Haberler

İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Kırkağaç'ta AFAD çadırından gelin çıktı

MANİSA'nın Kırkağaç ilçesinde meydana gelen deprem sonrası evleri zarar gördüğü için çadırkentte yerleşen Sarıefe ailesinin kızları Sibel, gelinliği ile AFAD çadırından çıktı. Sarıefe ve Demirel aileleri, hayatın normalleşmesi adına önceden belirlenen düğün tarihlerini ertelemeklerini belirtti.

Manisa'da geçen hafta meydana gelen depremden etkilenen Kırkağaç ilçesinde oturan İsmail Sarıefe'ye ait ev hasar gördü. Evleri risk taşıdığı için aile, üç gün önce AFAD tarafından kurulan çadırkente yerleşti. Sarıefe ve Demirel aileleri, çocukları Sibel ve Mücahit'in daha önceden tarihi belirlenen düğünlerini, deprem olmasına rağmen hayatın biraz da olsa normalleşmesinden sonra ertelememe kararı aldı. Bunun üzerine düğün hazırlıkları tamamlandı ve gelin Sibel Sarıefe, geleneklere göre ev yerine AFAD çadırından gelinliği ile çıktı. Gelin ve damat, çadırkentte toplanaların alkışları arasında düğünlerinin yapılacağı salona hareket etti.

Damat Mücahit Demirel, "Yaşanan deprem dolayısıyla kötü günler geçiriyoruz ama nasip olursa bugün düğünümüz var, ertelemedik. Gelinimizi çadırkentten aldık. İnşallah bundan sonraki hayatımız çadırda geçmez. Allah'ım bir daha böyle afetleri göstermesin." dedi.

Sibel-Mücahit çifti, bölgede artçı depremlerin devam etmesine rağmen davetlilerin düğünlerine geleceğinden umutlu olduklarını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Gelinin çadırdan çıkışı

-Gelinin babasını İsmail Sarıefe'nin röportajı

-Damat Mücahit Demirel'in röportajı

-Çadırkent'ten detay görüntü

Haber : Erdinç Alkan, Manisa

==============================

ABD'li kadının öldüğü kaza MOBESE kamerasında

AYDIN'ın Söke ilçesinde, karşı şeride geçen TIR'ın otomobille çarpıştığı, ABD uyruklu Karya Wilson'un yaşamını yitirdiği, 3'ü ağır 4 kişinin yaralandığı kazanın mobese kamerası görüntüleri ortaya çıktı.

Kaza, dün saat 13.30 sıralarında, Söke- Milas yolunda meydana geldi. Aydın'dan Didim yönüne giden Selahattin Gerçek'in kullandığı 35 AU 8245 plakalı TIR, kontrolden çıkıp, refüje çarptıktan sonra karşı şeride geçerek, Ahmet Anıl Şahin yönetimindeki 34 UC 6982 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada sürücüler ile otomobildeki Kıvanç Someran ve ABD uyruklu Karya Wilson ile yolda çalışma yapan işçi Hasan Aşıcı yaralandı. Yaralılar, ihbarla gelen sağlık görevlilerince ambulanslarla Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralılardan Karya Wilson, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Tedavisi süren yaralılardan Ahmet Anıl Şahin, Kıvanç Someran ve işçi Hasan Aşıcı'nın ise hayati tehlikesinin sürdüğü belirtildi.

Polis, soruşturma başlatırken, kazanın mobese kamerasına yansıyan görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde sürücüsünün kontrolünden çıkan TIR'ın, refüje çarptıktan sonra karşı şeride geçerek, otomobil ile çarpıştığı anlar yer aldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Kaza anı MOBESE kamerası görüntüsü

-ARŞİV görüntü

Haber : İslam KELEŞ/SÖKE (Aydın),

==============================

Gece kulubünde çalışan 3 kadına iş çıkışı silahlı saldırı: 1 ölü, 2 yaralı

KAYSERİ'nin Sarıoğlan ilçesinde, gece kulubünde çalışan 3 kadın, iş çıkışı evlerine gitmek isterken silahlı saldırıya uğradı. Gürcistan uyruklu Irma K. (53) hayatını kaybederken, yanında bulunan 2 kadın ağır yaralandı.

Olay, sabah 04.00 sıralarında Sarıoğlan Şenyurt Mahallesi Kayseri Caddesi'nde bulunan gece kulübü önünde meydana geldi. Gece kulubünde çalışan Aslı A. (37), Yıldız Ö. (28) ve Gürcistan uyruklu Irma K., iş çıkışı evlerine gitmek için 06 DTN 66 plakalı otomobile bindi. Bu sırada kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından kadınların bulunduğu otomobile ateş açıldı. Araçta bulunan 3 kadın yaralandı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralı 3 kadın, ambulanslarla Bünyan Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak yaralılardan, Irma K. doktorların müdahalesine rağmen hayatını kaybetti. Ağır yaralı olan Aslı A. ve Yıldız Ö. ise ilk müdahalelerinin ardından Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildi.

Polis, saldırıyı gerçekleştiren kişi ya da kişilerin yakalanması için çalışma başlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------

-Olay yeri

-Saldırının bulunulduğu otomobilden görüntü

-Genel detay

Haber-Kamera: Özer KAYA/KAYSERİ

==================================

H1N1 virüsünü beş dakikada tespit edecek cihaz geliştirdiler

İZMİR Biyotıp ve Genom Merkezi'nde görevli bilim insanları, halk arasında domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsünü beş dakikada tespit edebilen taşınabilir bir cihaz geliştirdi. Türkiye'de bu konudaki tek çalışma olma özelliğini taşıyan cihaz sayesinde, salgınların önlenmesi hedefleniyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde kurulan İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi'nde görevli bir grup bilim insanı, halk arasında domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsünü beş dakika içerisinde tespit edebilecek, 70 gram ağırlığında taşınabilir bir cihaz geliştirdi. 2009 yılında küresel bir salgına dönüşen domuz gribi hastalığının yayılımının önüne geçmeyi amaçlayan grup, böylelikle salgınların önlenmesini hedefliyor. Türkiye'de bu konudaki tek çalışma olma özelliğini taşıyan ve test aşamasında olan cihazın patentinin alınması ve seri üretime geçilmesi hedefleniyor. Klasik yöntemlere göre cihazın birçok avantajı olduğunu söyleyen araştırmanın grup lideri Dr. Arif Engin Çetin, "Klasik yöntemlerde kullanılan cihazlar yurt dışından ithal edilen ürünlerle yapılıyor. Bizim cihazımız ise tamamen yerli kaynaklardan üretildi. Aynı zamanda taşınabilir bir platform olduğu için merkezi laboratuvarlar dışında hastane ve sağlık ocaklarında da kullanılabilir. Aynı zamanda maliyeti yaklaşık 3 bin TL değerinde, diğer yöntemlere göre oldukça düşük" dedi.

'SİSTEM BİR BUÇUK YILDA GELİŞTİRİLDİ'

Cihazın bir kamera, biyosensor çipi ve ışıktan oluştuğunu belirten Dr. Çetin, "Üzerinde H1N1 virüslerine duyarlı antikorlar bulunan akıllı bir biyoçip kullandık. İlk önce hasta olduğu düşünülen bireylerin burun veya boğazlarından alınan mukus örnekleri geliştirdiğimiz örnek hazırlama kitiyle çipimizi teste hazır hale getiriyoruz. Daha sonra bu çipi sisteme yerleştiriyoruz. Işık kaynağını yaktığımızda biyoçipin kamerayla görüntüsünü çekiyoruz. Bu görüntüyü dizüstü bilgisayara aktarıyoruz. Burada sıvı test ediliyor ve kod bize H1N1 virüsünün olup olmadığını söylüyor. Bu sistem yaklaşık 1 buçuk yılda geliştirildi. Şuanda sistemin test aşamasındayız. Kullanılabilirliğini ve limitlerini test etmekteyiz. Patentini aldıktan sonra seri üretimine geçmeyi hedefliyoruz" dedi.

