "Merak edip gelenler, fotoğraf çekiliyor. Burası adeta turistik bir mekana dönüştü" dedi.

Ankara'da oluşturulan 20 kişilik özel ekip tarafından, MİT ve özel harekat polisleri gözetiminde Tarsus 82 Evler Mahallesi'nde bir gecekonduda 13 Kasım 2016'da başlatılan kazı, 3 Kasım 2017'de sona erdi. Kazı yapan ekipler malzemelerini toplayıp, alandan ayrıldı. Müze Müdürlüğü yetkililerinin kazı alanında yaptığı incelemenin ardından yer teslimi gerçekleştirildi. St. Paul'ün İncili ve Kral Dakyanus'un hazinesinin arandığı da iddia edilen kazıyı incelemek isteyen CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı, birçok kez gitmesine rağmen alana alınmadı.

Kazıyla ilgili uzmanlar tarafından bir rapor hazırlanarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. 82 Evler Mahallesi'nde 3'üncü derece arkeolojik SİT alanında gerçekleştirilen kazı çalışmalarına ilişkin 2 Kasım 2017 tarihli uzman raporunda, kazı çalışmalarında 1 adet bronz sikke, kırık sütun parçası, etütlük durumda seramik parçaları haricinde envanterlik nitelikte taşınır- taşınmaz kültür varlığına rastlanmadığı vurgulandı.

'BURASI TURİSTİK BİR YER DEĞİL'

Alınan güvenlik önlemleri ve neden kazı yapıldığı açıklanmayınca 'gizemli ev' olarak adlanrdırılan kazı alanı ise aradan geçen yaklaşık 3 yıla rağmen ilgi çekiyor. Gizemli evin çevresinde yaşayanlar, bulundukları bölgeyi merak edenlerin uğrak noktası haline geldiğini, fotoğraf çekilmek isteyenlerin sık sık sokağı gezdiğini belirtti. Kazının ardından harabeye dönen 4 ev ise terk edilmiş halde bulundukları ilçenin simgesi olmaya devam ediyor.

Kazı yapılan evlerden birinin mülk sahibi Ali Atasever, yapılan kazıdan sonra evlerinin turistik bir mekana dönüştüğünü belirterek, "Burası aktif bir yerdi kazıdan önce. Sonra oturulamaz hale geldi. Kazıdan önce ailem, çocuklarım ve komşular burada yaşıyordu ancak bizden başka kimse kalmadı. Şimdi en az haftada bir gün birileri gelip burada fotoğraf çekiliyor. Herkes kendini bizim yerimize koysun. Burası turistik bir yer değil" diye konuştu.

Refik Harput isimli mahalle sakini ise sokakta yaşayan kimsenin kalmadığını ve evlerin boşaltıldığını belirterek, sokağın sessizliğe büründüğünü söyledi.

Görüntü Dökümü

--------------------------

Evin dışından genel ve detaylar

Evin içinden genel ve detaylar

Mahalle sakini Refik Harput ile röp.

Harput'un evin çatlak duvarlarını göstermesi

Kazı yapılan evlerden birinin mülk sahibi Ali Atasever ile evin içinde röp.

Drone görüntüleri

Haber-Kamera: Can ÇELİK-Anıl ATAR/TARSUS, (Mersin),

====================================

Önce içiyor, sonra sanat eserine dönüştürüyor

İzmir'de, uzun süredir hobi olarak resimle uğraşan Dilek Karaçayır (53), yaklaşık 1 yıl önce sanatını tuval yerine çay poşetlerine yansıtmaya başladı. İçtiği çayın poşetlerini kutu üzerine sulu veya akrilik boya ile detaylı figürler çizen Karaçayır'ın kadınları anlattığı sergisi beğeni topladı.

Uzun yıllardır hobi olarak resim yapan, magazin dergisinin editörü Dilek Karaçayır, sanatını tuval yerine çay poşetlerine yapmaya başladı. Karaçayır, ilgi çeken çalışmalarını içtiği çayların demlik veya sallama poşetlerini kuruttuktan sonra üzerlerine sulu veya akrilik boya ile figürler çizerek ortaya çıkarıyor. Hassas bir materyal olması nedeniyle yaklaşık bir senedir poşetlerle 'anlaşmaya' çalıştığını söyleyen Karaçayır, "Malzeme suyu geçiriyor ve tek bir boyanın üzerinden 2-3 defa geçmek gerekiyor dolayısıyla biraz sabır isteyen bir iş. Çayı önce içiyorum, sonra poşetini kurutuyorum. Daha sonra çok ince bir biçimde keserek içindekileri boşaltıyorum. Çay poşetlerinin içine geçmişin demini resmediyorum" dedi.

'DOKULARININ GÜZELLİĞİ BENİ CEZBETTİ'

Resme her zaman ilgi duyduğunu söyleyen Karaçayır, "Aslında büyük tuvaller üzerinde yağlı boya ile çalışıyordum ama daha sonra beni çay poşetleri cezbetti çünkü dokuları çok güzeldi. Anlaşmak için biraz zaman gerekiyordu. 1 yıl kadar çok fazla deneme yaptım. Sallama çayın poşetini kurutup hiç açmadan kullanıyorum. Çok küçük olduğu için minyatür sanatını anımsatıyor" dedi.

