Haberler

İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Karadeniz'de palamut diye satılan balık tombik çıktıKARADENİZ'de balık tezgahlarını süsleyen ve 'palamut' etiketi ile satılan balığın Ege ve Marmara'da avlanan 'tombik' balığı olduğu ortaya çıktı.

Karadeniz'de palamut diye satılan balık tombik çıktı

KARADENİZ'de balık tezgahlarını süsleyen ve 'palamut' etiketi ile satılan balığın Ege ve Marmara'da avlanan 'tombik' balığı olduğu ortaya çıktı. Balıkçılar, tombik balığına aynı tür olduğu için palamut yazdıklarını, tüketicilere satarken bu durumu açıkladıklarını belirtti.

Denizlerde 1 Eylül'de başlayan av sezonu devam ederken, bu yıl palamut istenen miktarda avlanamadı. Karadenizliler palamuta hasret kalırken, Trabzon'da bazı balıkçı tezgahlarında palamut denilerek Ege ve Marmara'da avlanan 'tombik' balığı satılıyor. Tezgahlarda tombik balığının üzerine palamut yazan balıkçılar, bu yöntemi iki balık türünün de aynı cins olmasına bağlıyor. Balıkçılar, tüketicilere satarken bu durumu açıkladıklarını ifade etti.

Balıkçı Mehmet Can Örseloğlu, palamuta benzetilen ancak şuanda tezgahlarda olan balığın adının tombik olduğunu belirterek, "Bu tombik balığı, palamut değil. Palamut ailesinden olduğu için insanlar burada 'palamut' yazıyorlar. Nasıl İstanbul'a gittiğiniz zaman sardalyayı 'Karadeniz hamsisi' diye satıyorlar, burada da tombiği 'palamut' diye satıyorlar. Vatandaşın burada doğal olarak kafası karışıyor. Palamut mu? Tombik mi? Şu anda tezgahları süsleyen tombiktir, palamut değildir. Bunu etiketlere yazmalarındaki neden palamut aile grubu olduğu için. Bunun uskumrusu, orkinosu, palamutu, tombiği var. Bu grupta palamuta çok benzediği için ve aynı grupta olduğu için genellikle tezgahlarda bunu 'yerli palamut' diye yazıyorlar, öyle sunum yapıyorlar" dedi.

Balıkçı Ali Ölmez ise palamuta benzerliği olan tombik satarken vatandaşa izah ettiklerini ifade ederek, "Palamuta benzediği için tezgahımda 'palamut' yazdım. Gelen müşterilere de 'tombik' balığı olduğunu söylüyoruz. İnsanlar bir bakışta palamuta benzetiyor. Burada vatandaşı kandırmak söz konusu değildir" diye konuştu.

Balık alan Canan Acuner ise ilk bakışta tombik balığını palamuta benzettiğini kaydederek, "Palamuta benziyor ama palamutun büyüğü olabilir. Dikkatli inceledikten sonra gözlerinin palamuttan değişik olduğunu görüyorum. Palamuta çok benziyor. Çok dikkat etseydim belki palamut olmadığını anlardım. Ama çok benziyor" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Esnaf ve vatandaşlarla röportajlar

-Tombik balığından görüntüler

-Detaylar

HABER: Selçuk BAŞAR KAMERA: Tolga SAĞLAM/TRABZON,

=======================

Uskumrudan yapılan 'balık döner' ihracata hazırlanıyor

Et döner ve tavuk döner seçeneklerinin yanına yeni bir lezzet daha eklendi. Balıkseverler için 'balık döner' satışları başladı. İzmir'in Torbalı ilçesinde, av zamanında toplanan uskumrulardan yapılan 'balık döner' yurt dışına da ihraç edilmeye hazırlanıyor.'Balık döner' fabrikasının sahibi Eyüp Kuru, 'Bizler için oldukça riskli bir işti. Ama artık et ve tavuk dönerin yanına 'balık döner' de eklendi? dedi.

Uskumru ve somon balıklarıyla hazırlanan ve  lavaş ekmekte ya da dürüm olarak servis edilen balık dönere ilgi yoğun oldu. Cheddar peynir ve hazırlanan özel bir sosla balıkseverlerin beğenisine sunulan 'balık döner', lezzetiyle yiyenleri şaşırtıyor. İzmir'in Torbalı ilçesine bağlı Yazıbaşı Mahallesi'nde hizmet veren bir gıda şirketi, resmi av zamanında toplanan uskumrulardan 'balık döner' yapıyor.

Soğuk hava deposunda -18 derecede bekletilen balıklar, 8 saat +4 derecede bekletildikten sonra iç organlarından, başlarından ve kuyruklarından arındırılıyor. Kılçıklar ise, özel pensetler yardımıyla teker teker alınıyor.  Ardından, yıkama ve süzme işleminden geçirilen balıklar, marinasyona hazır hale geliyor. Özel baharatlarla marine edilen balıklar, döner şişine geçiriliyor. Dönerler hazır hale getirildikten sonra önce -40 derecede şoklanıyor, ardından da kutulanıyor. Kutulanan balık dönerler, -18 derecede muhafaza ediliyor.

İNSANLAR BALIK DÖNERİ SEVER Mİ DİYE ÇOK DÜŞÜNDÜK

'Balık döner' firmasının işletmecisi olan Eyüp Kuru, balık döner fikrinin başlarda çok riskli olduğunu söyledi.Profesyonel üretici olarak çok titiz çalıştıklarını dile getiren Kuru, "Firma ve fabrika olarak balık döner alanında dünyada ve Türkiye'de ilk ve tekiz. Profesyonel üretici olarak bu işi yapıyoruz. Bu anlamda çok titizlikle çalışıyoruz.Katkı maddesi olmadan, tamamen doğal bir ürün çıkarmaya çalışıyoruz. Zaten balık kendi özünde bunları kabul etmiyor. Biz de bunu geliştirdik, ürettik ve insanlara sunduk. Aslında bizim için çok riskli bir işti. Bununla ilgili birkaç yerde şube çalışması yaptık, geri çekildik. Sonra tekrar başladık. İnsanlar sever mi, yer mi yemez mi diye çok düşündük. Çünkü insanlar et ve tavuğa alışkın. ve bunun yanında balık yeme oranı Türkiye'de çok zayıf. Acaba kabullenirler mi diye çok tereddütte kaldık. Bir yandan bunları düşünürken bir yandan şubemizi açtık. ve insanlardan çok olumlu dönüşler almaya başladık. Bu kadar talep asla beklemiyorduk. İnsanların balığı ve balık döneri bu kadar çabuk kabulleneceğini beklemiyorduk. Gördük ki önyargılar yıkılabiliyor. Çok riskliydi bizim için. Ama artık et ve tavuk dönerin yanına 'balık döner' de eklendi diyebiliriz diye konuştu.