KÜRESEL SALGINA YOL AÇMIŞTI

H1N1 belirtileri hakkında bilgi veren araştırma grup liderlerinden Zeynep Ahsen Koçer ise, "H1N1 yüksek ateş, boğaz ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Çok ciddi kas ağrısı ve bitkinlik yapabiliyor. Bu yıl H1N1'deki klinik bulgular biraz daha ciddi seyretti. 2009 senesinde küresel bir salgına yol açmıştı. Bunun yanı sıra mevsimsel grip hastalıkları da yeterince insanın hastalanmasına hatta ölmesine sebep olabiliyor. 1 Ekim 2019 ile 18 Ocak tarihleri arasında 20 bin kişinin H1N1'den öldüğü açıklandı" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

Zeynep Ahsen Koçer ile röportaj

Arif Engin Çetin ile röportaj

Cihazdan genel detay görüntüler

Cihazın çalışma prensibinin anlatılması

Muhabir anonsu

Haber : Hande NAYMAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

==============================

Türk ve İranlı uzmanlar o bölgeyi araştıracak

VAN Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Afet Yönetimi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Doç. Dr. Azad Sağlam Selçuk, kentin sınırlarında başlayıp İran'a kadar uzanan fay hattını incelemek için İranlı araştırmacılarla çalışma başlatacaklarını söyledi. Doç. Dr. Selçuk, yapacakları jeolojik araştırmanın sonunda özellikle Van'ı etkileyecek ve önemli bulunan bu fay hattı ile ilgili daha detaylı bilgiye sahip olacaklarını söyledi.

Türkiye'de büyük depremlerin meydana geldiği noktalardan biri olan Van ve çevresinde araştırmalar yapan Van YYÜ Afet Yönetimi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Azad Sağlam Selçuk, Elazığ depremini değerlendirdi. 24 Ocak günü meydana gelen depremin ardından birçok artçı sarsıntının da yaşandığını hatırlatan Doç. Dr. Selçuk, halkın en çok, 'Elazığ depreminin ardından büyük bir deprem bekleniyor mu?' sorusunu sorduğunu söyledi. Doç. Dr. Selçuk, şunları söyledi:

"Depremin diğer depremleri tetikleyip, daha büyük bir deprem yaratıp yaratmayacağı ile ilgili çok büyük çalışmalar var. Olabilir mi? Evet olabilir. 1999 yılında İstanbul örneğini biliyoruz. 2011 depremini biliyoruz, art arda 2 büyük deprem meydana geldi. Buradaki depremden sonra özellikle enerji kuzeydoğu ve güneybatı yönünde ilerlediği biliniyor. Artçıların Malatya fay zonuyla Doğu Anadolu fay zonu arasında kalan kesimde yoğunlaştığı ve çizgisel olarak uzandığı 2011 yılındaki Van depremi gibi dairesel değil daha doğrusu çizgisel hat şeklinde uzandığı görülmekte. Artçı depremlerin çoğu Elazığ'a doğru yani, kuzeybatı yönünde çoğunlukla yayıldığı görülüyor. Güneydoğu yönünde çok fazla artçı deprem görülmüyor. Bu depremin Hatay'dan yaklaşık olarak Gürcistan sınırına kadar hissedilmesinin sebeplerinden birisi 600 kilometre uzunluğunda olması ve Türkiye'ye kontrol eden tektonik bloklardan bir tanesi olması."

'AFETLERE KARŞI SİSTEMLİ DAVRANMAYA BAŞLIYORUZ'

2011'deki Van depremlerinden birçok ders çıkarıldığını söyleyen Doç. Dr. Selçuk, "Birincisi 2 saat sonra AFAD, UMKE ekipleri gibi birçok ekibin enkaz başında olduğu rekor sayıda canlı çıkartıldığını gördük. Sahra hastanelerinin acilen o bölgeye gittiğini gördük. En önemlisi ise binalara kimse sokulmadı. Uyarılar yapıldı. Kesinlikle AFAD ekipleri tarafından hasar tespiti yapılmadan hiçbir binaya vatandaşlar sokulmadı. Biliyorsunuz, Van'da 2011 yılında 23 Ekim'de deprem olduktan sonra herkes binalara girdi. 9 Kasım depreminden sonra Van il merkezindeki birçok bina yıkıldı. ve bu depremde can kaybı oldu. Çünkü en çok göz ardı edilen konu, büyük depremlerden sonra binalardaki yıpranma payı göz ardı ediliyor. Bina ayakta dursa bile o binanı salınım derecesi, yıpranma payı var. İkinci büyük bir deprem binayı vurduğu zaman binanız yıkılabilir. ve en güzel yapılan şeylerden birisi okullar, camiler ve spor salonları gibi yerler hemen AFAD ekipleri tarafından denetim yapıldı ve buralara kontroller yapılarak insanlar buraya sevk edildi. Yani Kızılay orada hemen yemek servisine başladı. Demek ki biz afetlere karşı sistemli davranmaya başlıyoruz" dedi.

'BİR DÜDÜK, DEPREM ANINDA HAYATINIZI KURTARABİLİR'

Deprem bölgesi olan Türkiye'de herkesin üzerine düşen görevler olduğunu belirten Doç. Dr. Selçuk, bu konuda çocuklara da afet eğitimi verilmesi gerektiğini söyledi. Afet zamanında deprem çantasının ne kadar önemli olduğunu anlatan Doç. Dr. Selçuk, "Afet zamanındaki deprem çantasının ne kadar önemli olduğunu bu son yaşanan depremde gördük. Düdük denen olayın ne kadar önemli olduğunu gördük. Telefonla kaç hayat kurtarıldı. Deprem anında yanınızda düdüğünüzün olması, afet anında sizin yerinizin tespiti konusunda en önemli noktalardan biri. Başka bir konuda, bu depremlere neden bu kadar dirayetli davrandığımız. Bunun sosyolojik boyutunun incelenmesi lazım. Deprem ülkesi olan bir yerde nedense biz, bir afette nasıl davranacağımızı öğrenemiyoruz" diye konuştu.

İRAN'DAKİ DEPREM VAN'I ETKİLER

Van Gölü Havzası'ndaki en önemli aktif faylardan birin Van Gölü'nün kuzeyinde bulunan Çaldıran fayı olduğunu anlatan Selçuk, bu fayın 1976 yılında kırıldığını ve yaklaşık olarak 7.3 büyüklüğünde bir deprem meydana getirdiğini, 50 kilometrelik yüzey kırığı meydana getirdiğini söyledi. Doç. Dr. Selçuk, "2011 ile 2015 yılında bölgede yaptıkları çalışmalarda, Çaldıran fayı üzerinde yıllık kayma miktarının 0.2 milim olduğu görülmektedir. Bu fay doğuya doğru takip edildiği zaman Kuzey Tebriz fayı ile birleşmekte. Batıya doğru takip edildiği zaman ise Tutak fayı ile birleşmektedir. Buralar ana tektonik sınırdır. Van'ı etkileyebilecek depremlerden bir tanesi Kuzey Tebriz fayında olan bir depremdir. Aynı zamanda Çaldıran diye bir deprem vardır ve 1800'lü yıllarda olmuştur. Bu fay hattı Başkale- Salmas fayının kuzeyindedir. Burada olan deprem, Van merkezde yıkım yaratmıştır. İran'da olan deprem Van'da yıkım yaratmıştır" dedi.