'ÇAY POŞETLERİNDE KADINI ANLATTIM'

Geçen hafta sergi açtığını ve kadınları resmettiğini belirten Karaçayır, "Açtığım 'Dem' isimli sergide ise kadın, kentler ve yalnızlık konusunu işledim. Kentlerin kalabalıklaşmasının getirdiği yalnızlığı çay poşetlerinde resmettim. Köylü kadın, kentli kadın, şiddet gören ve özgür kadın temaları da serginin başkahramanları oldu. Genellikle sergiyi gezenler çok ilginç bulduğunu söyledi. Dem ise sadece çayın demini değil, geçmişin demini ifade ediyor. Birikenler içimde demlendi ve bunlar dışa yansıdı" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Dilek Karaçayır ile röportaj

-Dilek Karaçayır çay poşetlerine resim yaparken görüntü

-Muhabir anonsu

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

Haber Kodu : 200121010

===============================

Sıfır aldığı otomobilin tamponu boyalı, ön camı değişmiş çıktı

KIRKLARELİ'nin Lüleburgaz ilçesinde, Halil Özhan Tok, telefonuna indirdiği uygulamayla 3 yıl önce sıfır aldığı otomobilinin ön tamponunun boyandığını ve ön camının değiştiğini öğrendi. Firma ile iletişime geçtiğinde kendine indirimli satıldığı ve bu nedenle yardımcı olunamayacağını söylediklerini belirten Tok, hakkını hukuki yollardan arayacağını söyledi.

Lüleburgaz Devlet Hastanesi'nde anestezi uzmanı olarak çalışan Halil Özhan Tok, 3 yıl önce Muğla'daki bayiden sıfır otomobil satın aldı. Aradan geçen zamanın ardında telefonuna bir uygulama indiren Tok, otomobilinin ön tamponunun boyandığını ve ön camının değiştiğini öğrendi. Önce bayiyi, daha sonra firmayı arayan Halil Özhan Tok'a, aracın indirimli satıldığı ve değiştirilemeyeceği söylendi.

Kendine yardımcı olunmadığının belirtene Tok, yaşananları şöyle anlattı:

"Biz 2017 yılı Temmuz ayında Muğla'da arabayı aldık. O zaman için bize dediler ki; 'Bu araç 2016 model olduğu için size indirimli vereceğiz.' Üç aşağı beş yukarı anlaştık ve aracı aldık. Bir hafta önce telefonuma bir uygulama indirdim. Servis tarihçesinde aracımın tamponun sökülüp takıldığı, boyandığı, ön camının değiştiği ve bazı ayarlar yapıldığını gördüm. Firmayı aradığımda arabulucu olduğunu söyleyen biriyle görüştüm. 'Bir çizikten bir şey olmaz' gibi şeyler söyledi. Camın önemli olmadığını, garantiden değiştiğini söyledi. Öyle olunca ben de adli yollardan hakkımızı arayacağımızı söyleyip kapattım. Bir gelişme de olmadı. Herhangi bir şekilde bize geri dönüş de olmadı. Hiçbir şekilde bize yardımcı olmadılar. Az para vermiyoruz sonuçta. 2016 model diye indirimle verdiğini söylediler. Bilmiyorum şimdi, bu araç tamponunu mu vurdu. Hava yastıkları mı açıldı, neden bu tampon sökülüp takıldı. Bana bu konu hakkında aydınlatıcı hiçbir şey söylenmedi. Bir çizik nerde, nasıl oldu? İnsanın aklına farklı şeyler geliyor. 3 yıldır araç bende, bir defa yolda giderken camı çatladı değiştirdim."

Halil Özhan Tok, hukuki yollara başvuracağını ifade ederek, "Mahkemeye vereceğiz, hukuki yollardan hakkımızı arayacağız. Neden böyle oluyor?  Birinci el arabayı diye bize neden ikinci el araba veriyorlar?" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Araçtan detaylar

-Halil Özhan Tok ile röp.

-Aracın değiştiği iddia edilen bölgeler

-Araç ve Tok'tan detaylar

-Detaylar

Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/LÜLEBURGAZ(Kırklareli),-

Haber Kodu : 200121015

===============================

'Kanserim, ayrılalım' diyen sevgilisini, sevgisiyle iyileştirdi

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Kan Merkezi'nde, 9 yıl önce kan bağışı yaparken kan kanseri olduğunu öğrenen Hüseyin Aksu (41), o dönemlerde, şu an eşi olan Derya Aksu'dan (38) ayrılmak istedi. Bunu kabul etmeyen Derya Aksu'nun desteğiyle tedavi görüp, hastalığı atlatan Hüseyin Aksu, "Moralim oldu destekçim oldu, sayesinde hastalığı yendim" dedi. Derya Aksu da "Hastanede elini tuttum ve bir daha hiç bırakmadım, ölene kadar da bırakmayacağım" dedi.