365 GÜN BALIK, 365 GÜN SAĞLIK DİYORUZ

İnsanların balık döneri çok sevdiğini ve satışların iyi olduğuna dikkat çeken Kuru, 'Satışlar şu an beklediğimizden çok çok iyi durumda. Talepler doğrultusunda farklı ilçelerde şube açmayı da düşünüyoruz. Şu anda uskumruyu insanların beğenisine sunduk. Geri dönüşler çok olumlu oldu. Somonu da denedik. ve yine güzel tepkiler aldık. İnsanlar çok sevdi ve lezzetli buldu. Kendimizi geliştirmeye ve denemeye devam edeceğiz. Balık 365 gün, günün her saati yenilebilecek bir şey. Bizler de onu düşünerek bu yola çıktık. 365 gün balık, 365 gün sağlık diyoruz diye konuştu.

FURKAN ŞANLI: HERKES BALIK DÖNERİ DENEMELİ

Her gün 150-200 sipariş hazırladığını söyleyen döner ustası Furkan Şanlı, 'Çok yoğun bir talep var. Müşterilerimiz çok beğendi. Gerçekten bir gelen bir daha geliyor. Sağlık yönünden olsun lezzet yönünden olsun herkesin bu lezzeti tatması gerekiyor. Üzerine daha güzel bir lezzet versin diye peynir de koyuyoruz. Bir de özel sosumuz var. O sosla peynir birleştiğinde çok güzel bir lezzet ortaya çıkıyor şeklinde konuştu.

'ORKİNOS VE SOMON İLE DE DENEMELER BAŞLADI'

Gıda Mühendisi Merve Altunsoy da, "Yaptığımız dönerlerden aldığımız geri dönüşlerden oldukça memnunuz. Biz, döneri şu anda uskumru ile yapıyoruz. Ancak, somon ve orkinos ile denemelere başladık ve bu denemelerde de başarı elde ettik. Kısa zamanda bu dönerleri yurt dışına da ihraç edeceğiz. Talep oldukça yüksek" dedi. Ayrıca, balık burger de yaptıklarını dile getiren Altunsoy, "Özellikle balık sevmeyen çocuklar, balıkla burger şeklinde karşılaştıklarında tereddüt etmeden yiyorlar. Bu konuda da velilerden oldukça güzel tepkiler alıyoruz" ifadelerini kullandı.

GÖKHAN ÖZTÜRK: BALIK DÖNERİ İLK DEFA DENİYORUM AMA SON OLMAYACAK

İlk kez balık döner denediğini söyleyen Gökhan Öztürk ise şunları söyledi: 'Balıkçı görünce balık çorbası vardır diye geldim ama balık döneri önerdiler. Gayet lezzetli çok yoğun balık tadı almıyorsunuz zaten. ve gerçekten çok lezzetli. Kılçıkları yok. ve ilk defa deniyorum ama son olmayacak. Genelde diğer çeşitlerini yiyordum. Farklı bir deneyim. Güzel bir lezzet artık gelip yerim

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------

Merve Altunsoy ile röp.

Balıkların temizlenmesinden görüntü

Balıkların yıkanmasından ve süzülmesinden görüntü

Balıkların marine edilmesinden görüntü

Döner şişine geçirilmesinden görüntü

Soğuk hava deposuna götürülmesinden görüntü

Genel ve detay görüntü

Davut CAN-Mücahit BEKTAŞ-Burçak BOZKUŞ-Özgür KUMANOVALI/İZMİR

Haber Kodu : 200222094

==============================

Adana Kuyumcular Odası Başkanı Başman: 'Koronavirüs', altın fiyatındaki yükselişi tetikliyor

ADANA Kuyumcular Odası Başkanı Oğuz Başman, son dönemde yükselen altın fiyatlarının piyasayı direkt etkilediğini belirterek, "Gerek Çin'de yayılan koronavirüs gerekse de Suriye'deki gelişmeler altının yükselişini tetikliyor" dedi.

Türkiye'de son yıllarda rekor üstüne rekor kıran altın fiyatları son bir haftadır yükselmeye devam ediyor. Gram altının fiyatı 320 TL'yi aşarken çeyrek altının fiyatı ise 528 TL'yi buldu. Ülke genelinde altın piyasasında durgunluk yaşandığını belirten Adana Kuyumcular Odası Başkanı Oğuz Başman, altının yükselişinin uzun zamandan beri yavaş yavaş devam ettiğini ve son dönemde bu yükselişin hızını artırdığını söyledi. Çin'de ortaya çıkan ve 2 binden fazla kişinin ölümüne yol açan koronavirüs ve Suriye'de yaşanan sıcak gelişmelerin altın fiyatlarında yükselişi tetiklediğini kaydeden Başman, "Savaş söylentilerinin ortaya çıkması altının yükselişini hızlandırdı. Ayrıca ülkedeki siyasi gelişmeler de piyasayı etkilemeye devam ediyor. Altın hiçbir zaman yatırımcısına sadakatini kaybetmemiştir. Her zaman yatırımı yapana kazandırmıştır. Yine aynı şekilde devam edeceği kanaatindeyiz" dedi.

'ALTIN ALMAYA KORKUYORLAR'

Kuyumcu Mehmet Özkan (40) ise fiyatların yükselmesinden sonra müşterilerinin altın almak konusunda tereddüt yaşadığını söyledi. Yükselişin devam edebileceğini anlatan Özkan, "Altın fiyatının yükselmesi kimseyi korkutmasın. Çünkü her zaman altın gördüğü fiyatın üstüne çıkar. Altın her zaman yükselecek ve her daim yatırımcısına kazandıracak bir madendir" diye konuştu.

Altının yükselmesin sonra evlenme hayallerinden vazgeçtiğini dile getiren Müjde Balıkçı (20) da yükselişten dolayı kimsenin düğününde altın takamayacağını, kendisinin de düğünlere altın almadan gittiğini belirtti.

Elindeki altınları bozdurmak yerine tutmayı tercih ettiğini ifade eden Anıl Kılıççı (27) ise yarının ne olacağını kestiremediği için temkinli davranmayı tercih ettiğini söyledi.

Görüntü Dökümü

------------------------

Altınlardan genel ve edtay görüntüler

Kuyumcular Odası Başkanı Oğuz Başman ile röp.