TÜRK VE İRANLI DEPREM UZMANLARI İNCELEYECEK

Türkiye'nin İran sınırı ile birleştiği sınırda olan fay hattında İranlı deprem araştırmacılarıyla birlikte bölgede araştırmalar yapacaklarını da anlatan Doç. Dr. Selçuk, "Biz İranlı araştırmacılarla ortak bir proje verdik. Bu proje şu an değerlendirme aşamasında ve çıkarsa özellikle bu kesimlere sınırdaki bulunan Çaldıran- Doğubayazıt fayının dönme yaparak Kuzey Tebriz fayına birleştiği yerde jeolojik incelemeler yapacağız. Bu birleşimin gerilim incelemesinin nasıl olduğu hakkında o zaman daha detaylı bilgiler vermiş olacağız" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

-Doç. Dr. Azad Sağlam Selçuk ile röportaj

-Doç. Dr. Selçuk'un harita üzerinde anlatması

HABER: Gülay KUYUCU / VAN,

==============================

35 yıldır kayıp iki çocuğunun hasretiyle yaşıyor

DÜZCE'nin Çilimli ilçesinde, Kadriye Akbal (61) 35 yıl önce dini nikahlı eşinin iki çocuğunu alıp gitmesinin ardından çocuklarının hasretiyle yaşıyor. Kadriye Akbal, eski eşi İsmail S.'nin savcılığa verdiği ifadesinde çocuklarından birini camiye, birini ise tren istasyonuna bıraktığını söylediğini belirterek, çocuklarının akıbetini öğrenmeye çalışıyor.

Çilimli Kırkharman Köyü'nde oturan Kadriye Akbal, 1981 yılında köye fındık toplamak için gelen yengesinin ağabeyi İsmail S. ile kaçarak dini nikahlı olarak evlendi. Sakarya'da yaşayan ve 5 yıl evli kalan Kadriye Akbal ve İsmail S.'nin 2'si erkek 1'i kız 3 çocuğu oldu. 1985 yılında İsmail S. eşi Kadriye Akbal'ı köyüne fındık toplamaya göndererek kendisi de komşusu ile kaçarak evlendi. Bu sırada Kadriye Akbal'ın babası 3 çocuğun İsmail S.'ye verilmesini istedi. Kadriye Akbal'dan habersiz babalarına götürülen çocuklardan 2,5 yaşında olan Canan ile 3 aylık oğlu Ufuk ortadan kayboldu. Kadriye Akbal, Sakarya'da yaşayan bir komşusunun uyarısı ile en büyük oğlu Yavuz'u alarak köyüne geri döndü. Bu süreçten sonra Kadriye Akbal, kayıp iki çocuğunun bulunması için adeta gecesini gündüzüne kattı. Eşini defalarca şikayet eden Kadriye Akbal, bir sonuç elde edemeyince geçen yıl İsmail S. hakkında cinayet suçlaması ile şikayette bulundu.

Şikayet üzerine cumhuriyet savcısı tarafından ifadesi alınan İsmail S., 1984 yılının Mart ayında Canan isimli kızını Eminönü Yeni Camii'nin içine bıraktığını, oğlu Ufuk'u ise Kumkapı'daki tren istasyonuna bıraktığını söyledi.

Evlat hasreti ile yanan ve gözyaşı döken Kadriye Akbal, "1981 yılında evlendim. Yengemin ağabeyiydi, Sakaryalıydı. 5 sene evli kaldık, 3 çocuğumuz oldu. Fındık sezonunda ben köyüme geldim. Arkamdan kocam komşumuzla evlenmiş. Babam, 'Evlenen kişi çocuklarına baksın' dedi, babam çocuklarımı istemedi. Yengemle beraber çocukları babalarına gönderdiler. Babaları da eşi ile birlikte çocuklarımı bir şekilde kaybettiler. Komşum bana mektup yazdı. Çocuklarının ikisi birer akşam arayla kayıp oldu, büyük çocuğuna sıra geldi dedi. Gittiğimde küçükleri kayıp olmuştu. O günden bugüne hep araştırdım. Sesimi duyurmaya çalıştım, babalarını dava ettim ama bir sonuç alamadım" dedi.

Çocuklarının akıbetini öğrenmek istediğini ifade eden Kadriye Akbal, "Kayıp oldukları zaman kızım 2,5 yaşında oğlum ise 3 aylıktı. Kızımın adını Canan koyduk. Kalçasının üzerinde 5 tane parmak izi gibi beni var. Şikayetçi oldum. 'Ben Kadriye ile evli değilim' dedi. 1 sene önce de cinayet suçlaması ile dava açtım. Çocuklarımın bana 1 mezarı lazım. Eski eşimin bildiği bir şey varsa konuşması için yalvarıyorum. Bir şey yaptılarsa açığa çıksın kendisi açıklasın. Son ifadesinde de tren istasyonuna ve camiye bıraktığını söylüyor. Bir araştırılmasını istiyorum" diye konuştu.

Kadriye Akbal, çocuklarından kendisine sadece 1 resim ve 2 parça eşya kaldığını belirterek, şöyle konuştu:

"Çocuklar kime sığınsın? Kim elinden tuttu? Kim sahip çıktı? Ben onlar yokken bir sıcak çorba içemedim. Bir sıcak yatamadım. Onlar öyle sokağa atılır da bir anne ne kadar karnını doyurabilir? Benim ömrüm hasretle bitti. Çocuklarımdan geriye sadece 1 resim kaldı. Üzerlerinden çıkardığım giysileri var. Bir yırtık çorap var. Onu da bir öğretmen hediye vermişti çocuklara. 38 senedir her bayramım o kıyafetlerle geçer. İki kıyafet ile bir giyim çorabı saklıyorum. Bayramlarımız öyle geçiyor. Bizim hiç dolu dolu bayramımız olmadı. Artık yeter. Canlıysa canlı, öldülerse ölüsü bulmak istiyorum."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

Çocuklarını arayan anne ile röp

Çocuklarını arayan annenin gözyaşları görüntüsü

Çocuklarını arayan annenin şikayetçi olduğuna dair evrakları gösterirken görüntüsü ve detaylar

HABER-KAMERA: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE,

===============================

6.8'lik depremde Kemal Sunal'ın doğduğu ev de yıkıldı

Elazığ Sivrice merkezli 6.8'lik depremin güçlü hissedildiği, çok sayıda binanın yıkıldığı, can kayıplarının olduğu ve artçı sarsıntıların devam ettiği Malatya'da, Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden Kemal Sunal'ın dünyaya geldiği evin de yıkıldığı ortaya çıktı.

24 Ocak Cuma günü saat 20.55'te meydana gelen Elazığ Sivrice ilçesi merkezli 6.8 büyüklüğündeki deprem, Malatya'da da şiddetli hissedildi. Doğanyol ve Pütürge ilçelerindeki bazı binalar yıkılırken, 4 kişi yaşamını yitirdi, 481 kişi ise yaralandı.

Yeşilçam'ın unutulmaz isimlerinden usta oyuncu Kemal Sunal'ın 11 Kasım 1944'te dünyaya geldiği Doğanyol ilçesine bağlı Gökçe Mahallesi'ndeki ev de bu depremde yıkıldı. 27 Aralık 2019'da yine Elazığ'ın Sivrice ilçesinde meydana gelen 4.9 büyüklüğündeki depremde hasar gören evin büyük depreme dayanamadığı bildirildi.

'EVDEN KALAN TEK DUVARLAR'

Kemal Sunal'ın amcasının torunu Hacı Bayram Sunal, "Evden geriye sadece duvarlar kaldı. Kemal Sunal, burada çocukluğunda yaşamış. Babası Mustafa amca vefat etmeden önce geliyordu ziyaretimize, köyünü unutmamış bir insandı. Biz Ali Sunal'dan bir şey beklemiyoruz, maddi bir şey beklemiyoruz. Ali Sunal belki bilmiyordur bilmiyorum ama sonuçta buralı. Buraya gelip, en azından manevi destek verebilirdi. Vermedi. Ne aradı ne bir şey yaptı. Ama çok isterdik gelmesini, hayal kırıklığı oldu. Sonuçta babasının, dedesinin doğduğu köy" dedi.