Antalya'da, 9 yıl önce, yapı markette çalışan Hüseyin Aksu ile mesai arkadaşı Derya Aksu, tanışıp flört etmeye başladı. Hüseyin Aksu, arkadaşının kana ihtiyacı olduğunu öğrenince kan vermek üzere Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Kan Merkezi'ne gitti. Kan tahlilinde kan kanseri olduğu ortaya çıkan Aksu, hematoloji servisine giderek ileri tetkiklerini yaptırdı. Sonuçları gören doktorları Aksu'yu aynı gün hastaneye yatırdı. Süreçte kemoterapi tedavisi görüp ablasından ilik nakli olan Hüseyin Aksu, sağlığına kavuştu.

SEVGİLİSİNDEN AYRILMAK İSTEDİ

Halen Antalya'da özel şirkette müşteri temsilcisi olarak çalışan Hüseyin Aksu, erken tanı sayesinde hayatta olduğunu söyledi. Hastalığını öğrendiği dönem, şu an eşi olan Derya Aksu ile flört döneminde olduklarını anlatan Hüseyin Aksu, "Üçüncü buluşmamızda, hastalığım nedeniyle ayrılmak istedim. Kan kanseri olduğum için hastaneye yatırılmıştım. Kız arkadaşıma hastalığım nedeniyle artık buluşmamıza gerek kalmadığını söyledim. Fakat o benim hastalığımı umursamadı ve yanımda oldu. Kemoterapi aldığım dönemde de yanımdan ayrılmadı. İlik nakli oldum yine yanımdaydı. Hastalığımın ilk dönemlerinde sözlendik, nişanlandık, şu anda 9 yıllık arkadaş, 7 yıllık evliyiz" diye konuştu.

'ALLAH DERT VERDİ, DERMANINI DA VERDİ'

Eşi Derya Aksu'nun o dönemlerde kendini hiç yalnız bırakmadığını aktaran Aksu, "O zamanki arkadaşım, sonra eşim olan Derya, o zorlu süreçte beni hiç yalnız bırakmadı. Hastaneye geldi elimi tuttu, kemoterapi ve nakil dönemimde elimi hiç bırakmadı. Evliliğe kadar devam eden bir aşk yaşadık. Moralim oldu destekçim oldu, sayesinde hastalığı yendim. Allah dert verdi, dermanını da verdi. Mutlu bir evliliğim var. Antalya Kan Bankası'nda görevlerim var. Kan vermeye gitmeseydim, belki bugün hayatta olmayabilirdim. Eşimi çok seviyorum, sağlığıma kavuşmamda bana katkısı çok oldu. O zorlu süreçte bana destek verdi ve bugünlere geldik" diye konuştu.

'EŞİMİN O HALİNE AŞIK OLDUM'

Derya Aksu ise hayatla mücadelelerinin 2011 yılı Mayıs ayında başladığını belirterek, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Aynı iş yerinde çalışıyorduk. Henüz arkadaşlığımız başlayalı bir hafta olmuştu ki Hüseyin'in hastalığını öğrendik. Hüseyin'in hastalığını öğrendiğimde ne yapacağımı bilmiyordum. Bu hastalığı tanımıyordum. Hastalandı ve eşimin o haline aşık oldum. Fakat eşim hastanede beni yanında istemedi. Ben aileme durumu açıkladım. Annem 'Evli olsaydın ne yapardın' dedi. 'O çocuğu öyle bırakma destek ol, fakat umut verme, hayallerini yıkma' diyerek destek olmamı istedi. Hüseyin bir hafta sonra kemoterapiye başlamıştı. 'İstersen git ben seni istemiyorum, sen çok güzelsin, benim gibi hastalıklı birini ne yapacaksın. Ben zaten öleceğim, arkamdan koşma' dedi. Dediklerini düşündüm, birkaç gün yanına gitmedim. Daha sonra dayanamadım ve hastaneye ziyaretine gittim. Cam kenarında oturuyordu. Yanına yaklaştığımda, 'Dert veren Allah'ım dermanını da yanında verdi' dedi. Ben de 'Bu süreci zamana bırakalım, zaman her şeyin ilacıdır' dedim. Hastanede acı tatlı güzel günlerimiz geçti. Şu an 9 yıllık birlikteliğimiz var. Kemoterapi ve ilik nakli süreci bitti. Mutlu bir evliliğim, mutlu bir yuvam var. Lösemi olanlar kesinlikle mücadeleyi bırakmasın. Gezip eğlensinler. Grip hastalığının tedavisi C vitamini ise lösemi hastalığının tedavisi de ilik ve kan nakli. Herkesi kan ve ilik bağışçısı olmaya davet ediyorum."

'HASTANEDE ELİNİ TUTTUM BİR DAHA HİÇ BIRAKMADIM'

Eşine iki kez kan verdiğini aktaran Derya Aksu, "Bununla gurur duyuyorum. Bu arada biz de ilik bağışçısı olduk. İnşallah ihtiyacı olan çıkarsa hayat kurtaracağız. Bu hastalığı öğrendiğimizde üç günlük arkadaştık. Hastanede elini tuttum ve bir daha hiç bırakmadım, ölene kadar da bırakmayacağım" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-RÖP 1: Hüseyin Aksu

-Derya Aksu evde görüntüsü

-Derya Aksu resimleri gösterirken görüntüsü

-RÖP 2: Derya Aksu

-Aksu çiftinin elele birlikte görüntüsü

-Aksu çiftinin mutfakta görüntüsü

-Resimlerine bakarken görüntüleri

Haber: Erol AKKIR- Kamera: Semih ERSÖZLER/ANTALYA,

Haber Kodu : 200121017

============================

'Alperen Gözcü', düşmanı uzaktan kumandayla vuracak

AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Antalya Teknokent Girişimcilik ve Kuluçka Merkezi'nde tamamen yerli imkanlarla üretilen 'Alperen Gözcü' adlı evrensel atış platformu, üzerine takılan farklı silahlarla, kablosuz ve uzaktan kumandayla atış yapabiliyor. Alperen Gözcü ile terörle mücadelede Mehmetçiğin can kaybının en aza indirilmesi hedefleniyor.

