Haberler

Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması tamamlandı - Hatice Cengiz/Yasin Aktay

Güncelleme:

Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda katledilmesine ilişkin 20 sanılı davada, müşteki sıfatıyla ifade veren Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, "Cemal çok büyük bir ihanet...

Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda katledilmesine ilişkin 20 sanılı davada, müşteki sıfatıyla ifade veren Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, "Cemal çok büyük bir ihanet ve kandırmacayla oraya çağrıldı. Bu işi bilen herkesten şikayetçiyim, talimat veren herkesten şikayetçiyim. Orada uçan kuştan bile şikayetçiyim" dedi.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, maskesini çıkararak ifade vermek isteyen Cengiz'e mahkeme başkanı, "en çok konuşan benim, çıkarmıyorum" şeklinde cevap verdi. Cengiz ifadesinde, 6 Mayıs 2018'de Cemal Kaşıkçı ile tanıştığını, bir konferansta diyaloglarının olduğunu ve Kaşıkçı'yı yakından takip ettiğini anlattı.

Cengiz, Kaşıkçı'nın kendisini Türkiye'ye gelince kaldığı otelin lobisine davet ettiğini, orada görüştüklerini, sonrasında ise bir arkadaşı ve Cemal Kaşıkçı ile birlikte kahve içmeye gittiklerini belirterek, Kaşıkçı ile birbirinden etkilendiklerini, Kaşıkçı'yı gazeteci, düşünür olarak gördüğünü fakat ilgisini fark edince aralarında erkek ile kadın arasında gelişen diyalogların olduğunu söyledi.

Süreç içerisinde Cemal Kaşıkçı'nın kendisi ile evlenmek istediğini söylediğini anlatan Cengiz, ailesi hayır dese bile sorunları aşabileceklerini düşündüğünü, durumu ailesine ilettiğini, babasının ise Kaşıkçı ile görüşmek istediğini ifade ederek, Kaşıkçı ile babasının iki kez görüştüklerini, Kaşıkçı ile birlikte ev aldıklarını ve Kaşıkçı ile hem fiziksel hem de ruhsal anlamda evli gibi hissettiğini kaydetti.

Bu sırada, mahkeme başkanının resmi evlilik teklifinin kimden geldiğine ilişkin sorusuna müşteki Cengiz, "Cemal Amerika'da iken resmi evliliği nasıl yapacağız diye soru sormuştu. Buraya geldikten sonra Cemal ile birlikte Fatih Evlendirme Dairesi'ne gittik, ancak oradaki memur olumsuz cevap verdi. Belge almamız gerekiyormuş" diye yanıtladı.

Cengiz, mahkeme başkanının Yasin Aktay'dan ifadesinde bahsettiğini hatırlatması üzerine, Kaşıkçı'nın bir gün hastalanarak hastaneye kaldırıldığını, kendisinin böyle durumlarda haber verebileceği bir yakını olup olmadığını sorduğunu, Kaşıkçı'nın da Yasin Aktay'ın ismini verdiğini anlattı.

Olayın yaşandığı konsolosluğa giderken Kaşıkçı'nın biraz endişeli olduğunu, "Konsolosluğa giderken Cemal bana takside telefonunu sana vercem dedi. İçeri girerken telefonunu bana verdi. Polislere Cemal pasaportunu gösterince içeri aldılar. Cemal içeriye girdi ve aynı gün uçağa vardı Londra'ya gitmesi lazımdı. 45-50 dakika sonra mutlu bir şekilde çıktı. Bu işi hallettim yeniden evrak icin gelmemiz gerektiğini söyledi. Kağıdı ne zaman verecekler diye sorunca kendisi Londra'dan gelince, tekrar gelecem dedi ve havalimanına götürdüm" dedi.