'KEMAL SUNAL'IN BİR EVİ VARDI O DA ELİMİZDEN GİTTİ'

Kemal Sunal'ın akrabası Ensar Sunal da "Bu depremde ev yok oldu. Köyümüzün de aynı şekilde. Devletimizden Allah razı olsun, ellerinden gelen bütün seferberliği yaptı, ne gerekiyorsa yaptı. Kemal Sunal'ın bir bu evi vardı, o da elimizden gitti, bir şeyi kalmadı. Evinin yıkılması çok üzücü. Milletimiz geliyor, görüyordu. 'Kemal Sunal'ın evi' diye fotoğraf çekiyorlardı. Kemal Sunal'ın babası her sene gelir, burayı ziyaret ederdi. Ölmeden 1 sene önce de gelmişti. Hatta 1- 2 ay da kalmıştı. Ali Sunal ilgisiz kaldı. Biz Sunal soyismini taşımaktan gurur duyuyoruz. Yaklaşık 15- 20 tane aracım var ve hepsinin üstünde Kemal Sunal'ın fotoğrafı vardır. Soy ismiyle de fotoğraflarını taşımakla da gurur duyuyoruz" diye konuştu.

'2- 3 AY KALIRDI BİZLERİN YANINDA KALIRDI'

Eyüp Sunal ise "Gökçe'de Kemal Sunal'dan kalan tek evdi. Biz evi onarmak, kendisinin bir anısı olarak yaşatmak istedik. Ama olmadı.  Babası Mustafa amca her sene gelirdi, bizlerin yanında kalırdı. Mustafa amca öldükten sonra ilişkimiz kesildi" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------------

Kemal Sunal'ın doğduğu ev

Evden detaylar

Kemal Sunal'ın fotoğrafının olduğu araç

Hacı Bayram Sunal röp.

Ensar Sunal röp.

Eyüp Sunal röp.

Mahalleden detay

Genel ve detay görüntüler

(Haber-Kamera: Taha AYHAN-MALATYA

=============================

Elazığlı öğrenciler, ağır hasarlı okullarının yıkımını üzüntüyle izledi -ÖZEL

ELAZIĞ Sivrice merkezli 6.8'lik depremde ağır hasar gören okulların yıkımına başlandı. Elazığ Ortaokulu'nun öğrencileri de ağır hasarlı binalarının yıkımını izledi. 8'inci sınıf öğrencisi Serhat Efe Orhan, "İçimiz parçalanıyor, çok üzüldük" dedi.

Sivrice ilçesi merkezli 24 Ocak Cuma günü saat 20.55'te meydana gelen, 6.8 büyüklüğündeki deprem sonrası Elazığ'da, 200 okuldan ağır hasar gören 10'unun yıkımına karar verildi. Üniversite Mahallesi Yahya Kemal Caddesi'nde bulunan, 24 derslikli Elazığ Ortaokulu'nun da taşıyıcı kolonlarında, depremde ağır hasar meydana geldi. 68 öğretmenin görev yaptığı, 1081 öğrencinin eğitim gördüğü, 3 katlı okul, iş makineleriyle içindeki eşyalarla birlikte kontrollü olarak yıkıldı. Yıkımı duyan öğrenciler de okul binasının önüne geldi. Yıkımı izleyen ve duygulanan öğrenciler, aynı yere inşa edilecek okul açılana kadar Esen Tepe Mahallesi'ndeki Cemal Gürsel Ortaokulu'nda eğitim görecek.

Elazığ Ortaokulu'nun 8'inci sınıf öğrencisi Serhat Efe Orhan, "Burada okuyorum. 8'inci sınıfa gidiyorum. LGS'ye hazırlanıyorum. Kitaplarımız da evde kaldığı için ders çalışamıyoruz. İçimiz parçalanıyor, çok üzüldük. Okulumuz yeniden yapılana kadar eğitime yukarıda, Cemal Gürsel Ortaokulu'nda devam edeceğiz" dedi.

7'nci sınıf öğrencisi Muhammet Sefa Yıldırım ise "Okulumuz yıkıldı, çok üzüldük" diye konuştu.

7'nci sınıf öğrencilerinden Nisa Ceylin Bal da "Bu okulda bir sürü anımız vardı ama hepsi gitti. Yeni okul yapılacakmış. Okulumuzun hemen yapılmasını istiyorum" dedi.

Öte yandan depremde, okulun en üst katındaki duvarda olduğu gibi kalan Atatürk portresi, görevliler tarafından alınarak, güvenli yere konuldu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

-Öğrencilerin okul yıkımını izlemesi

-Öğrencilerin konuşması

-Genel ve detay

Haber-Kamera: Mücahit YOLCU, Emrah KIZIL/ELAZIĞ,

======================

Diyarbakır'da, Roma dönemine ait savaşçı figürlü heykel ele geçirildi

DİYARBAKIR'da jandarmanın düzenlediği operasyonda Roma dönemine ait olduğu belirlenen bir elinde kılıç, diğer elinde meşale bulunan savaşçı figürlü bronz heykel ele geçirildi, 10 kişi gözaltına alındı.

İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Silvan ilçesi Erikyazı Mahalle muhtarı C.E.'nin, elindeki Roma dönemine ait heykeli satmak için alıcı aradığı ihbarı üzerine harekete geçti. Belirlenen adrese operasyon düzenleyen ekipler, tarihi eserin satışı sırasında muhtar C.E. ile O.E., A.E., S.T., Y.T., H.T., H.D., H.G., R.B. ve K.T.'yi suçüstü yakaladı.

Muhtar C.E.'nin üzerinde yapılan aramada siyah renk örtüye sarılı vaziyette, 51 santimetre uzunluğunda, Roma dönemine ait olduğu değerlendirilen, bir elinde kılıç, diğer elinde meşale bulunan savaşçı figürlü bronz heykel ele geçirildi.

Heykel, Diyarbakır Müze Müdürlüğü'ne teslim edilirken, şüphelilerin, jandarmadaki sorgusunun sürdüğü bildirildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Ele geçirilen heykel

Gözaltına alınan şüpheliler

Genel ve detay görüntüler

Haber : Mehmet Mucahit CEYLAN-Kamera: DİYARBAKIR,

==================================

Patenli magandalar

Antalya'da caddeye çıkan patenli gençler trafiği alt üst etti. Gençlerden biri kendisini görüntüleyen işadamının aracının camını yumrukladı.

Olay, dün öğleden sonra Muratpaşa ilçesi Soğuksu Mahallesi Defterdarlık Bulvarı üzerinde meydana geldi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Antalya Defterdarlığı'nı birbirinden ayıran, kentin en işlek caddelerinden biri olan yolda meydana gelen olayda bir grup genç araçların arasında patenle kaymaya başladı. Zaman zaman sürücüleri taciz eden patenli gençler, otomobil ve otobüslerin arkasına tutunarak ilerlemek istedi.

Bu sırada, eski futbol antrenörü ve aynı zamanda işadamı olan Ali Korkmaz, aracından cep telefonu kamerası ile gençlerin yaptıklarını görüntülemeye başladı. Görüntülendiklerini fark eden gençlerden biri üzerindeki kapüşonu başına geçirerek, önce sürücüye baktı, ardından cama sert bir yumruk vurdu. Genç daha sonra araçların arasına girerek gözden kayboldu.

Ali Korkmaz, yaşadıklarına anlam veremediğini belirterek, "Öncesinde, gençlerden biri otobüsün arkasına tutunayım derken yere düşüp yuvarlandı. Diğer sürücülerin dikkati sayesinde ezilmekten kurtuldu. Ben de yaşananları görüntülemek isterken başıma bu geldi. Polis merkezine giderek şikayetçi olacağım" dedi.