AÜ Antalya Teknokent Girişimcilik ve Kuluçka Merkezi'nde, uzaktan kumanda edilebilen ve üzerinde çeşitli silahların kullanılabildiği son teknoloji ürünü atış platformu üretildi. Antalya Teknokent Genel Müdürü İbrahim Yavuz, teknokentte birçok değerli ürün olduğunu, 68 kuluçka firmasından biri olan Savunma ve Harp Teknolojileri (SavHaTek) firmasının en önemli ürünlerinden birinin 'Alperen Gözcü' olduğunu söyledi. İbrahim Yavuz, "Adı gibi güçlü, cesur ve savaşçı diyoruz. Mehmetçiğimizi korumak için hem savunma sanayinde hem de kişisel kullanılabilecek bir ürün" dedi.

TÜBİTAK DESTEĞİ ALDI

Gençlere yol açıldığında, destek verildiğinde ülke için katma değeri yüksek, yerli ve milli teknoloji hamlesine destek verecek ürünler üretebildiğine işaret eden Yavuz, "En kıymetlisi bizim için bu. 2018 yılının başlarında başlayan bir girişimin devamı ve TÜBİTAK proje desteği de almaya hak kazanmış bir şirketimiz. Aynı zamanda Antalya Teknokent ve Akdeniz Üniversitesi danışman hocaları ve teknik ekibiyle birlikte yapılmış bir ürün. Yurt dışında muadilleri geliştirilmiş fakat bunun en önemli özelliği evrensel, kablosuz ve uzaktan kumanda edilebilir ürün olması. Bu açıdan çok kıymetli" diye konuştu.

TEKNOLOJİ HAMLESİ

Antalya Teknokent olarak buna benzer savunma sanayi ürünleri üretmeye devam edeceklerini aktaran İbrahim Yavuz, "Bu şunu gösteriyor; Antalya'da artık turizm ve tarımın yanında, teknoloji ve bilim üssü olmak için de bir hamle gerçekleştiriyoruz. Bu da onlardan bir tanesi. Antalya Teknokent teknoloji vadisinde de bu ve benzeri girişimlerin yer almasını teşvik ediyoruz. En büyük çabamız da şu anda bu" dedi.

KABLOSUZ UZAKTAN KUMANDAYLA ATEŞLENİYOR

Firma Genel Müdürü İbrahim Yıldırım ise TÜBİTAK 1512 desteğiyle proje kazanmış ürünün testleri ve yazılım geliştirme işlerinin, haziran ayına kadar bitirileceğini açıkladı. Ürünün en büyük özelliğinin atış platformuyla uzaktan kumanda modülünün kablosuz olarak haberleşmesi olduğunu söyleyen Yıldırım, "100 metreye, bazı özel sistemlerle 200 metreye ve hatta sim kart teknolojisiyle global olarak dünyanın her yerinden kontrol edilebilme özelliğine, altyapı entegrasyonu uygun bir sistem" diye konuştu.

EVRENSEL SİSTEM

Sisteme evrensel denilmesinin nedenini anlatan Yıldırım, ""Üzerindeki atış platformuyla Amerikan, Alman ve Rus tabanlı ya da Avrupa'daki diğer ülkelerin kendilerine has özellikteki piyade tüfeklerine, haricinde sivil kullanıma uygun havalı basınçlı tüfeklere, sportif amaçlı kullanılan av tüfeklerine uygun bir sistem. Bu sistemde silahımızı, ister bir asker piyade tüfeğine bağlasın, ister bir tarımsal alanın yabani hayvanlardan korunması için bağlansın. Bu tip sistemler veya bu tip silahlar bağlanarak uzaktan kumandayla atış yapılabilir hale getirilmesi hedeflendi" dedi.

HEM GENİŞ AÇI, HEM DÜRBÜN KAMERA

Sistemde gözetleme ve silah üzerine entegre olan sıfırlanmış dürbünden bakmayı sağlayan hedefleme kameraları olduğunu anlatan Yıldırım, "Kullanıcı geniş açıyla gözetleyip, herhangi bir tehlike unsuru gördüğünde, ekrandan bir tuşla gözetleme kamerasından hedefleme kamerasına geçiyor. Nişan alıp bir tetikleme mekanizmasıyla silahı tetik düşürerek görev ifa etmesini sağlıyor. Aynı siz gözünüzle bakıyor gibi kumanda modülünden görüp, parmağınızla tetiği çekiyormuş gibi tetiği sadece uzaktan kumandayla tehlike altında olmadan çekebiliyorsunuz" diye konuştu.