-Olay günü

Cengiz, olay günü yaşananlarını ise şöyle anlattı:

"2 Ekim 2018'de Londra'dan geldi. Konsolosluğu aradı Cemal, Sultan diye birisiyle Arapça konuştu. Karşı taraf 15-20 dakika sonra tekrar aradı sonra Cemal onlara tamam dedi ve evrakı alacaz dedi. O telefon konuşmasının ardından konsoloslukla alakalı konuşmadık. Taksiye binerek konsolosluğa doğru gittik. Konsolosluğun önünde beklemeye başladım. Aklımda Cemal'e bir şey yapacaklarını Cemal'den dolayı onun iyi niyetini sigorta olarak düşündüm. İlk endişelenmeye başladığımda kız kardeşimi aradım o da bana konsolosluğunun mesainin saatini bittiğini söyleyince, polisle konuştum. Onun birşeyden haberi olmadığını anlayınca, konsolosluğu aradım. Cemal'i sordum karşımdaki bana kim olduğumu sorunca, nişanlısı olduğumu söyledim. O kişi de bana bulunduğu yer kal diyince ben biraz rahatladım. Sonra 25'li yaşlarda suudi bir çocuk geldi. Bana odaları kontrol ettim kimse yok dedi. Ben de orda bir şeyler olduğunu düşündüm. O an hayatımda hiç yaşamadığım korkuyu yaşadım. Yasin beyi aradım o telefonu açınca kendimi tanıttım. Konsolosluğun önünde bekliyorum evrak için geldiğimizi ve Cemal'in dışarıya çıkmadığını söyledim. Sonra ben birkaç görüşme yapacam dedi."

Konsolosluğa girerken Kaşıkçı'nın bir olumsuzluk durumunda Yasin Aktay'ı ara diye birşey söyledi mi? sorusuna Cengiz "hayır" cevabını verdi.

Yasin beyi aradıktan sonra Kaşıkçı'nın bir kaç arkadaşını daha aradığını, Turan beyi de aradığını akabinde gazetecilerin gelmeye başladığını anlatan Cengiz, "O gün saat 01.40 civarına kadar oradaydım. 3 tane gazeteci vardı onlar bana siz beklemeyin biz size çıkınca haber veririz dediler. Ben Cemal ile yaşayacağım eve gittim Cemal çıkınca oraya gelir diye düşündüm. Sonra savcılığa ifade verdim." dedi.

Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü herkes gibi kendisinin de basından öğrendiğini söyleyen Cengiz'e "Suudi yetkililer sizle görüştü mü?" sorusuna "hayır" yanıtını verdi.

"Cemal çok büyük bir ihanet ve kandırmacayla oraya çağrıldı. Bu işi bilen herkesten şikayetçiyim, talimat veren herkesten şikayetçiyim. Orada uçan kuştan bile şikayetçiyim" diyen Cengiz, davaya katılmak istediğini de talep etti.

-Yasin Aktay

AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay da duruşmada tanık sıfatıyla dinlendi. Aktay, kaşıkçı ile yıllara dayalı bir dostluğunun bulunduğunu, genellikle konferanslarda, konuşmalarda ve televizyondaki tartışma programlarından bir yakınlıklarının söz konusu olduğunu söyledi.

Kaşıkçı öldürülmeden önceki Ağustos ayında bir sohbetinin olduğunu anlatan Aktay, "O sohbetimiz esnasında onun Suudi Arabistan içerisindeki konumunu bilen birisiydim. Türkiye ile Suudi Arabistan'ın arasının iyi olmasını isteyen biriydi. Kral Abdullah tarafından yönetilen ülkede saygıyla karşılanıyordu" dedi.

Muhammed bin Selman'ın birinci veliaht ilan edilmesinden sonra çok kaygıya kapıldığını daha baskılı günlerin geleceginin de habercisi olduğunu söyleyen Aktay, "Cemal ülkedeki durumun çok karışmasından dolayı ülke dışına çıktı. Cemal Kaşıkçı, sonradan Amerika'ya gitmeye başladı orada Washington Post'ta yazmaya başladı. Burada Yemen konusunda Suudi Arabistan'a muhalif yazılar yazardı. Ağustos ayındaki buluşmamızda arayış içlerindeki Türkiye'de vatandaş olmanın şartlarını soruyordu. Muhaliflere yurt dışında Suudiler tarafından yapılan operasyonlar hakkında konuşuyorduk. Oda bunu Türkiye yapamazlar dedi. Neden dedik Türkiye eski Türkiye değil ilişkileri bozamazlar dedi. Türkiye de kendini daha fazla güvende hissediyordu. Cemal Kaşıkcı'nın Türkiye'ye karşı iyimserlik vardi. Cemal bey çocuklarıyla tehdit ediliyordu. Bu esnada Kaşıkçı eleştirilerine çok sertti bu tehditlerinden sonra yumuşamaya başladı. Çocuğu ölümle değil işiyle tehdit ediliyordu. " diye konuştu.