Altın alanlar

Kuyumcu Mehmet Özkan ile röp.

Vatandaşlarla röportajlar

Genel ve detay görüntüler

SÜRE: 03'36" BOYUT: 398 MB

Haber: Can ÇELİK-Kamera: Rüşan Anıl ATAR/ADANA,

Haber Kodu : 200222039

========================

Tırnakçılık yöntemiyle 100 TL çaldı

Konya'da çocuklarıyla birlikte pastaneye gelen bir kadın tırnakçılık yöntemiyle 100 TL çaldı. Olay anı ise güvelik kameralarına yansıdı.

Olay, Selçuklu İlçesi Hüsamettin Çelebi Mahallesi Güzeldere Caddesi üzerinde bulunan bir pastanede meydana geldi. İddiaya göre, çocukları ile müşteri gibi pastaneye gelen bir kadın, pasta alma bahanesiyle kasaya yaklaştı. İki tane pasta alacağını söyleyen şüpheli, hesabı önceden ödemek istedi ve kasada duran Fadim Gözen'e (42) 200 lira verdi. Gelen para üstünün eksik olduğunu söyleyen şüpheli kadın, tırnakçılık yöntemiyle 100 lirayı cüzdanını altına sakladı. Şüphelinin iş yerinden ayrılmasının ardından kasada 100 lira eksik olduğunu fark eden ve güvenlik kameralarını inceleyen Gözen, polise giderek şikayetçi oldu. Olay anı ise güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------------------

Kadının alışveriş yapması

Kadının tırnakçılık yapması

Pastaneden detaylar

Fadim Gözen röportaj

Haber-Kamera Mehmet IŞIK KONYA DHA

Haber Kodu : 200222036

========================

Çatılardaki kar ekmek kapıları oldu

HAKKARİ'nin Yüksekova ilçesinde etkili olan kar yağışı hayatı olumsuz yönde etkilerken, bina çatılarında biriken kar ise bazı kişiler için ekmek kapısı oluyor.

Yüksekova'da, yaz aylarında genellikle inşaatta çalışan işçiler; kışın sert geçtiği ve kar kalınlığının 1 metreyi aştığı ilçede, çatılarda tehlike oluşturan kar birikintileri ve buz parçalarını temizleyerek geçimini sağlıyor. Bellerine bağladıkları ipin diğer ucunu çatıdaki baca, demir ya da başka bir noktaya sabitleyerek önlem aldıklarını ifade eden işçiler, günlük 60-70 TL kazanıyor.

İşsiz olduğunu belirten Cebrail Yakış (39), "Çocuklarımız için çalışmak zorundayız. Yağan kar bizim için ekmek kapısı oluyor. Başka bir işimiz olmadığı için biz de metrelerce yükseklikteki binalarda biriken karı temizleyerek çocuklarımıza bakıyoruz. Canımızı tehlikeye atarak çalışıyoruz. Günlük ortalama 60-70 TL kazanıyoruz. Bu parayla 4 çocuğa bakıyorum" dedi

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------------

-Çatılarda biriken kar

-Beline ip bağlayarak saçaklardaki buzları kırması

-Kazma ile çatıda birken buzların kırılması

-Ekmeklerini çatıda biriken karları temizleyen vatandaşlar

-Evlerin kara gömülmesi

-Cebrail Yakış ile röportaj

-Genel detaylar

Haber: Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari),

Haber Kodu : 200222091

=========================

Maskeli, silahlı soygun, güvenlik kamerasında

ADANA'da kiraladıkları otomobil ile gittikleri marketten, iş yeri sahibini av tüfeğiyle etkisiz hale getirip 120 sigara ve 4 bin 500 lirayı alan maskeli 4 soyguncu, yakalandı. Güvenlik kamerasınca görüntülenen soyguncuların kiraladıkları otomobilin rüzgarlığı ele verdi.

Olay, 19 Şubat gecesi Seyhan ilçesi Meydan Mahallesi'ndeki markette yaşandı. İş yeri sahibi Hasan Ö.'nün (29) tek başına olduğu markete ellerinde av tüfeği bulunan maskeli 4 kişi girdi. Hasan Ö.'yü "Hareket edersen ölürsün, canını seviyorsan akıllı dur" diyerek, tehdit eden şüpheliler, 120 paket sigara ve bir laptop ile kasadaki 4 bin 500 lirayı alıp kaçtı. Olay, iş yerinin güvenlik kamerası tarafından görüntülendi.

İhbar üzerine araştırma başlatan Gasp Büro Amirliği'ne bağlı ekipler, yüzlerinde maske olması nedeniyle kimliklerini tespit edemediği şüphelileri bulmak için bölgedeki 100 güvenlik kamerasının görüntülerini inceledi. Görüntülerden şüphelilerin, camlarında rüzgarlık bulunan beyaz renkli plakasız otomobille kaçtıkları saptandı. Marka ve modeli belirlenen otomobili bulmak için kentteki oto kiralama firmalarıyla irtibata geçildi. Otomobilin plakasının 01 ADR 870 olduğu belirlendi. Plaka Takip Sistemi (PTS) üzerinden aracın tüm geçiş güzergahları belirlendi. Oto kiralama firmasındaki güvenlik kamerası görüntüleri ile marketteki görüntüler eşleştirildi. Böylelikle eşkalleri ortaya çıkan şüphelileri, oto kiralama firması yetkilisi, polisin yönlendirmesiyle 'evrakta eksik bulunduğu' gerekçesiyle iş yerine çağırdı. 2 saat sonra firmaya gelen Muhammet Emin S. (19) ve Kadir E. (20) yakalandı. Şüphelilerin ifadeleri doğrultusunda suç ortakları E.S. (17) ve Emircan Y. (18) de gözaltına alındı.

4 şüpheli sorgularında "Alkol ve uyuşturucu içmiştik. Paramız bitmişti, kiraladığımız araçla soyabileceğimiz bir market aradık. Aracın plakalarını söktük. Aracı arka sokağa bıraktık. Olaydan sonra hızlı bir şekilde kaçıp, üzerlerimizi değiştirdik" dedi. Polis çalınan 120 paket sigara ile paranın 2 bin 500 lirasını bulup, market sahibine teslim etti. 4 şüpheli adliyeye sevk edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------------------------

Zanlıların ellerinde silahlarla markete girmesi

Hırsızın kasaya bakması

Raftaki sigaraları bavula doldurmaları

Masa üzerindeki laptopu çalmaları

Hırsızların kaçması

Farklı açıdan güvenlik kamera görüntüsü

Market sahibine silah çekmeleri

Emniyet müdürlüğü tabelası

Zanlıların emniyet binasından çıkarılması

Kullandıkları otomobilden genel ve detay görüntü

Haber: Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: ADANA,

Haber Kodu : 200222041

=========================

Barınakta sorunları tespit edip, köpek ve kedileri sahiplendiler

MERSİN'de, zaman zaman tepki çeken görüntülerin yaşandığı hayvan barınağını ziyaret eden bir grup hayvansever, belirledikleri eksikleri yetkililere bildirip köpek ve kedileri sahiplendi.