'HALA ANLAM VEREMEDİM'

Antalya'da cadde üzerinde görüntülediği patenli gençlerden biri tarafından aracı yumruklanan iş insanı Ali Korkmaz, o anları anlattı. Ali Korkmaz, "Akşam saatlerinde Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünden geçerken, otobüsün arkasına tutunan gençleri gördüm. Biri yuvarlandı, düştü. Bu arada kameramla çekmeye başladım. Biri fark etti. Kapüşonunu kapattı. Bir şeyler söyledikten sonra aracın camına yumruk attı. İnanın hala anlam veremedim. Trafiği birbirine kattılar. Eziliyorlardı. Şikayetçi olacağım" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Olay anı cep telefonu görüntüsü

-Ali Korkmaz konuşurken

-Korkmaz'dan detay görüntüler

HABER: Süleyman EKİN- KAMERA: ANTALYA,

===============================

Bisikletli gencin tehlikeli yolculuğu

ADANA'da bisikletli genç, hafriyat kamyonunun arkasına tutunarak yolda ilerledi. Gencin tehlikeli yolculuğu, başka bir sürücü tarafından görüntülendi.

Olay, merkez Seyhan ilçesi Kıyıboyu Caddesi üzerinde yaşandı. Bisikletli genç, önünde giden hafriyat kamyonunun arkasına tutunarak uzun süre trafikte seyretti. Trafikteki araçlara aldırış etmeden yoluna devam eden bisikletli genç, kazaya davetiye çıkarırken, görenleri hayrete düşürdü. Seyir halindeki başka aracın sürücüsü tarafından görüntülenen bisikletli genç, bir süre sonra gözden kayboldu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Kamyonunun arkasına tutunarak yolda ilerleyen bisikletli

Görüntüyü çeken sürücünün konuşması

Haber : Rüşan Anıl ATAR-Kamera: ADANA,

Haber Kodu : 200130106

===============================

Bursalı iş insanı, bürosunu binin üzerinde antika eşyalarla donattı

BURSA'nın İnegöl ilçesinde, iş insanı Abdullah Ezim (62), fabrikadaki bürosunu, 25 yıldır topladığı binin üzerinde antika eşyalarla donattı. Bu eşyalarla teknolojik gelişmeyi kuşaklara anlatmak istediğini belirten Ezim, "Bunları korumamız lazım. İleride bir yer temin edebilirsek, sergilemek istiyorum. Müze kurmak istiyorum" dedi.

İnegöl'de iş insanı Abdullah Ezim, antikalara olan merakını iş yerine taşıdı. 45 araçlık klasik araç koleksiyonu da bulunan Ezim, 25 yıllık süre boyunca birçok yerden topladığı antika eşyalar ile fabrikasındaki bürosunu donattı. Yurt içi ve yurt dışı ziyaretlerinden antika eşyaları toplayan Ezim, ticari amacının bulunmadığını, kişisel olarak kendi için antika eşyaların birer tutku olduğunu söyledi.

İş insanı Ezim, "Ben eski mekanik eşya toplayan bir vatandaşım. Hurdacılardan alıyorum, bitpazarlarını dolaşıyorum. Yurt dışına gittiğimde de bakıyorum. Ucuz bir şey bulduğumda alıyorum. Rozetler, teraziler, şişeler, radyolar, daktilolar, çeyiz sandıkları, müzik aletleri gibi. Eski değerlerimize ufak restorasyonlarla onları genç nesillere aktarmak istiyoruz. Teknolojik gelişmeyi kuşaklara anlatmaya çalışıyoruz. Bence insanlar evlerindeki değerli eşyaların değerlerini bilsinler atmasınlar. Hepsinin mutlaka anısı, hatırası vardır. Bugün beğenmedikleri eşyaları geçmişte bir yıl para artırarak aldılar. Bunları korumamız lazım. Ben kendi gücümün yettiğince eski eşyaları alıyorum. Bunların birçoğu bana hediye edildi" dedi.

'MÜZE KURMAK İSTİYORUM'

Aldığı antika eşyaları ve hediyeleri koyacak bir yer bulamadığını belirten Ezim, "Ben de büromda saklıyorum. İleri de bir yer temin edebilirsek, hepsini bir yerde profesyonel şekilde ücretsiz olarak genç nesillere aktarmak adına sergilemek istiyoruz. Müze kurmak istiyorum. Bu eski eserler yaşatılsın. Binin üzerinde eser vardır. 25 yıldır bu eserleri topluyorum. Bunları toplamak için kendime ev alamadım. Paramı bu tür şeylere harcıyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Antika eşyalardan detaylar

-Açıklama

-Bürodan detaylar

Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL,(Bursa),

Haber Kodu : 200130084

===============================

Yaralı doğana polisler sahip çıktı

ORDU'da silahla vurulduğu belirlenen doğana, polisler sahip çıktı. Tedavisi polis merkezinde yapılan doğan, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğüne teslim edildi.

Altınordu ilçesinde polis ekipleri, polis merkezinin önünde yaralı bir doğan buldu. Polisler, soğuktan titrediği ve bitkin düştüğü görülen, uçamayan doğanı yakalayıp, merkeze götürdü. Silahla vurulduğu belirlenen doğanın ayağındaki yaraya, pansuman yapıldı. Kısa sürede polislerin ilgi odağı olan doğan, tedavisinin ardından Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Yaralı doğan görüntüleri

HABER: Ahmet BAYRAK KAMERA: ORDU,

Haber Kodu : 200130076

===============================

Engelli 3 arkadaş müzikle hayata tutunuyor

MERSİN'de yürüme engelli 3 arkadaş, sokakta müzik yaparak hayata tutunuyor. Engellerinden dolayı evde oturanlara "Dışarı çıkın, hayata karışın" diye seslenen sokak müzisyenleri, davranışları ile vatandaşların takdirini kazanıyor.

Yürüme engelli Zübeyde Taş (49), Mustafa Erşahin (50) ve Hüseyin Erdem (45), engellerinden dolayı hayata küsüp dışarı dahi çıkmayanların aksine, sokakta müzik yapıyor. Kentin en işlek caddelerinde saz çalıp, türkü söyleyen 3 arkadaş, hayata karışmanın mutluluğunu yaşıyor. Müzisyenlerin azmini gören vatandaşlar ise hem takdir ediyor, hem de yardımda bulunarak destek oluyor.

'POZİTİFİZ, HAYATA BAĞLIYIZ'

19 yıldır engelli olan 1 kız çocuğu annesi Zübeyde Taş, türkü söyleyerek, saz çalarak hayata tutunduklarını söyledi. Bir senedir çalıp, söylediklerin dile getiren Taş, "Hem zaman geçiriyoruz, hem para kazanıyoruz. Hayat şartları çok pahalı, üçümüzün de ailesi, çocuğu var. Aldığımız maaş yetmiyor. Çalışıp para kazandığımız için çok mutluyuz. Üçümüz de sonradan engelli olduk. Pozitifiz, hayata bağlıyız. Evde oturup dışarı çıkmayan diğer arkadaşlara da örnek olmak istiyoruz. Dışarı çıksınlar, sosyal aktivitelere katılsınlar. Büyükşehir Belediyesi Engelli Korosu'ndayız, sahne alıyoruz. Biz aynı zamanda bocce oynuyoruz. Hayat devam ediyor. Şarkı söylemeye çekinerek başladık ama insanlarımız çok duyarlı. Bizi çok takdir ediyorlar" dedi.

'ENGELLİ OLDUK DİYE YATMAK YOK'

9 yıldır engelli olan 3 çocuk babası Mustafa Erşahin de evde oturan engelli vatandaşlara seslenerek, "Bütün engellilere ve ailelerine sesleniyorum, engelli olup da içeride yatmanın bir anlamı yok. Dışarıya çıkıp, hayata karışsınlar. Aktivitelere katılsınlar. Kurslara, derneklere gitsinler. Ellerinden geleni yapsınlar. Biz de bu şekilde müzik yapıyoruz. Engelli olduk diye yatmak yok, yaşamaya devam" diye konuştu.

