Haberler

Çukurca Davası Gerekçeli Karar Açıklandı

Güncelleme:

Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Hakkari'nin Çukurca İlçesinde 7 askerin şehit olmasına ilişkin davanın gerekçeli kararını tamamladı.

Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Hakkari'nin Çukurca İlçesinde 28 Mayıs 2009'da el yapımı patlayıcının infilakı sonucunda 7 askerin şehit olmasına ilişkin davanın gerekçeli kararını tamamladıYeşim Eraslan - Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Hakkari'nin Çukurca İlçesinde 28 Mayıs 2009'da el yapımı patlayıcının infilakı sonucunda 7 askerin şehit olmasına ilişkin davanın gerekçeli kararını tamamladı. Gerekçede, 7 askerin şehit olmasına neden olan patlayıcının menşeinin tam olarak tespit edilemediği ve bu konuda ciddi tereddütlerin olduğu belirtildi. Gerekçede, el yapımı mayınların (EYP) bulunduğu yerde imha edilmesi gerekirken, sanık Tuğgeneral Zeki Es'in emriyle imha edilmediğine dikkat çekildi.

Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Hakkari'nin Çukurca İlçesinde 28 Mayıs 2009'da el yapımı patlayıcının infilakı sonucunda 7 askerin şehit olmasına ilişkin Tuğgeneral Zeki Es'in, "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte iki kişinin yaralanmasına" neden olmak suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezasının verildiği davanın gerekçeli kararını tamamladı. 150 sayfalık gerekçeli kararda, olay yerinde keşif yapılmamasının nedenleri anlatıldı. Gerekçede,

iddianame kabul edilerek dava açıldığında olayın üzerinden 2 yıl 2 ay gibi bir süre geçtiği anımsatılarak, patlamadan yaklaşık 9 saat sonra olay yerinde İlçe Jandarma Olay Yeri İnceleme Ekibinin bölgede inceleme yaptığı belirtildi. Söz konusu inceleme sonucunda suç delillerinin toplandığının, toprak numunesinin alındığının, olay yeri krokisinin hazırlandığının, fotoğraflandığının, video çekimlerinin yapıldığının, mağdurların ve tanıkların ifadelerinin alındığının kaydedildiği gerekçeli kararda, toplanan delillerin ve alınan toprak numunelerinin Van Jandarma Bölge Kriminal Laboratuvar Amirliği'nde incelendiği, alarm ikaz sistemi olarak döşenen patlayıcıların olay yeri incelemesinden önce söküldüğü, bunlara ait koordinat ve krokilerin yargılama aşamasında tüm girişimlere rağmen bulunamaması nedeniyle yerinde yapılacak keşfin, alarm ikaz sistemlerinin yerlerinin tespitini sağlamayacağı ifade edildi. Olayın üzerinden geçen 2 yıl sonrasında yapılacak keşfin, patlama bölgesindeki delillerin tespitine yönelik olmayacağının belirtildiği gerekçeli kararda, umulan fayda elde edilemeyeceği gerekçesiyle patlamanın meydana geldi alanda keşfin davaya fazladan bir katkı sağlamayacağı vurgulandı.

-PATLAYICININ MENŞEİ TESPİT EDİLEMEMİŞTİR-

Gerekçede, dava konusu patlayıcının menşeinin tam olarak tespit edilemediği ve bu konuda ciddi tereddütlerin olduğu belirtildi. "Astının suçu hakkında kanuni takibatta bulunmamak" suçunu işlediği sabit olmaması nedeniyle hakkında beraat kararı verilen Tümgeneral Gürbüz Kaya'nın eylemleri gerekçede şöyle açıklandı:

"Sanık Tümgeneral Gürbüz Kaya'nın 1 Mayıs 2009 tarihinde bulunmuş olan 2 adet 120 mm'lik havan mermisi ve uzaktan komuta düzeneğinin, Han Tepe çevresinde tespit edilen tehlikeli yaklaşma istikametlerine, terör örgütüne karşı yerleştirildiği hususunda bir bilgisi bulunmadığı, bu konuda vermiş olduğu bir emir-talimatın meycut olmadığı kabul edilmiştir. Bir an için sanığın ve diğer sanık Tuğgeneral Zeki Es'in ifadelerinde de belirttikleri ve kabul ettikleri şekilde patlamadan sonra sanık Tümgeneral Kaya'nın, diğer sanık Es ile aralarında geçen telefon görüşmesinde patlamanın, Es tarafından döşenen alarm ikaz sistemlerinden kaynaklanabileceği yönündeki şüpheye muttali olduğu düşünülebilirse de olayın hemen akabinde mayının birliklerine ait olmadığına dair sanık Es tarafından olay yerindeki bölük komutanından alındığı ifade edilen telsiz görüşmesine dayanılarak, kendisine verilen bilgi değerlendirildiğinde, bu aşamada dava konusu patlayıcının menşeinin tam olarak tespit edilemediği, bu konuda ciddi tereddütlerin mevcut olduğu açıktır."