AMAÇ ŞEHİT SAYISINI EN AZA İNDİRMEK

Doğu, Güneydoğu veya askeri bölgelerde en büyük zayiatların ilk ateşte verildiğini belirten Yıldırım, "Karşıdaki bir terör veya düşman unsuru 48 dolarlık bir roketle bizim askerimizi şehit edebiliyor. Bunlardaki en büyük amaç, ilk ateşte askerimiz değil de parçalanacaksa bu parçalansın. Hiç önemli değil. Can kaybını, şehit sayısını en aza indirmek, en büyük amacımız bu. Tarımsal bölgelerde çiftçiler yabani hayvanları beklerken en büyük yaralanmalar hayvanın ilk fark edildiği an oluyor. İnsanların 10'arlı takımlar yapıp bir bölgede eğlence, stres amaçlı oyun alanlarında da kullanılabilir" dedi.

AĞIRLIĞI SİLAHLI 25 KİLOGRAM

Alperen Gözcü'nün ağırlığının boşken 22, silahla beraber 25 kilograma kadar çıktığını söyleyen Yıldırım, "Hali hazırda diğer muadillerinin 45-50 kilogram seviyelerinde olduğu düşünülürse, ağırlıkla ilgili ciddi avantajlarımız var. Ama sonraki versiyonlarda, özellikle sisteme yapay zeka, otomatik nişanlama veya büyük verinin analizi gibi sistemleri eklediğimizde görüntü işlemeyle diğer taraftan ağırlıkla ilgili de ciddi çalışmalarımız olacak" diye konuştu.

SİLAH TEPMESİ YOK

Arazideki testlerin devam ettiğini kaydeden Yıldırım, "Asıl testlerimizi şiddetle ilgili yaptık. Sistemi 5.56, 7.60 kalibre hatta 12 kalibre yüksek basınç diye tabir ettiğimiz av tüfeklerinde kullanılan ekspres magnum fişeklerle denedik. Sistemin stabilizasyonunda herhangi bir sıkıntı yok. Çünkü özel bir sönümleme sistemi geliştirdik. Sistemimizin patentlenmiş taraflarından bir tanesi de burası. Silahın o ilk tepmesini alarak, nişanlamada yukarıya doğru şahlanma dediğimiz olayı engelleyerek, silahın stabil kalmasını sağlayan bir sistem" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Tekno kentin detay görüntüsü

-Silahın kumandasından detay görüntüler

-Silahdan ve ekipmanlarından detay görüntü

-Antalya Teknokent Genel Müdürü İbrahim Yavuz ile röp

-SavHaTek firması Genel Müdürü İbrahim Yıldırım ile röp

-Silahın arazi deki atış test görüntüsü Telefon kamerası

-Kumanda ünitesinden detay görüntüler

Haber: Mehmet ÇINAR- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA,

Haber Kodu : 200121030

==================================

Çocukların dilenme planı, güvenlik kamerasıyla deşifre oldu

ŞIRNAK'ın Cizre ilçesinde 3 çocuğun, vatandaşlardan para alabilmek için yaptıkları plan, güvenlik kamerası görüntüleriyle deşifre oldu. İşlek bir caddede, yanlarında getirdikleri kırık baskülü, keşif yaptıktan sonra kaldırıma yerleştiren ve baskül başında ağlama numarası yapan çocuklara üzülen vatandaşlar, para veriyor. Çocukların duygu sömürüsü için yaptıkları plan, para verip duruma üzülen kafe işletmecisinin, baskülü kimin kırdığını bulmak için güvenlik kamerasını incelemesiyle ortaya çıktı.

Olay, 13 Ocak günü Cizre ilçe merkezindeki Dicle Mahallesi'nde meydana geldi. Orhan Doğan Caddesi üzerinde bir kafenin önüne gelerek planlarını hayata geçirmek için önce keşif yapan yaşları 7 ila 10 arasında değişen 3 çocuk, uygun zamanı bulunca bir poşet içerisinde getirdikleri kırık baskülü kaldırıma bıraktı. Çocuklardan biri baskülün kırık parçalarını poşetten çıkartarak yere saçtı, diğer bir çocuk parçaları düzenlerken, 3'üncü çocuk ise baskülün başında oturup ağlamaya başlıyor. Kırık baskülün başında ağlayan çocuğu gören çevredekiler, duruma üzülüp para verip, üzülmesin diye teselli etmeye çalıştı.