'MÜZİK İNSANI HAYATA BAĞLIYOR'

Arkadaşlarının ısrarı ile sokak müziğine başladığını belirten 19 yıldır engelli 1 çocuk babası Hüseyin Erdem ise şunları söyledi:

"Müzik insanı hayata bağlıyor. 4-5 aydır arkadaşlarımla birlikteyim. Daha önce evde söylüyordum, halkın içinde şarkı söylemeye utanıyordum. Şimdi sokakta şarkı söylüyoruz, hayata karışıyoruz. Hep evde oturmak olmak biraz da sosyalleşmemiz gerekiyor."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Engelli 3 arkadaş müzik yaparken

Vatandaşlar çantanın üzerine para atarken

Zübeyde Taş ile röp

Mustafa Erşahin ile röp

Hüseyin Erdem ile röp

Haber-Kamera: Soner AYDIN / MERSİN,

Haber Kodu : 200130059

====================================

Emekli torna ustası 5 yılda 21 kurstan sertifika aldı

KAYSERİ'de emekli torna ustası Hasan Karaca (81) son 5 yılda Kayseri Büyükşehir Belediyesi Mesleki Edindirme Kursu (KAYMEK) bünyesinde 21 farklı kursa katılarak sertifikalarını aldı.

3 çocuk 6 torun sahibi torna ustası Hasan Karaca, 7 yıl önce emekli olduktan sonra boş günlerini değerlendirmek için KAYMEK bünyesinde Ebru kursuna gitmeye başladı. Karaca, bu kursun ardından ahşap boyama, ev yemekleri, pastacılık, Osmanlıca gibi 20 kursa daha giterek sertifikalarını aldı. Karaca, şimdi 22'nci sertifikasını almak için KAYMEK Göznuru Tesisleri'nde Hüsnü Hat kursuna devam ediyor.

Hasan Karaca "Emekli olduktan sonra boş zamanımı değerlendirmek için evimin yanındaki KAYMEK'te Ebru kursuna gittim. Bulunduğum ortam ve öğrendiklerim beni çok mutlu etti. Bu kursun sertifikasını aldıktan sonra kurslara devam etme kararı aldım ve sırasıyla ahşap boyama, pastacılık ve ev yemekleri gibi birçok kursa gittim. Şimdi de Hüsnü Hat kursuna gidiyorum. Yazı çeşitlerinin hepsini yazabiliyorum" dedi.

Tüketen değil üreten bir kişi olmak istediği için kurslara katıldığını söyleyen Karaca "Haftanın 3 günü kursa geliyorum. Hiç devamsızlığım olmadı. Kursun olmasını iple çekiyorum. Çünkü severek geliyorum. Hüsnü Hat manevi yönden çok geliştiriyor. Bütün emeklilere öneriyorum. Bazı kaydolup gelmeyenlere üzülüyorum. İnsan azmederse başarır. Ben yemek kursuna gittiğimde hamur yoğurdum, bulaşık yıkadım. Yaptığım yemekleri birçok kişiye ikram ettim. Bir işe yaramıyormuş gibi bir kenara çekilmek istemiyorum. Ne olursa olsun tüketen değil üreten olmak istiyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

81 yaşındaki kursiyer İsmail Karaca'nın kursa gelmesi

İsmail Karaca kurs çalışmaları

İsmail Karaca'nın el yazması kuran çalışması

İsmail Karaca ile röportaj

Diğer görüntüler

Haber-Kamera: Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ,

Haber Kodu : 200130050

====================================

Erciş'te ekmek fırınında 'askıda gazete' uygulaması

VAN'ın Erciş ilçesinde, fırıncı Yılmaz Şit, iş yerinde 'askıda gazete' uygulaması başlattı. Şit, insanları gazete okumayı teşvik etmek için bu uygulamayı başlattığını belirterek, "Askıda ekmek ve kitap uygulamasından sonra, şimdi de 'askıda gazete' uygulaması yapıyoruz. Amacımız, insanlara gazete okuma alışkanlığını aşılamak ve bunu zirveye taşımaktır" dedi.

Erciş'te, 30 yıldır ekmek fırını işleten 7 çocuk babası Yılmaz Şit, geçen yıl, maddi durumu yeterli olmayan aileler için 'askıda ekmek' uygulaması başlattı. Gelen müşterilerin askıda bıraktıkları ekmeklerden ihtiyaç sahipleri faydalanırken, Şit, fırınında askıda kitap uygulamasını hayata geçirdi. Büyük ilgi gören uygulamanın ardından Yılmaz Şit, insanların günlük gelişmeleri takip etmeleri için bu kez de 'askıda gazete' uygulamasına başladı. Uygulamaya halk da yoğun ilgi gösteriyor.

Fırıncı Yılmaz Şit, geçen yıl fırınında başlattığı 'askıda kitap' uygulamasına müşterilerin büyük ilgi gösterdiğini belirterek, "Bu yıl da 'askıda gazete' uygulaması başlattık. Ekmek almaya gelen vatandaşları gazete okumaya teşvik etmek için böyle bir uygulama başlattım. Bu uygulamaya ilgi oldukça büyük. 30 yıldır fırıncılık yapıyorum. Askıda ekmek ve kitap uygulamasından sonra, şimdi de 'askıda gazete' uygulaması yapıyoruz. Ekmek almaya gelen müşterilerimiz, burada gazete alıp okuyabiliyor. Amacımız, insanlara gazete okuma alışkanlığını aşılamak ve bunu zirveye taşımaktır. Eskiden evlerde televizyon yoktu ve her eve gazete girerdi. Burada yaptığımız uygulamayla yine gazete kültürünü çoğaltıp, bizden sonraki nesillere kültürlü bireyler yetiştirmektir. Haftanın bazı günlerinde okuma günleri adı altında ekmek alan müşterilerimize, gazete ikram ediyoruz. Bu uygulamaya önce şaşıran müşterilerimiz, daha sonra bu uygulamanın güzel bir çalışma olduğunu söylüyorlar. Askıda bulundurduğumuz günlük çeşitli gazetelerden müşterilerimizin ekmek çantasına bırakıyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------------

-Askıdaki gazeteler

-Fırına gelen müşteriler

-Fırından detaylar

-Ekmek yapılması

-Yılmaz Şit ile röportaj

-Detaylar

Barbaros KUL/ERCİŞ (Van),

Haber Kodu : 200130029

====================================

75'inde keman, 77'sinde ud çalmayı öğrendi

ANTALYA'da, emekli öğretmen Yüksel Caber (77), hayatında yeni bir sayfa açmak için 2 yıl önce gittiği kursta önce keman çalmayı öğrendi, şimdi de ud eğitimi alıyor.

Yaklaşık 29 yıl sınıf öğretmenliği yaptıktan sonra emekli olan Yüksel Caber, kendi gibi emekli subay kocası Nuran Caber (83) ile 24 yıl önce Antalya'ya yerleşti. Emeklilik sonrası birçok kursu tamamlayan Caber, hayatında eksik bir nokta olduğunu düşündü. Eşi ile Konyaaltı ilçesinde gezerken özel sanat merkezinin önünden geçen Caber, hayata yeni bir sayfa açmak için kurs merkezinin kapısını çaldı. 2 yıldır devam ettiği müzik kursunda önce keman çalmayı öğrenen Caber, şimdide ud eğitimi alıyor.