Büyükşehir Belediyesi'ne ait merkez Toroslar ilçesi Gözne yolu üzerinde bulunan Kaşlı Geçici Hayvan Barınağı'na yaklaşık 50 kişilik hayvansever grup, inceleme gezisi yaptı. Barınakta hayvanseverleri, görevliler karşıladı. Görevlilerle birlikte barınağı gezerek hayvanlarla yakından ilgilenip besleyerek, bilgiler alan hayvanseverler, bir köpek ve 3 kediyi de sahiplendi.

Hayvansever grup adına konuşan Sevil Kumaş, hayvanların daha temiz ve sağlıklı bir ortamda yaşayabilmesi için de bazı taleplerde bulunduklarını, bunu da gerekli yetkililere ilettiklerini söyledi. Kumaş, "Biz vatandaş ve hayvansever olarak üzerimize düşeni yaptık. Her zamanda bize düşeni yapmak zorundayız. Yine her zamanki gibi her geldiğimizde elimizden geldiği kadar kedi ve köpek sahipleniyoruz. Keşke gücümüz olsa da hepsini sahiplenebilsek. Bugün de 3 tane kedimizi sahiplendik. Köpek sahiplenen arkadaşlarımız da oldu. Burada kalan eski hayvanlar gidecek ki yenilerine yer açılsın. Hayvan sahipleneceklerin önceliği engelliler olsun. Hayvanları sahiplenelim, satın almayalım. Petshoplara prim vermeyelim" dedi.

Bu arada 3 yaşındaki golden cinsi kırması Dost adlı köpeği sahiplenen Mehmet Mol, "Ona bir kulübe yaptıracağız. Tıraş ettireceğiz. Zaten aşıları da tamam. Ona güzel bir yaşam alanı sağlayacağız" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

------------------------

Barınağın girişi ve genel görüntüsü

Hayvanseverler barınağı gezerken

Köpeklerin görüntüsü

Köpeklere bakanlardan genel ve detay

Padokta köpeği seven görevli

Köpeğin fotoğrafını çeken ziyaretçi

Köpeği sahiplenmek isteyenler

Mehmet Mol köpeği götürürken

Mehmet Mol ve çocuklarının köpekle görüntüsü

Mehmet Mol'un konuşması

Sevil Kumaş'ın konuşması

Sahiplenilen kedilerin görüntüsü

Sevil Kumaş sahiplenilen kedilerle ilgili konuşurken

Süre: 03'57" Boyut: 443 MB

Haber-Kamera: Mustafa ERCAN/MERSİN,

Haber Kodu : 200222042

=============

Yoğurt ve tereyağına mahkum eli değdi

ANKARA'nın Kalecik ilçesindeki Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü ve tutuklular, yerleşkeye kurulan tesiste, günde 50 ton süt işleyip peynir, yoğurt ve tereyağı üretiyor. Süt ve süt ürünleri, öncelikle cezaevlerinde satışa sunuluyor.

Adalet Bakanlığı İşyurtları Kurumu, hükümlü ve tutukluların meslek edinmelerini sağlamak amacıyla Ankara'daki Kalecik Açık Ceza İnfaz Kurumu'nun bahçesine süt ve süt ürünleri tesisi kurdu. Cezaevinde kalan ve tesislerde çalışan 167 hükümlü ve tutuklu, çevre ilçe ve köylerden toplanan sütleri burada işliyor. Her gün cezaevine getirilen 50 ton süt, mahkumların çalıştığı tesiste işlenerek, beyaz peynir, yoğurt ve tereyağı üretiliyor. 'Elban' markasıyla önce ceza infaz kurumlarında satışa sunulan süt ve süt ürünleri, resmi kurumlara da gönderiliyor. Tesiste çalışan tutuklu ve hükümlülere, yaptığı işe göre aylık 300 ile 500 TL arasında ücret ödeniyor.

'ÖNCELİKLİ SATIŞ YERİMİZ CEZAEVLERİ'

Kuruma ait 10 dönümlük alanda, süt ve süt ürünleri ile yumurta üretimi yaptıklarını belirten İşyurdu Müdürü Tacettin Bingöl, tesiste günde 50- 60 ton arasında süt işleyerek beyaz peynir, yoğurt, tereyağı ve pastörize süt üretimi yapıldığını söyledi. Tesislerde üretilen ürünlerin oldukça kaliteli olduğunu ifade eden Bingöl, öncelikli satış yerlerinin ceza infaz kurumları daha sonra da resmi kurumlar olduğunu kaydetti.

'FABRİKA ORTAMINDA KALİTELİ ÜRÜNLER'

Kalecik İşyurdu Müdürlüğü Gıda Teknisyeni Gülçin Orki ise bölgedeki süt birlikleri ve köylülerden satın aldıkları sütleri işlediklerini belirterek, "Topladığımız sütü, yoğurt, peynir, tereyağı ve ayran olması için işliyoruz. Yaklaşık 3 bin metrekarelik bir fabrika ortamında kaliteli ürünler hazırlıyoruz. Ürünlerimize oldukça rağbet var. Günümüzde piyasada doğal, sağlıklı ürünleri bulmak oldukça güçleşmeye başladı. Biz tamamen doğal ve katkısız ürün yapıyoruz, bu nedenle içimiz çok rahat. Kendimiz de ürünlerimizi gönül rahatlığı ile kullanıyoruz" dedi.

Görüntü dökümü:

Cezaevinden görüntü

Yoğurt işleminden görüntü

Gıda teknisyeninin konuşması

Cezaevi müdürü ile röp.