Bu arada çocukların durduğu yerin bitişiğindeki kafeterya sahibi Sabri Sayan da ağlayan çocuğun durumuna üzülüp para veriyor. Duruma içerlenen Sayan, ağlayan çocuğun baskülünü kimin kırdığını bulmak için kafeteryanın güvenlik kamerasını izlemeye başlıyor. Güvenlik kamerasını inceleyen Sayan, çocukların dilenme planını da ortaya çıkardı. Görüntüleri izleyen Sayan, çocuklar, kırık halde getirdikleri baskülü kaldırama bırakarak, para dilenmeyi amaçladıklarını belirledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------------------------

-Güvenlik kamerası görüntüsü

-Çocukların kaldırımda keşif yapması

-Yanlarında getirdikleri kırık baskülü yere koymaları

-Baskülün diğer parçalarını yerleştirip düzenlemeleri

-Çocuğun ağlama numarası yapıp beklemesi

-Toplanan kalabalığın çocuklara para vermesi ve yardım etmek istemesi

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN/CİZRE (ŞIRNAK),

Haber Kodu : 200121031

==========================

60 yaşında kayak yapmayı öğrendi, gençlerle yarışmak istiyor

BİNGÖL'de oturan Bahri Çibuk (60), kendi imkanlarıyla bir haftada kayak yapmayı öğrendi. Günlük kıyafetleriyle 2 bin 238 rakamlı Hesarek Dağı'ndaki kayak merkezinde kayan Çibuk, gençlerle yarışmak istiyor.

Emekli ve 3 çocuk babası Bahri Çibuk, çocukluk döneminde merak saldığı kayak yapmayı 60 yaşında öğrendi. Bölgenin önemli kayak merkezleri arasında bulunan Gençlik ve Spor Bakanlığı'nca 2016 yılında, 20 milyon lira maliyetle açılan Hesarek Kayak Merkezi'ne gelen Çibuk, günlük kıyafetleriyle kayak yapmayı bir haftada öğrendi. Çibuk, 60 yaşında olmasına rağmen gençlerle kayak yarışı yapmak istediğini söyledi.

Hesarek Kayak Merkezi'nde kayak yapmanın keyifli olduğunu anlatan Çibuk, "Çocukluğumda perdeleri astığımız kornişle kayıyordum. Çocukluk hayalim olan kar üzerinde kayak yapmayı öğrenmek için Hesarek Kayak Merkezi'ne geldim. Bu pistin güzelliğini görünce burada kayak yapmaya çalıştım. Kendi imkanlarımla düşe kalka bir haftada kayak yapmayı öğrendim. Ama kendimi gençlerle yarışabilecek halde görüyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Kayak merkezinin drone ile görüntüsü

-Kayak yapanların görüntüsü

-Çibuk'un düşüp kalkması

-Çibuk'un kayak yapması

-Çibuk'un konuşması

-Genel ve Detay Görüntüler

Kamera-Haber: Aziz ÖNAL/BİNGÖL,

Haber Kodu : 200121024

===========================

Girlevik Şelalesi buz dağına dönüştü

Erzincan'ın ünlü Girlevik Şelalesi aşırı soğuklarda donarak buz tuttu. Şelalenin buz tutmuş hali kartpostallık harika bir görüntü oluşturdu.

Kent merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Çağlayan Beldesi'ndeki Girlevik Şelalesi geceleri hava sıcaklığının sıfırın altında 15 derecelere kadar düşmesiyle buz tuttu. Yaz aylarında tatilci ve turistlerin ilgisini çeken şelalenin buz tutan görüntüsü ziyaretçileri hayran bıraktı. Suyun yaklaşık 65 metre yükseklikten düştüğü şelalede 5 metrelik dev buz sarkıtlar oluştu. Görenleri etkileyen buz dağı görüntüleri hakkında Çağlayan Beldesi'nde oturan vatandaşlar, Girlevik Şelalesi'nin yazın ayrı kışın ayrı bir görüntüye sahip olduğunu belirterek herkesi şelaleyi görmeye davet etti. Kayak turizmi için Erzincan'a gelen vatandaşlar ise muhteşem doğasıyla Girlevik Şelalesi'nin mutlaka görülmesini gerektiğini söylediler.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Şelaleden drone ile görüntü

Şelaleden genel detay görüntü

-Şelaleyi ziyarete gelen vatandaşlardan görüntü

-Ziyaret eden vatandaşların açıklamaları

Haber-Kamera: Coşkun MENEK / ERZİNCAN,

Haber Kodu : 200121029

==============================

Göç edemeyen leyleklere, köylüler sahip çıkıyor

HAKKARİ'nin Yüksekova ilçesinin Köprücük köyüne, ilkbahar mevsiminde gelen ve sonbaharda göç edemedikleri için bölgeden ayrılamayan 2 leyleğe köylüler bakıyor.

Yüksekova'ya 10 kilometre uzaklıktaki Köprücük köyünün sakinleri, ilkbaharda bölgeye gelip, daha sonra göç edemeyen 2 leyleğe ev sahipliği yapıyor. Köylüler, meydandaki caminin bacasına yuva yapan leyleklerin, havaların yeteri kadar soğumaması nedeniyle sonbaharda yuvalarından ayrılmadıklarını, kar yağışı başlayınca da leyleklerin köyde misafir olarak kaldıklarını anlattı. Köylüler, leyleklerin her gün düzenli olarak yiyecek ihtiyaçlarını karşılıyor.