BABASININ ARZUSUNU YERİNE GETİRDİ

Yüksel Caber, resim, nakış, yağlı boya kurslarına gittiğini belirterek, hayatındaki boşluğu bir türlü tamamlayamadığını aktardı. Bu boşluğu müzik kursuyla doldurduğunu vurgulayan Caber, "Benim eskiden gelen, müziğe ilgim vardı. Eşimle merkeze geldiğimizde bize çok ilgi gösterdiler. Cesaret geldi. Boş zamanlarımızı müzikle değerlendirmek istedik. Ruhsal, zihinsel yönden faydası olacağını düşünerek kursa kayıt yaptırdık. Keman ile iki yıl çalıştık, hocam parmaklarımın uda da uygun olduğunu söyledi. Şimdi de ud ile müzik yapıyorum. Rahmetli babam kemanı çok severdi, onu çalmamı isterdi. Kemanı öğrenerek onun arzusunu da yerine getirdim" dedi.

KENDİ ÇALIYOR EŞİ SÖYLÜYOR

Müzikle ilgilendiği için çok mutlu olduğunu anlatan Caber, evde de çalışmalarına ara vermiyor. Bazı akşamlar kendinin çalıp eşinin söylediğini anlatan Caber, "Müziğin o kadar faydasını görüyorum ki. Her yaşta herkesin yapabileceğini gördüm, evde boş oturmaktansa herkesin kurslara gidip eğitim almasını tavsiye ediyorum. Mutlu olmayı ve yaşamayı sevdiğim için müziğe başladım. Müzik hocam bana sabır gösterdi. Yeter ki insan istesin yaşın hiç önemi yok" diye konuştu.

KURS HOCASI: İLK GELDİĞİNDE TEREDDÜT ETTİM

Müzik eğitmeni Alper Tunga Burhan, 10 senedir öğretmenlik yaptığını söyledi. Bu süreçte 60 yaşlarda kursiyerleri olduğunu kaydeden Burhan, "Ama ilk kez 75 yaşını aşan bir öğrencim oldu. Yüksel Hanım ilk geldiğinde, bu yaşın müzik eğitimi için uygun olup olmadığına yönelik tereddütlerim oldu. Ancak Yüksel Hanım çok azimli çıktı. Müziği çok seviyor. İstikrarını hiç kaybetmedi ve başarılı oldu. Enstrüman öğrenmek için istikrar ve sevgi gerekiyor. Müzikte ne yaşın önemi var, ne yaygın kanı olan yeteneğe ihtiyaç var. Yeter ki kişi yapmak istesin" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Yüksel Caber enstrüman çalarken detaylar

Yüksel Caber şarkı söylerken görüntüler

RÖP 1: Yüksel Caber

RÖP 2: Alper Tunga Burhan (Müzik eğitmeni)

Detaylar

HABER: Hasan DEMİRBAŞ- KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA,

Haber Kodu : 200130028

====================================

İki üniversite mezunu kadın, pazar tezgahından vazgeçmedi

BURDUR'da oturan, evli ve 2 çocuk annesi Gülizar Zeren (40), iki üniversite bitirmesine rağmen pazarcılıktan vazgeçmedi. Gençlik yıllarında ailesinin yetiştirdiği ürünleri pazarda satan Zeren, evlenmesinin ardından çocuklarının da büyümesiyle bu mesleğe devam etti. 6 yıldır kendi yetiştirdiği sebze ve bakliyatları satan Zeren, insanlara hizmet etmekten mutlu olduğunu belirterek, "Buradaki esnafla olan dostluğumu seviyorum. Müşterilerimle olan dostluklarımı seviyorum" dedi.

Isparta'nın Keçiborlu ilçesine bağlı Senir beldesinde ilk ve ortaokulu tamamlayan Gülizar Zeren, lise eğitimi için Burdur'da oturan teyzesinin yanına geldi. Burdur Ticaret Lisesi'nden 1997 yılında mezun olan Zeren, o dönem Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi'ne bağlı olan Burdur Meslek Yüksekokulu Bilgisayarlı Muhasebe Bölümü'nü kazandı. Sabah muhasebe bürosunda çalışan, akşam da okula giden Gülizar Zeren, 2 yıllık eğitimini tamamladıktan sonra dikey geçiş sınavıyla Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü'nü kazandı. Buradaki eğitimini tamamlayıp, 4 yıllık fakülte mezunu olan Gülizar Zeren, yine Anadolu Üniversitesi'nden 2 yıllık Sosyal Hizmetler Bölümü'nü bitirdi.

'TEZGAH AÇARAK MÜŞTERİLERİYLE BULUŞTURUYOR'

Daha sonra 2004 yılında evlenen Gülizar Zeren aynı yıl eşinin işi dolayısıyla Bolu'ya yerleşti. Lise ve üniversite eğitimleri döneminde ailesinin Keçiborlu'da yetiştirdiği ürünleri Burdur'daki pazarlarda satan Gülizar Zeren, evliliğinin ardından çalışmayı bıraktı. Bir kız ve bir erkek çocuğu sahibi olan Gülizar Zeren, 10 yıl oturduktan sonra eşinin tayini nedeniyle ailesiyle yeniden Burdur'a yerleşti. Burada kısa süre yeminli mali müşavir bürosunda çalışan Gülizar Zeren, bu işi bırakarak, sebze ve bakliyat üretimi yapmaya karar verdi. 2014 yılında Burdur merkez Bağlar Mahallesi'nde kiraladığı tarlada çeşitli sebze ve bakliyatlar yetiştiren Gülizar Zeren, şimdi ürünlerini Burdur'da her hafta pazartesi ve salı günleri kurulan pazarda tezgah açarak müşterileriyle buluşturuyor. Başka şehirlerden telefonla kendisine ulaşan müşterilerine de kargoyla ürün gönderen Gülizar Zeren, kendi yetiştirdiği ürünlerle ailesine katkı sağlıyor.

'MÜŞTERİLERİMLE OLAN DOSTLUKLARIMI SEVİYORUM'

Gülizar Zeren, insanlara hizmet etmekten mutlu olduğunu ve işini sevdiğini belirterek, "Bu ayazda belki herkes gelmek istemez ama ben buraya gelmeyi seviyorum. Buradaki esnafla olan dostluğumu seviyorum. Müşterilerimle olan dostluklarımı seviyorum. Pazara bir hafta gelmediğim zaman 'Acaba neden gelmedi, hasta mı?' diye beni merak etmeleri hoşuma gidiyor. İki çocuğum var. Oğlum Gölhisar Fen Lisesi'nde okuyor. Kızım Gazi Ortaokulu 8'inci sınıf öğrencisi. Eşim kamu kurumunda müdür yardımcısı. Eşim de bana yardımcı oluyor. Hem maddi hem manevi olarak yanımda. İşimi severek yapıyorum. İleride kendi ürettiğim doğal ürünleri satacağım bir dükkan açmak istiyorum" dedi.

Başka şehirlerde oturan Burdurlu müşterileri olduğunu söyleyen Gülizar Zeren, "Bana telefon açarlar, ceviz, badem isterler. 'Şu kadar olsun' derler. Ben kargoyla ya da bir akrabasıyla gönderirim. Sattığım ürünlerden memnun olmalarının verdiği mutluluk hiçbir şeye değişilmez" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Gülizar Zeren'in tezgahı

Gülizar Zeren ile röp.

Detay

HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,

Haber Kodu : 200130035

===========================================

Çevre kirliliğine dikkat çekmek için atıklardan dev balık heykeli yaptı

HATAY'ın Reyhanlı ilçesinde uzun zamandır mozaik ve hurda sanatı ile uğraşan Mervan Altınorak, çevre kirliliğine dikkat çekmek amacıyla bilgisayar ve plastik atıklarından dev balık heykeli yaptı.