Çalışmalardan görüntü

Genel detay

Haber-Kamera: Hasan AKYILDIZ/ANKARA, -

Haber Kodu : 200222044

============================

Tokatla başlayan plak koleksiyonuna gözü gibi bakıyor

ANKARA'da oturan memur emeklisi Veli Namlı (90), 72 yıl önce ağabeyinin "gramofonumu sen mi düşürüp kırdın?" diyerek tokat atması ardından biriktirmeye başladığı gramofon ve plakları, koleksiyona dönüştürdü. Namlı, yıllarca biriktirdiği 637 taş plağı sandıkta çeyizi gibi saklayarak koruyor. 9 gramofonu da bulunan Namlı, "O tokattan sonra bunlar benim yüreğime dert olmaya başladı ve böylelikle plak ve gramofon sevdası başladı" dedi.

Mamak ilçesinde eşiyle birlikte oturan 5 çocuk sahibi memur emeklisi Veli Namlı, çocukluğunda babasının evde sürekli gramofon ve taş plak bulundurması nedeniyle özellikle plaklara merak sardı. Namlı, 18 yaşında ağabeyinin "gramofonumu sen mi düşürüp kırdın?" diyerek kendisine tokat atmasından sonra plak ve gramofon sahibi olmaya başladı ve dev bir koleksiyona sahip oldu. Namlı, özellikle antikacılardan satın aldıklarıyla biriktirdiği 637 taş plağını sandığın içinde çeyizi gibi saklayarak koruyor. Namlı, zaman zaman plaklarını sandıktan çıkarıp özenle temizleyerek bakımlarını yapıyor. 9 gramofonu da bulunan Namlı, 637 taş plağının yanında küçük plaklarının da bulunduğunu, bunlarla birlikte sayının bini geçtiğini söyledi.

'TOKATTAN SONRA YÜREĞİME DERT OLDU'

Namlı, 8- 9 yaşından itibaren plaklara merak sardığını belirterek, "Çünkü bizim evde sürekli gramofon bulunurdu. Ağabeylerim sürekli eve gramofon ve plak alıp gelirlerdi; fakat bana bunları dokundurtmazlardı. Yaşım küçük olduğu için kıracağımı düşünüyorlardı. 18 yaşımda bir gün eve geldiğimde ağabeyim 'gramofonumu sen mi düşürüp kırdın?' diye bana tokat attı. O günden sonra bunlar benim yüreğime dert olmaya başladı ve böylelikle plak ve gramofon sevdası arttı" dedi.

Plaklarıma gözü gibi baktığını ve kimseye dokundurtmadığını anlatan Namlı, "Memleketim Karaşar'a giderken el çantama koyduğum 50- 60 plağı yanıma alıyorum; çünkü bunları köyde de dinlemek istiyorum. Bu plaklar farklı şeyler. Bunlar tarihi şeyler. Hele hele gençler bunların müziklerini ve sözlerini bilinçli olarak dinleseler aslında daha iyi bilecekler bunun ne olduğunu" diye konuştu.

Namlı, plak koleksiyonunu torunlarına bırakmak istediğini de kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Plaklardan detaykar

Veli Namlı'nın plak ve gramofon ile görüntüleri

Röportaj

Genel detaylar

Haber-Kamera: Kaan ULU/ANKARA, -

Haber Kodu : 200222032

============================

'Geber' diye bağırdığı hayvana sopayla vurduğu anlar kamerada

SAKARYA'nın Karapürçek ilçesinde oturan Remzi A., yere yatırdığı büyükbaşa 'geber' diye bağırarak sopayla ardı ardına vurdu. O anlar ise Remzi A.'nın yanında çalışan kişi tarafından görüntülendi.

Karapürçek ilçesinde hayvancılıkla geçimini sağlayan Remzi A., ahırın dışına çıkardığı bir büyükbaşı önce yere yatırdı ardından da sopayla vurdu. Remzi A. elindeki sopayla 'geber' diye bağırıp, küfürler ederek hayvana vurmaya devam etti. Remzi A. bu sırada eşiyle de tartışarak, eşine de küfretti. Yaşanan bu anlar Remzi A.'nın yanında çalışan bir kişi tarafından cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Remzi A., daha sonra hayvanı keserek, etlerini sattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

Cep telefonu görüntüsü

Remzi A.'nın hayvana sopayla vurması

Remzi A.'nın kadına bağırması

-Remzi A.'nın yanında çalışan B.A.'nın yaşananları anlatması

HABER: Ramiz Kaan OKTAR/SAKARYA,

Haber Kodu : 200222024

========================

Dört kardeş 'Osmanlı geleneği' takunyacılığa sahip çıkıyor

Bursa'da, 'Osmanlı mirası' 700 yıllık takunyaları üreterek geçimlerini sağlayan 4 kardeşin yaptığı ürünler yoğun ilgi görüyor.

İnegöl ilçesinde yaşayan Mehmet Günay(64), Ahmet Günay(63), Cemal Günay(61) ve Nuri Günay(52) ismindeki 4 kardeş, baba mesleği olan takunya üretimini sürdürüyor. Kaybolmaya yüz tutmuş mesleği günümüze uyarlayan kardeşlerin ürettikleri farklı renklerdeki takunyalar, görenlerin ilgisini çekiyor. Çocuk, kadın ve erkekler için farklı renklerde takunya üretimi yapan Günay ailesi, üretimlerini daha çok internet üzerinden satıyor. 700 yıllık geleneği ilk günkü aşkla yapan Günay ailesi, "Osmanlı mirası emanetimizdir" diyerek, işlerine dört elle sarılıyor.

"OSMANLININ MİRASI EMANETİMİZDİR"

Çalışmalarını anlatan takunya ustası ve işyeri ortağı Ahmet Günay, "1955 yılından bu yana babadan geçen Takunya imalatını sürdürüyoruz. Babamızın bize öğrettiği bu mesleği halen devam ettiriyoruz. Takunyalarda zaman içerisinde bazı değişikliklere gittik. Eskiden Takunya derneği dahi vardı. Son biz kaldık. Bu mesleği sürdüren son nesiliz. Mesleğimizi çok seviyoruz ve devam ettireceğiz. Osmanlının mirası emanetimizdir" dedi.