Köylülerden Orhan Cankurtaran, "Göç edemeyen leyleklere köylüler olarak biz bakıyoruz. Kendi imkanlarımız dahilinde leyleklere yem ve yemek atıklarını bırakıyoruz. Cami bacasındaki leyleklere çok alıştık. Zarar görmemeleri ve aç kalmaları için de sürekli kontrol ediyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Cami bacasında yuvalarında bekleyen leylekler

-Damda biriken karları temizleyen vatandaş

-Köyden detaylar

-Vatandaşlardan detaylar

-Leyleklerden detaylar

-Vatandaşlardan röportaj

-Genel detaylar

Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari), -

Haber Kodu : 200121040

================================

Otomobil fiyatına güvercin

ANKARA'nın Mamak ilçesinde her hafta sonu düzenlenen mezatta güvercinler, cinsi ve özelliğine göre açık artırma usulü satılıyor. Bazı güvercinler 50 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor.

Kayaş Mahallesi'nde, her hafta sonu düzenlenen mezatta toplanan güvercin meraklıları, güvercinlerini cinsi ve özelliklerine göre açık artırmada satışa sunuyor. 15 kadar dernekte örgütlenen meraklıların katıldığı mezatta onlarca güvercin cinsi, özelliği, hareketleri ve görünümlerine göre 50 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor. Satılan güvercinler, daha sonra çeşitli yarışmalarda boy gösteriyor.

'MEZATLARDAKİ ADRENALİN FARKLI BİR ŞEY'

Efsane Güvercin Sevenler Derneği Başkanı İlhami Fidanboy (49), güvercin besleme hobisinin kendisine dedesinden kaldığını söyleyerek, "Kendimi bildim bileli güvercin besliyorum. Mezatlardaki adrenalin farklı bir şey. Bu anlatılmaz illa canlı canlı yaşamanız lazım. Kuş yetiştirmek ciddi bir iştir. Bir kuş tek başına yetişmez illa iyi bir seyisi olacak. Yem terbiyesi ve uçum terbiyesi alacak. Kuşçu kuşu eline aldığı zaman, kuşun kanat yapısından, tüy yapısından ve yumuşaklığından onun oyun kuşu olup olmadığını anlar" dedi.

'11 KUŞ SATIP ARABA ALMIŞTIM'

Fidanboy, mezatta güvercin fiyatlarının 10 liradan başladığını ve 50 bin liraya kadar alıcı bulduğunu, "Ham olan ve takla atmayan bir kuşun maddi bir değeri olmaz. Sadece damızlık olur, damızlık da köklü soylardan olmalıdır. Benim kendi beyaz kuşlarım var, 35 yıldır aynı kuşları besliyorum. Hatta 19 yaşında kızımla yaşıt bir güvercinim var. 1988 yılında yeni kasa Şahinler çıkmıştı. O zaman 11 tane kuş satıp bir sıfır araba aldım. Bugünün parasıyla en kötü 100 bin lira ederdi. En son elimdeki çok güzel bir kuşu 5 bin 600 dolara sattım. Bu iş hobi işi ama iyi eğitirseniz para da kazanabilirsiniz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Mezattan görüntü

-Güvercinlerden görüntü

-Röportajlar

-Genel detay

Haber-Kamera: Harun ÖZALP-İbrahim KÖRDEMİRCİ/ANKARA,

Haber Kodu : 200121036

==================================

Kaya kiliseyi, defineciler talan etti

KAYSERİ'nin Melikgazi ilçesinde bulunan Beşaret Kaya Kilisesi, define avcıları tarafından tahrip edildi. Mahalle Muhtarı Ömer Nalbant, yıkılmak üzere olan kilisenin restore edilerek turizme kazandırılmasını istedi.

İlçenin Bağpınar Mahallesi'nde bulunan ve Ermenilerin yaşadığı dönemde kullanıldığı belirtilen Beşaret Kaya Kilisesi, defineciler tarafından tahrip edildi. Kilisenin içi yapılan kazılarla kullanılmaz hale gelirken, duvarlarda bulunan fresklerin de tahrip edildiği görüldü.

Bağpınar Mahallesi Muhtarı Ömer Nalbant, tarihi kilisenin son durumunun içler acısı olduğunu belirterkek, "Bağpınar Mahallesi, önemli turizm değerlerinden olan Koramaz Vadisi'nin giriş noktalarından birinde yer alıyor. Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Kayseri'de Bağpınar Mahallesi'nde birçok tarihi yapı var. Bunlardan bir tanesi de Dere yolu bölgesinde bulunan Beşaret Ermeni Kaya Kilisesidir. Biz, buraya muhtarlık olarak defalarca demir kapı, kapı kilidi takmamıza rağmen buraya define aramak için gelenler tarafından kırıldı" dedi.

'RESTORE EDİLSİN'

Kilisenin restore edilerek turizme kazandırılmasını isteyen Nalbant, "Mahalle olarak definecilerden bıktık. Kilise içinde bulunan fresk resimler kazındı. İnsanların bilinçsizliğinden dolayı tarihi yapılara zarar verildi. Kilisenin birçok yerinde kazı çalışması yapmışlar. Biz, buranın güvenlik altına alınarak restore edilip, turizme kazandırılmasını bekliyoruz. Burası restore edilirse mahalle halkımız da bundan faydalanır" diye konuştu.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkileri, Kayseri merkez ve ilçelerdeki kiliselerin envanterinin çıkarıldığı, buna göre kiliselerde çalışma yapılacağı bildirildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Tahrip edilen Kaya kiliselerden görüntü