Yıllardır mozaiklerle farklı resimler yapan Mervan Altınorak, son zamanlarda ise çeşitli hurda atıklarını geri dönüşüme kazandırmak için Samandağ ilçesinde denizden ve ilçedeki hurdacılardan topladığı atıklarla heykeller yaptı. Sanatını farklı bir boyuta taşıyan Altınorak, çevre kirliliğine dikkat çekmek amacıyla bilgisayar tamircilerinden topladığı parçalar ve plastik atıklarla denizin 4 bin metre altında yaşayan Fener balığının heykelini yaptı. Balık heykelinin bilgisayar ve telefon malzemeleri ile plastik atıklardan oluşan 12 bin parçadan oluştuğunu söyleyen Altınorak, "Okyanusun 4 bin metre derinliğinde, karanlık sularda yaşayan Fener balığı da maalesef çevre ve deniz kirliliğinden etkilenmiştir. Bende dünyadaki çevre kirliliğine dikkat çekmek için bu balığın heykelini yaptım. Aynı zamanda Mardin'de bir geri dönüşüm firması da böyle bir çalışma yapmamı istemişti. 1,5 ay çalıştım ve 1,5x2 metre ebadındaki balığı tamamladımö dedi.

EMİNE ERDOĞAN'IN SIFIR ATIK PROJESİNİ DESTEKLİYOR

Altınorak, geri dönüşüm malzemeleri ile heykeller yaparak çevre kirliliğine dikkat çekerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın sıfır atık projesine tam destek verdiğini belirtti.

Öte yandan Altınorak'ın lise öğrencisi kızı Dilara Altınorak da okuldan arta kalan zamanlarda babasına hem yardım ediyor ve hem de sanatını öğreniyor. Yaptığı sayısız heykellerin yanı sıra metal atıklarla insan portesi de yapmaya başlayan Altınorak, bugüne kadar at, geyik, tavus kuşu, plastik atıklarla balık, elektronik atıklarla kelaynak kuş, kinetik kelebek (hareketli), kartal heykeli ve çeşitli heykelcikler yaptı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Mervan Altınorak'ın balık heykelinden detaylar

-Altınorak çalışma yaparken

-Mervan Altınorak'ın konuşması

-Kızının çalışmalara yardım etmesi

-İnsan portresi üzerinde çalışma yaparken

-Çalışmalarından detaylar

Haber-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU / REYHANLI(Hatay),

Haber Kodu : 200130041

========================================

Engelli 3 arkadaş müzikle hayata tutunuyor

MERSİN'de yürüme engelli 3 arkadaş, sokakta müzik yaparak hayata tutunuyor. Engellerinden dolayı evde oturanlara "Dışarı çıkın, hayata karışın" diye seslenen sokak müzisyenleri, davranışları ile vatandaşların takdirini kazanıyor.

Yürüme engelli Zübeyde Taş (49), Mustafa Erşahin (50) ve Hüseyin Erdem (45), engellerinden dolayı hayata küsüp dışarı dahi çıkmayanların aksine, sokakta müzik yapıyor. Kentin en işlek caddelerinde saz çalıp, türkü söyleyen 3 arkadaş, hayata karışmanın mutluluğunu yaşıyor. Müzisyenlerin azmini gören vatandaşlar ise hem takdir ediyor, hem de yardımda bulunarak destek oluyor.

'POZİTİFİZ, HAYATA BAĞLIYIZ'

19 yıldır engelli olan 1 kız çocuğu annesi Zübeyde Taş, türkü söyleyerek, saz çalarak hayata tutunduklarını söyledi. Bir senedir çalıp, söylediklerin dile getiren Taş, "Hem zaman geçiriyoruz, hem para kazanıyoruz. Hayat şartları çok pahalı, üçümüzün de ailesi, çocuğu var. Aldığımız maaş yetmiyor. Çalışıp para kazandığımız için çok mutluyuz. Üçümüz de sonradan engelli olduk. Pozitifiz, hayata bağlıyız. Evde oturup dışarı çıkmayan diğer arkadaşlara da örnek olmak istiyoruz. Dışarı çıksınlar, sosyal aktivitelere katılsınlar. Büyükşehir Belediyesi Engelli Korosu'ndayız, sahne alıyoruz. Biz aynı zamanda bocce oynuyoruz. Hayat devam ediyor. Şarkı söylemeye çekinerek başladık ama insanlarımız çok duyarlı. Bizi çok takdir ediyorlar" dedi.

'ENGELLİ OLDUK DİYE YATMAK YOK'

9 yıldır engelli olan 3 çocuk babası Mustafa Erşahin de evde oturan engelli vatandaşlara seslenerek, "Bütün engellilere ve ailelerine sesleniyorum, engelli olup da içeride yatmanın bir anlamı yok. Dışarıya çıkıp, hayata karışsınlar. Aktivitelere katılsınlar. Kurslara, derneklere gitsinler. Ellerinden geleni yapsınlar. Biz de bu şekilde müzik yapıyoruz. Engelli olduk diye yatmak yok, yaşamaya devam" diye konuştu.

'MÜZİK İNSANI HAYATA BAĞLIYOR'

Arkadaşlarının ısrarı ile sokak müziğine başladığını belirten 19 yıldır engelli 1 çocuk babası Hüseyin Erdem ise şunları söyledi:

"Müzik insanı hayata bağlıyor. 4-5 aydır arkadaşlarımla birlikteyim. Daha önce evde söylüyordum, halkın içinde şarkı söylemeye utanıyordum. Şimdi sokakta şarkı söylüyoruz, hayata karışıyoruz. Hep evde oturmak olmak biraz da sosyalleşmemiz gerekiyor."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Engelli 3 arkadaş müzik yaparken

Vatandaşlar çantanın üzerine para atarken

Zübeyde Taş ile röp

Mustafa Erşahin ile röp

Hüseyin Erdem ile röp

Haber-Kamera: Soner AYDIN / MERSİN,

Haber Kodu : 200130059


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

Emekliye zam var mı? Emekliye zam yapılacak mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakan Şimşek üzerinden emeklilere mesaj verdi! ZİRAAT BANKASI EMEKLİ PROMOSON ÖDEMESİ NE KADAR 2024? Ziraat Bankası, emekli promosyon ödemesi kaç TL oldu? 2024 YEREL SEÇİM OY KULLANMA SAATLERİ! 31 Mart oy kullanma saati ne zaman başlıyor, ne zaman bitiyor? Emeklilere promosyon ödemesi ne zaman yapılacak? Başvuru nereden yapılır? E- Devlet başvuru ekranı! Promosyon ödeme başvurusu nereden yapılır? Promosyon ödeme başvurusu nasıl yapılır? Yarın okullar tatil mi? 29 Mart Cuma günü okullar tatil edildi mi, kaç gün tatil edildi? SEÇİM GÜNÜ YASAKLARI 2024: Seçim yasakları nelerdir, ne zaman başlıyor, bitiyor? OY KULLANMAMA CEZASI! Yerel seçimde oy kullanmama cezası var mı, ne kadar? Seçim tarihi değişir mi? Seçim ertelenirse ne zaman, hangi tarihte yapılır? İptal durumunda yeni seçim tarihini duyuruldu! NİSAN AYI MEMUR MAAŞLARI ERKEN ÖDENECEK Mİ? 2024 Nisan ayı memur maaşları bayramdan önce yatar mı? 2024 seçim görevi iptal etme! Seçim sandık görevi iptal edilir mi? Sandık görevine gitmeyenlere ne ceza verilir? YKS BAŞVURU TARİHİ | YKS son başvuru tarihi ne zaman? YKS'ye nereden başvurulur? ÖSYM Başvuru ekranı! IC ENTERRA YENILENEBILIR ENERJI HALKA ARZ NE ZAMAN? Ic Enterra Yenilenebilir Enerji halka arz talep toplama başladı mı, ne zaman başlıyor? 2024 KPSS başvuruları ne zaman? Başvuru nereden yapılır? ÖSYM BAŞVURU EKRANI! Seçmen kağıdı olmadan oy kullanılır mı? Seçmen kağıdı, oy kullanırken gerekli mi? Oy kullanırken gereken belgeler neler?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title