"700 YILLIK MESLEK"

İşyeri ortaklarından Mehmet Günay ise, "Baba mesleğimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Eskiden her evde kullanılırdı. Şimdi tüketim alanları daraldı. Hamamlarda kullanılıyor. Mesleğimizi çok sevdiğimiz için inatla bu mesleği yaşatmaya çalışıyoruz. Takunyayı günümüze uyarladık ve güncelledik. İnternet ortamında da satış yapıyoruz. Boya yaparak farklı renklerde takunyalar üretiyoruz. Hamam tası ve takunyayı bir takım olarak yaptık. Farklı renklerde takunya ve tas takımları üretiyoruz. Amacımız bu mesleğin kaybolmasını engellemek. Bu meslek İnegöl için bir değerdir. Okullarda kaybolmaması adına öğretilmesi büyük arzumuzdur. Gerekirse bizde bu konuda destek veririz. Takunya üretimi ta Osmanlı döneminden gelen bir meslek. 700 yıllık mirası yaşatmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

--------------------------------

-Takunya üretiminden görüntüler

-Detaylar

-Ustalardan röportajlar

Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL,

Haber Kodu : 200222014

===========================

Tarihi mekan kadın eliyle canlandı

Umurbey Mahallesi, Demirciler Çarşısı içerisinde 17. yüzyılda Kadı Abdullah Efendi ile yemenici esnafı tarafından iki katlı yaptırılan tarihi Taşhan, uzun yıllar kent ticaretine hizmet etti. 'Hoca Üveys Hanı' ile 'Alem- i Çarşı' olarak da bilinen, sıralı moloz taşlardan kagir olarak yapılan binasının aralarında tuğla dizileriyle kare biçimindeki avlusu dikkati çeken Taşhan, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce 2018 yılında restore edildi. Restorasyonu tamamlanan tarihi yapı, 'Taşhan Alem-i Çarşı' adıyla 9 Mart 2018 tarihinde hizmete açıldı.

Taşhan Alem-i Çarşı, kentte unutulmaya yüz tutmuş el sanatları ustalarının hünerlerini sergilediği ve satış yaptığı bir mekan haline dönüştü. Taşhan, girişimci kadınların ekonomiye katkı sağlaması ve üretkenliğin artırılması amacıyla kadınlara tahsis edildi. 20 farklı işletmenin yer aldığı, keçeci, tespih ustası, ebru sanatçısı, ney atölyesi, antikacı, kilim satışı, doğal sabun üretimi ve satışına yönelik farklı işletmelerin yer aldığı Taşhan Alem-İ Çarşı'da aynı zamanda da kafeterya hizmeti de verilmeye başlandı. Tamamı kadın işletmecilerden oluşan çarşı şehrin merkezinde olması ve tarihi özelliğiyle de yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline geldi. Yok olmaya yüz tutan el sanatlarının yeniden hayat bulduğu çarşıda belli zamanlarda antika satış mezatları düzenlenirken, 15 günde bir de evlerinde ürettikleri ürünleri satmak isteyen ev hanımları için Kadınlar Pazarı kuruluyor.

'ÇIRAKLAR DA YETİŞTİRİYORUZ'

Çarşıda deri el sanatları işletmecisi olan Fatma Kıvrak, 20 yıllık özel sektör hizmetinin ardından katıldığı kurslar sayesinde öğrendiği mesleği tarihi bir mekanda icra etmekten mutluluk duyduğunu söyledi. Kıvrak, "Özel sektörde 20 yıl çalıştıktan sonra Afyon Belediyesi tarafından düzenlenen meslek edindirme kurslarında eğitimler aldım. Aldığım eğitimlerin ardından da bu mesleği icra etmeye başladım. 500 yılı aşkın bir tarihe sahip olan ve o dönem yemenicilerin bir araya gelerek açmış oldukları bu handa unutulmuş olan bu zanaatı devam ettirmek hem atalarımız açısından hem de yeni nesle tanıtmak ayrı bir keyif veriyor, öğretmek ayrı bir keyif veriyor. Mesleğin unutulmaması adına şimdi çıraklar da yetiştiriyoruz. Bu mesleğin daimi olmasını hedefliyoruz ve çabamız da bu yönde. Bu zanaat aslında geçmişte erkek işçiliği olarak öne çıkıyor ancak bir kadın olarak bu mesleği devam ettirmek için çaba harcıyoruz" dedi.

'AHŞABI CANLANDIRMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ'

Ahşap el sanatları ve boyama ustası olan Şerife Saç da tarihi bir mekanda unutulmaya yüz tutan mesleklerin yaşatılması adına çaba harcadıklarını söyledi. Saç, "Ahşap el sanatları aslında bir ahşabın yeniden canlandırıldığı unutulmaya yüz tutmuş bir meslek. Biz de ahşabı canlandırmak için çalışıyoruz. 500 yılı aşkın tarihe sahip olan ve yeni restore edilen bir çarşımız var. Bu çarşı da ortam da güzel olunca işimizi severek, keyifle yapıyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Taşhan'ın iç mekanlarından görüntüler

Çarşı esnaflarının ürünlerinden görüntüler

Çarşının dıştan görünümü

Ustaların üretim anından görüntüler

RÖP 1: Fatma Kıvrak

RÖP 2: Şerife Saç

HABER -KAMERA: Mustafa KILINÇ/AFYONKARAHİSAR,

Haber Kodu : 200222012

==========

Hayali, karavanla dünya turu

Çocukluk hayalini gerçekleştirmek için 5 yıl önce kendini yollara adayan Ertan Çalışkan (28), otostopla Türkiye'yi karış karış gezdi. Daha sonra satın aldığı karavanıyla yollara koyulan Ertan'ın şimdiki hayali ise dünya turuna çıkarak okyanusun ötesinde olmak.

İstanbul'da doğan ve aslen Karadenizli olan Ertan Çalışkan, 5 yıl önce Ordu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü'nden mezun oldu. Yerleşik bir hayat istemeyen Çalışkan, çalışmak yerine kendini yollara adadı. Sırt çantasıyla otostop çekerek Türkiye'nin 7 bölgesini gezen Çalışkan, 3 yıl boyunca çadır hayatı sürdü. Çocukluk hayali olan karavan isteğini 2 yıl önce gerçekleştiren ve bir araç alan Ertan, arac karavana çevirdi. Karavanın içine yatak, dolap, ocak ve mini buzdolabı monte eden Çalışkan, üst bölümüne ise güneş panelleri yerleştirerek, elektrik ihtiyacını karşılamaya başladı.

Hayatı gezerek öğrenen Ertan Çalışkan, çeşitli sosyal sorumluluk projelerine de imza attı. Antalya'dan İstanbul'a yürüyerek 'Çocuklar için 5 milyon adım' projesini hayata geçiren Çalışkan, 56 gün boyunca Akdeniz ve Ege sahil yolundan İstanbul'a kadar yürüyerek köy okullarına destek topladı. Çalışkan, bu projesi sayesinde 5 köy okulunun ihtiyaç listesini, para toplamadan, gelen hediyeleri kabul ederek karşıladı. Kış aylarının sıcak geçmesinden dolayı bu sıralar Antalya'da karavan hayatına devam eden Ertan Çalışkan, kendi hazırladığı kahveyi karavanının önünde satarak geçimini sağlıyor. Çalışkan'ın şimdiki hayali ise karavanıyla dünya turuna çıkmak.