Gerekçeli kararda, Kaya'nın astının suçu hakkında haber vermemek veya suçu hakkında kasten kanuni takibatta bulunmamak suçunu işleyip işlemediği de irdelendi. Gerekçede, süreç üst komutanlığın bilgilendirilmesi, adli soruşturma ve idari tahkikat başlıkları altında açıklandı.

-KAYA TÜM BİLGİLERİ ÜST KOMUTANLIĞA AKTARDI-

Gerekçede, Kaya'nın Es ile aralarında geçen ve kendileri tarafından da yapıldığı kabul edilen telefon görüşmesinden sonra, olay hakkında Jandarma Asayiş Komutanlığı'nı bilgilendirdiği, 28 Mayıs 2009 tarihinde saat 8.00'de Kaya ile Jandarma Asayiş Komutanının Çukurca'da buluştukları, helikopter ile bölgeye intikal edip personel ile olay hakkında görüştükleri, Han Tepe'de görevli personelce bahse konu patlamaya neden olan patlayıcıların Tugay Komutanlığınca yerleştirilen alarm ikaz sistemlerinden olmadığı, teröristler tarafından döşenen bir patlayıcı olduğu yönünde kendilerine bilgi verildiği belirtildi. Gerekçede, Kaya'nın üst komutanlığa gönderilecek olay bildirim raporu hazırlanırken patlayıcıların menşei konusunda bilgi sahibi olmadığı, ayrıca harekat planındaki belirlenen intikal güzergahı yerine, olay mahallinden kendisine bildirilen bilgiler ışığında patlamanın meydana geldiği gerçek intikal güzergahını belirterek, olay bildirim raporuna ek krokinin hazırlanmasını sağladığı, soruşturmayı akamete uğratmak şeklinde bir yaklaşımının olmadığı, aldığı tüm bilgileri olduğu gibi üst komutanlığa aktardığı bilgisine yer verildi.

-ADLİ VE İDARİ TAHKİKAT BAŞLATILMIŞTIR-

Olaydan 1 buçuk saat sonra savcılara soruşturmaya ilişkin talimat verildiği ifade edilen gerekçeli kararda, patlamadan 2 gün sonra idari tahkikatın başlatıldığı ifade edildi. Gerekçede, "Kaya'nın üst komutanlığın bilgilendirilmesini sağladığı, ayrıca yetkili ve görevli savcılıklarca adli soruşturmanın başlatıldığı, 20'inci Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığınca da idari tahkikat faaliyetlerinin yürütüldüğü göz önüne alındığında, sanığın astını kovuşturmadan kurtarmak kastıyla hareket ettiği, herhangi bir soruşturma veya inceleme yapmadığı, suç delillerinin değiştirilebileceğini değerlendirip derhal önlem almadığı/alınabilecek önlemleri araştırmadığı, net bilgiler elde edilinceye kadar eylemin faili/faillerini gözetim altına alma ihtiyacı olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapmadığı, aralarındaki görüşmeye ilişkin bir rapor tutmadığı, soruşturma inisiyatifini tamamen 20'nci Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı'na bıraktığı yönündeki iddiaların sabit olmaması nedeniyle suçtan beraatına karar verilmiştir" denildi.

-İMHA EDİLMEYEN EYP'LER EDİLMİŞ GİBİ GÖSTERİLDİ-

Gerekçede, terör örgütü tarafından vazgeçilmeyen eylem sahalarından biri olarak kabul edilen Han Tepe'nin Nisan 2009 ayı içerisinde kuvvetlendirilmesine karar verildiği, ancak bölgede yol olmadığı için ağır destek silahlarının, (tank, top) engel sistemini kurmaya yarayan tel engeli gibi malzemelerin tepenin bulunduğu bölgeye çıkarılamadığı, bunun üzerine güvenlik konusundaki mevcut hassasiyetlerin ortadan kaldırılabilmesi, teröristlerin sızma eylemlerine engel olunması için, mevzilerin çevresinde aydınlatma fişekleriyle takviyeli bir ikaz sistemi kurulmasında ve tuzaklama yapılmasında fikir birliğine varıldığı belirtildi.

Bu çerçevede, sanık Es tarafından, 20'nci Jandarma Sınır Tugay Mayın Arama Timi'ne, 10-15 adet basma düzenekli alarm ikaz sistemi hazırlamaları talimatı verildiği, tehlikeli yaklaşma istikametlerinin tespiti, arazi ve yol durumunun değerlendirilmesi amacıyla, 1 Mayıs 2009 tarihinde Han Tepe'de keşif yapılmasına karar verildiği anımsatıldı. Gerekçede, keşif faaliyeti sırasında, Han Tepe'nin güneydoğusundan 2 adet 120 milimetrelik havan mermisinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan, terör örgütü tarafından döşenen, uzaktan komutalı elle yapılmış bir patlayıcının tespit edildiği, yapılan inceleme sonucu havan mermilerinin, daha önceden birlikler tarafından atılmış olmasına rağmen patlamayan mühimmatlardan olduğunun anlaşıldığı bilgisine yer verildi.