Aktay, dostlar arasında geçen bir konuşmada, Muhammed Bin Selman'ın Amerika'ya gittiğinde Washington Post gazetesini ziyaret ettiğini, bu ziyaret sırasında gazetecilerin sorularının Selman'ı çok kızdırdığını, çünkü bu soruların buradakiler tarafından bilemeyeceğini ve içerden öğrenebileceğini yanndakilere söylediğini belirterek, Kaşıkçı'nın kellesini getirin diye duyduğunu söyledi.

Bir dernek kurduğunu, bu derneğin faaliyetlerinin Suudi Arabistanı çok kızdırdığını belirten Aktay, olay gününü şöyle anlattı:

"Olay günü Ak Parti Genel Merkezinde sayın Cumhurbaşkanın bulunduğu katta ofisinde Yeni Şafak'ta yazımı yazmaktaydım. Telefonum çaldı açtım. 'Ben Hatice' diyince tanıdım, telaşlı bir sesi vardı. 'Cemal bey konsolosluğa girdi, 5 saattir çıkmadı' dedi. Cemal'in başıma bir şey gelirse Yasin Aktay'ı ara dediğinde bende emanet olarak algıladım. Bende ne yapabileceğimizi düşündüm. Orası özel bir mülktü. Suudi muhalif bir arkadaşımızı aradım, durumu anlattım. 5 saattir oradan çıkamadığı deyince 'yapma ya oraya niye girmiş' diye sitem etti. Ben öyle deyince işin ciddiyetini algıladım. Peki ne olmuş dedim hersey olabilir deyince ne yapmak lazımdı dedim en üst makamı aramak lazım dedi. MİT müsteşarını aradım 'keşke gitmeseydi' dedi. Büyükelçiyi aradım Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluğa girdiğini ve oradan çıkmadığını sordum. Adam hakikaten ilk kez duyar gibi cevap verdi. Bana 'Cemal benim arkadaşım sorup döneyim' dedi. Bana dönmedi mesaj attım, dönmedi. Cumhurbaşkanı özel kalemine de not ilettim."

Bir keresinde Kaşıkçı'nın pasaportunu kaybettiği gerekçesiyle gittiği ABD'deki Suudi Arabistan konsolosluğunda sanık Kahtani tarafından tehdit edildiğini duyduğunu aktaran Aktay, "Ona sahip çıkamamış olmanın bir vicdani var üzerimde, o gün bugündür onun davasında her mecrada hakkını arıyorum" dedi.

Aktay'ın ardından duruşmada, konsoloslukta ve konutta çalışan 6 Türk personeli dinlendi. Tanıklardan 5'nin Cemal Kaşıkçı'yı hiç görmediğini, sadece konsoloslukta halkla ilişkiler biriminde çalışan personelin Kaşıkçı'ın çalıştığı salona geldiği sırada onun kısa bir süre konuştuğunu ve sonrasında onu hiç görmediğini söyledi.

Tanıkların dinlenmesinin ardından duruşmada sanık avukatlarına söz verildi. Sanık avukatları, müvekkilleriyle görüşemedikleri için esasa ilişkin savunmalarını görüştükten sonra yapacaklarını söyledi.

Müşteki Cengiz'in avukatı da söz alarak, konsoloslukta keşif yapılmasını talep etti.

Taleplerin ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, keşif taleplerinin reddine, katılma taleplerinin ise kabulüne karar verdi. Sanıklar hakkında yakalama kararının devamına hükmeden heyet, İnterpol'e yazılan yazıya ilişkin cevabın beklenilmesini kararlaştırdı.

Usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen aralarında Turan Kışlakçı'nın da bulunduğu 3 tanığın zorla getirilmesine karar vererek, duruşmayı 24 Kasım'a erteledi.

Kaynak: AA / Güncel

Suudi Arabistan Cemal Kaşıkçı Yasin Aktay Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title