ÇOCUKLAR İÇİN 2200 KİLOMETRE YÜRÜDÜ

'Çocuklar için 5 milyon adım' projesinin detaylarını anlatan Ertan Çalışkan, "Antalya'dan çıkarak Muğla, İzmir, Çanakkale ve İstanbul'a kadar 2200 kilometre yürüdüm. 56 gün boyunca köy okullarına destek topladım. 5 köy okulunun tüm ihtiyaç listesini toplamış olduk. Bunu para toplamadan yaptım. Sadece gelen hediyeleri kabul ederek gerçekleştirdim. Güzel bir projeydi. 32 kilo verdim. Çocukların o gülen yüzünü görmek insanı gerçekten çok mutlu ediyor" dedi.

KAHVENİN FİYATI YOK

Ertan Çalışkan, üniversite bittikten sonra otostop çekerek yurtdışını gezdiğini söyledi. Türkiye'yi karış karış gezdiğini belirten Çalışkan, kahve satarak aracın yakıtını karşıladığını anlattı. Ertan Çalışkan, "5 kahveyi karıştırarak özel bir karışım oluşturdum. Özü fındık aromalı bir kahve. Asıl özelliği ise bunun bir fiyatının olmaması. Kahvelerimi istediğiniz fiyata içebiliyorsunuz. Üniversite öğrencilerini düşündüğüm için böyle bir karar verdim. Çünkü insanlar yanıma gelirken para sorunuyla gelmesin. Bir kahveye 1 lira veren de, 100 lira veren de oluyor. Bütçelerine göre istediği parayı bir kutuya bırakıyor. Zaten çok masrafım olmuyor. Araçta güneş panellerim olduğu için elektriğimi oradan sağlıyorum. Yakıtımın olduğu kadar geziyorum" diye konuştu.

'MÜHİM OLAN ZORLUKLARLA BAŞA ÇIKABİLMEK'

İklimin kendisini zaman zaman zorladığını belirten Ertan Çalışkan, "Mühim olan bu zorluklarla başa çıkabilmek. Ben bu yola çıkarken çok hayalini kurmuştum. Hayatımı yollara adapte ederek yaşamaya karar vermiştim. O yüzden zor olsa da bu hayatı seviyorum. Hiçbir şey bilmeden yola çıkmıştım, fakat yol bana her şeyi öğretti. Nerede nasıl geçimini sağlayabilirsin, nereler güzeldir, nereler gezilmelidir bunları öğreniyorsunuz. Bu hayatı isteyen kişilerin önce cesaretli bir adım atması gerekir. Adımını attıktan sonra gerisi gelir zaten" dedi.

Karavanla yurtdışına çıkmak, dünyayı gezmek istediğini söyleyen Çalışkan, "Okyanusun ötesinde olmayı hayal ediyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Karavanın içinden radyo, dolap, mini buzdolabı gibi ürünlerden detay görüntüler

Ocaktaki suyun kaynaması

Ertan Çalışkan'ın kahve yapma görüntüleri

Müşterinin gelip kahve içme görüntüsü

Kahve detay görüntüler

Ertan Çalışkan'ın DHA Muhabiriyle sohbet etme görüntüsü

DHA Muhabiri Aslı Duran'ın anonsu

Ertan Çalışkan'ın röportajı

Karavanla gezinti yaptığı yerlerden detay görüntüleri

HABER -KAMERA: Aslı DURAN /ANTALYA,

Haber Kodu : 200222017

==========

Trabzon hasır bileziği, lüks otomobil fiyatlarıyla yarışıyor

TRABZON'da, 4 bin yıllık geçmişi bulunan ve el sanatları ürünü olan Trabzon hasır bileziği, altın fiyatlarında yaşanan artış nedeniyle alıcı bulamıyor. Yörede düğünlerin vazgeçilmezi olan hasır takı setleri 40 bin ile 200 bin TL'lik fiyatlarıyla lüks otomobil fiyatları ile yarışıyor.

Trabzon'da, 4 bin yıllık tarihi geçmişi bulunan Trabzon hasır bileziği geleneği yaşatılıyor. Kuyumculuk mesleğinde makineye girmemiş el sanatlarından biri olarak gösterilen ve külçe ile hurda altının eritilerek tel haline dönüştürülmesiyle yapılan takı seti, gerdanlık, bilezik, küpe ve yüzükten oluşan 'Trabzon hasırı' dünyada birçok ülkeye de ihraç ediliyor. Kent genelinde birçok mahallede ve sokakta hasır işlemeciliği yapan kadınlar da teslim aldıkları altın telleri, gerdanlık ve bileklik şeklinde dokuyarak kuyumculara teslim ediyor. El emeğinden geçen hasırlar daha sonra işlenip son hali verilerek kuyumcu dükkanlarındaki vitrinlerde yerini alıyor. Altın fiyatlarının artmasıyla birlikte Trabzon hasır seti fiyatı 40 bin ile 200 bin TL'ye alıcı buluyor. Lüks otomobil fiyatları ile yarışan Trabzon hasırına artan fiyatlar nedeniyle ilgi azaldı.

'ARABA VE EV FİYATLARI İLE YARIŞMAYA BAŞLADI'

Trabzon Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Ali Yazıcı, altın fiyatlarındaki yükselişin Trabzon hasırına da yansıdığını belirterek, "Trabzon hasır bilezik, telkari ve kazaziyesinin coğrafi işaretini alarak sadece bu takıların Trabzon ili ve ilçelerinde yapılmasını sağladık. Yöreye özgü bir takı. Geçmiş yıllarda hasır bilezik devasa satışlar yapılıyordu. Dünya piyasalarında altın fiyatı yukarıya doğru çıktıkça bölgede düğünlerin vazgeçilmezi olan hasır takımlarına olan ilgi de ister istemez azaldı. Bakıldığı zaman hasır takımları 40 bin liradan başlıyor kalınlığına göre fiyatları 200 bini bile bulabiliyor. Altın hasır takımlarında alım gücü zayıfladı. Fiyatlar, araba ve ev fiyatları ile yarışmaya başladı. Gelen vatandaşımızın da alım gücü ortada. Trabzon'da kuyumcular özel istek üzerine belli başlı hasırları da yapıyorlar. Trabzon'un plakasından esinlenerek yapılan 61 sıra hasır bilezik yaklaşık 200 bin liradan alıcı buluyor" dedi.