-Kaya kiliselerin içindeki fresklerden görüntü

-Kilise içinde kazı yapılan yerlerden görüntü

-Mahalle Muhtarı Ömer Nalbant'ın açıklaması

-Kırılan demir kapının kilidi

-Diğer görüntüler

Haber-Kamera: Olcay DÜZGÜN-Yasin DALKILIÇ/ANKARA,

Haber Kodu : 200121025

====================================

1,5 yaşındaki çocuk 25 kuruş yuttu, çıkarması bekleniyor

ZONGULDAK'ta, 1,5 yaşındaki E.İ.'nin yuttuğu madeni para röntgende tespit edildi. E.İ.'nin 25 kuruş madeni parayı doğal yollarla çıkarması beklenirken, Dr. Sertaç Akman çocukların bu tür materyalleri yutabilme ihtimaline karşı aileleri uyararak, "Özellikle 1 yaş civarındaki çocuklar, her şeyi dokunarak veya ağzına alıp tadarak farkına varma döneminde olduğu için büyük, irili ufaklı her şeyi ağızlarına götürebiliyorlar. Aileler dikkatli olmalı" dedi.

Zonguldak Kadın Doğum Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne 16 Ocak'ta başvuran aile, doktorlara çocuklarının madeni para yuttuğunu söyledi. Dr. Sertaç Akman, çekilen röntgende E.İ. isimli erkek çocuğun midesindeki 25 kuruşluk madeni parayı tespit etti. E.İ.'nin yapılan muayenesinde madeni paranın yemek borusuna zarar vermediği anlaşıldı. Doktorlar, gerekli tetkikleri yaptıktan sonra E.İ.'nin parayı doğal yollarla çıkarması için taburcu edip evine gönderdi. Takibe alınan E.İ.'nin normal yolla parayı çıkaramaması halinde endoskopi veya ameliyat gibi farklı yöntemlerle paranın çıkarılabileceği öğrenildi.

'EĞER YEMEK BORUSUNA TAKILIYORSA SAATLERİN ÖNEMİ VAR'

Zonguldak Kadın Doğum Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Cerrahi Uzmanı Dr. Sertaç Akman, bu tür vakaların 1 yaş civarındaki çocuklarda sıklıkla görüldüğünü söyledi. Çocuğun yuttuğu cismin büyüklüğü ve midesine inip inmediğinin çok önemli olduğunu anlatan Dr. Akman, şöyle konuştu:

"Özellikle 1 yaş civarındaki çocuklar, her şeyi dokunarak veya ağzına alıp tadarak farkına varması döneminde olduğu için büyük, irili ufaklı her şeyi ağızlarına götürebiliyorlar. Bunların bir kısmı boğazlarına kaçabiliyor. Soluk borusuna ya da yemek borusuna kaçabiliyor. Bunlarda daha sonra acil durum teşkil edebiliyor. Aslında soluk borusuna kaçtığı zaman acil durum bizim için hayati önem taşıyor. Çünkü küçük 1 yaşındaki bebeğin soluk borusu parmağımızın inceliğinde küçük olduğu için burayı tıkayabilecek bir madde çocuğun hayatını kaybetmesine yol açabiliyor. Aklınıza gelebilecek çocuklar her şeyi yutabiliyor. Kolye pil oyuncak parçalarını çocuklar yutabiliyorlar. Yuttuktan sonra yemek borusunu geçebiliyorsa ardından mideye yerleşiyor. Eğer yemek borusunda takılıyorsa bu anda saatlerin önemi vardır. Saatler içinde yabancı cismin çıkarılması gerekiyor. Mideye inen yabancı cisim ise bizim biraz daha rahat olmamızı sağlıyor. Bu bağırsakla dışkıyla atılabilmekte. Yüzde 80'i kakayla dışarı çıkıyor cisim."

'MIKNATISLI MADDELER BAĞIRSAKTA DELİNMELERE YOL AÇABİLİR'

Dr. Akman, ailelerin bu tür durumlara karşı dikkatli olması gerektiğini anlatarak, "En son bir çocuğumuz 25 kuruş yutmuş. Yemek borusuna takılmadan mideye inmiş. Bu hastamızı takibimize aldık. Cisim hareket edecek mi gözlemleyeceğiz. Dışkıyla atabilir durumda. Eğer hareket etmezse endoskopi ile cisim çıkartabiliyor. Eğer uzun süre kalır ameliyat da olabiliyor. Bizim için önemli olan mıknatıs yutulması. Bağırsaklarda delinmelere yol açıyor. Bu ameliyat gerektiriyor. Saat pilleri de yemek borusunda yapışırsa delinmeye kanamaya yol açıyor. Bağırsak ta da öyle. İçindeki kimyasallar nedeniyle. Bunlar önlenebilecek şeyler. Çocukların oyuncaklarında bunlar varsa bunların oyuncaktan sökülmesi en azından önleyebilir. Basit bir saat pili deyip kaybettiğimiz hastalarda oldu. Bunları çocukların ulaşamayacağı yerlere koyarsak daha iyi olur." dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Dr. Sertaç Akman'ın çalışması

-Paranın gözüktüğü rötngen

-Dr. Sertaç Akman ile röp.

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,

Haber Kodu : 200121020


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Jandarma Güncel Haberler

title