'ALTIN HAKİKATEN ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR'

Altın'ın, altın çağını yaşadığı belirten Yazıcı, "Altın yatırımcısının yüzünü güldürüyor. Her yıl yüzde 30 üzerine koya koya devam ediyor. Altın yatırımcı için güvenli bir liman. Altın alan yatırımcı asla zarar etmiyor. Altın hakikaten altın çağını yaşıyor" diye konuştu.

'HASIR TAKMAK İMKANSIZ HALE GELDİ'

Gelinlerine hasır takım aldığını belirten Tuğba Şahinkaya, "Ben Trabzon geliniyim, bende hasır yok. Zaten iki emekliyiz. Altın fiyatları oldukça arttı" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Trabzon kuyumcular sokağından görüntüler

-Vitrinlerde bulunan hasır takı setlerinden görüntüler

-Hasır takı setlerinden detaylar

-Hasır takı setleri imalathanesinden görüntüler

-Hasır takılar işlenirken detaylar

-Arabalarla birlikte hasır bilezik görüntüleri

-Kuyumcular Odası Başkanı Ali Yazıcı Röportaj

-Vatandaş röportaj

-Muhabir (Aleyna KESKİN) anons

-Haber genel ve detay görüntüleri

Haber- Kamera: Aleyna KESKİN-Selçuk BAŞAR TRABZON

Haber Kodu : 200222026

===============

İSimangaliso Milli Parkı, ziyaretçilerine yaban hayatı şöleni sunuyor

GÜNEY Afrika Cumhuriyeti'nin Kwazulu Natal eyaletinin Durban kentinde yer alan UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan ve Ramsar alanı olan İSimangaliso Milli Parkı, ziyaretçilerine olağanüstü doğa ve yaban hayatı şöleni sunuyor.

Güney Afrika'nın doğu sahilinde yüksek tropikal ağaçlardan oluşan ormanın içinde saklı, uzun yıllar kumul madenciliğinin yapıldığı İSimangaliso Milli Parkı, 1999 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alındı. Durban'ın 275 kilometre kuzeyinde bulunan 332 bin hektarlık alandaki park, aynı zamanda Ramsal alanı ilan edildi. Olağanüstü güzelliği ve yeri doldurulamayan biyolojik çeşitliliğin yanı sıra Güney Afrika'daki kaydedilmiş ve potansiyel Taş Devri ve Demir Çağı bölgelerinin en büyük korunan alanı olarak bilinen park, Hint okyanusuna paralel olarak 168 kilometre kuzeyde bulunan Sodwana Bay kasabasına kadar uzanıyor.

YÜZLERCE HAYVAN TÜRÜ YAŞIYOR

Güney yarım kürenin cenneti konumundaki İSimangaliso Milli Parkı, bünyesinde su aygırı, timsah, kızıl orman duikeri, güney kamış antilobu, su antilobu ve balık kartallarının yanı sıra kudu, gergedan, leopar, gnu, bufalo, zebra, zürafa, vervet maymunu ve babun gibi çok sayıda irili ufaklı memeli türü barındırıyor. Yaklaşık 400 leoparın bulunduğu parkta turistler, gece safarilerine çıkarken, ülkenin en iri ve en heybetli fillerini de görme fırsatı buluyor. St. Lucia gölünün okyanusa döküldüğü sahil kesiminde üzerinde 'Köpek balığı ve timsah var' yazılı çok sayıda uyarı levhalarının bulunduğu milli park, ziyaretçilerine olağanüstü yaban hayatı şöleni sunuyor. Dünyanın birçok ülkesinden parka gelenler, hem safari yapıyor hem de vahşi yaşam ile doğayı izleyip, fotoğrafını çekme fırsatı buluyor.

SARI KUŞUN YUVA ÖRME ÇABASI

St. Lucia gölünü boydan boya kapsayan İSimangaliso Milli Parkı'nda, bilimsel adı 'Ploceus capensis' olan sarı renkli bir tür kuş, suyun kenarındaki kamışlara yuva örmesi de DHA kamerasına yansıdı. Gagalarıyla taze kamışlardan ince birer iplik benzerliğinde uzun parçalar koparıp bunlarla yuva ören kuşun dişisine kur yapması da dikkat çekti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------

İSimangaliso Milli Parkı

Selim Kaya anons

Safari aracıyla hareket halindeyken detay

Parktaki hayvanlardan detay

Ziyaretçilerden detay

Selim Kaya anons

Fillerin suda yüzmeleri ve oynamaları

Parka hakim tepeden detay

Antiloplar

Bufalo sürüsü

Zürafalar

Genel ve detay götüntüler

Haber-Kamera: Selim KAYA/DURBAN (Güney Afrika),

Haber Kodu : 200222020

======================

Kuzgun Baraj Gölü'ne kardan ay-yıldız yaptılar

ERZURUM'da, dağ kayağı antrenörleri, yüzeyi buzla kaplanan Kuzgun Baraj gölüne kardan ay-yıldız yaptı.

Merkez Aziziye ilçesi Serçeme deresi üzerinde kurulan 22 bin 276 hektar alanı sulayan Kuzgun Baraj Gölü, her mevsim ayrı bir güzellik yaşıyor. İlkbahar ve yaz aylarında yeşilin her tonu görülen, sonbaharda ise adeta renk cümbüşü oluşan baraj gölü ve çevresi, kış aylarında ise beyaza bürünüyor. Soğuklar sebebiyle yüzeyi buz tutan baraj gölü ve çevresi, doğaseverlerin akınına uğruyor.

Bölgeyi gezmek ve antrenman yapmak isteyen dağ kayağı antrenörleri, yüzeyi buzla kaplanan baraj gölünün üzerine kardan Türk Bayrağı çizdi. Önce yapacakları bayrakla ilgili kar üzerine çizim yapan antrenörler, daha sonra ellerinde küreklerle Türk Bayrağı'nı oluşturdu.

Antrenörlerin sosyal medyada paylaştıkları göl üzerine Türk Bayrağı çalışması, büyük ilgi gördü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------------

-Hazırlık yapmaları

-Araçla baraja gitmeleri

-Türk Bayrağı yapımı çalışması

-Çalışmalardan detay

-Ay-yıldızdan detay

-Antrenör Mustafa Tekin'in konuşması

Haber-Kamera: ERZURUM,

Haber Kodu : 200222089


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Trabzon Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title