-EYP'LER ES'İN EMRİ İLE GÖMÜLDÜ-

Gerekçede, Es'in sanık Jandarma Uzman Çavuş Fatih Taylan Çeker'e düzeneği etkisiz hale getirmesi için emir verdiği, etkisiz hale getirilen EYP düzeneğinin bulunduğu yerde imha edilmesi gerekirken, Es'in emriyle imha edilmediği belirtildi. Es ve Çeker'in görev aldığı ekip tarafından, terör örgütüne yönelik tuzaklama yapıldıktan sonra bahse konu 120 milimetrelik havan mermilerinin Şimil Sırtının daha kuzeyinde yer alan dere yatağına, aynı düzenek kullanılarak gömüldüğü ifade edilen gerekçede, EYP ile ilgili olarak hazırlanması gereken İç Güvenlik Olayı Bildirim Raporu'na esas alınacak bilgilerin 20'nci Jandarma Sınır Tugay Harekat Merkezine ulaştırıldığı, raporda EYP'nin imha edildiğine ilişkin bilgilerin ilgili komutanlara verildiği, mesajı imzalayan personelin, mesaj içeriğinin gerçek olmadığı hususunda bilgilerinin bulunmadığı kaydedildi. EYP'lerin, yeniden patlayıcı düzeneği ile döşenmesi ve daha sonra alınması gereken önlemlerin alınmamasında Es'in sorumluluğunun bulunduğuna işaret edilen gerekçede, patlayıcıların döşenmesinden sonra alınması gereken önlemler dışındaki eylemlerin başkaca bir suça vücut verip vermediği de irdelendi.

-OTTAWA SÖZLEŞMESİ'NE RAĞMEN ÜS BÖLGESİNİN EMNİYETİNE YÖNELİK EMİRLERDE TUZAKLAMA YAPILACAĞI BELİRTİLMEKTE-

Türkiye'nin de taraf olduğu Ottawa Sözleşmesi'ne atıfta bulunulan gerekçede, sözleşmenin imzaya açıldığı tarihten sonra Genelkurmay Başkanlığı ve komutanlıklarınca anti-personel mayınlarıyla ilgili çeşitli emirlerin yayınladığı anımsatıldı. Ottawa Sözleşmesi'nin imzalanmasının ardından anti-personel mayınların döşenmesinin, üretiminin ve taşınmasının yasaklandığının hatırlatıldığı gerekçede, askeri mevzuatta ve emirlerde halen mayın, bubi tuzağı, tuzaklama gibi tabirlerin kullanıldığına dikkat çekildi. Gerekçede, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terör örgütüne karşı verdiği mücadelede, iç güvenlik görevleri kapsamında eğitim yapılan birimlerde kullanılan ve operasyonlara bizzat katılan birliklerin ana kaynağı niteliğinde bulunan Üs Bölgesi ve Karakollarda Yapılacak Saldırılara Karşı Koyma ve Alınacak Emniyet Tedbirleri Yönergesi'nde, İç Güvenlik Harekat Talimnamesi'nde, KKT 31-3 iç Güvenlik Kol Harekatı Talimnamesi ile KKT 31-1(A) Komando Birlik Harekatı Talimnamelerinde teröristlerin muhtemel yaklaşma ve sızma istikametlerine mayın, bubi tuzağı döşenebileceğinin, üs bölgesi civarına tuzaklamaların yapılabileceğinin belirtildiği vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:

"Bu talimnamelerde yer alan örnek üs bölgesi krokilerinde ve üs bölgesi emniyet krokilerinde mayının yer aldığı, mayın konusunda en önemli askeri mevzuat olan KKT 5-168(A) Mayın ve Karşı Mayın Harekatı Talimnamesi'nde de Ottawa Sözleşmesi'ne atıf yapılıp bazı düzenlemeler yapılmasına rağmen, halen mayınların döşenmesi, depolanması, nakli ve kullanımına ilişkin bilgilerin bulunduğu, ayrıca Ottawa sözleşmesi'nin imzalanmasından sonra İç Güvenlik Birliklerine gönderilen Bahar Yaz Tertiplenme Emirleri, Üs Bölgesinin emniyetine yönelik emirlerde tuzaklamaların yapılacağı belirtilmektedir."

Jandarma Genel Komutanlığı'nın sorumluluğundaki askeri yayınlarda Ottawa Sözleşmesi kapsamında bugüne kadar herhangi bir değişikliğin yapılmadığının mahkemeye bildirildiği bilgisine yer verilen gerekçede, olay tarihinde kullanılan İç Güvenlik Talimnameleri'nde, Ottawa Sözleşmesi'ne uyumlandırmaya yönelik bir çalışmanın tam anlamıyla gerçekleşmediğinin anlaşıldığı vurgulandı.

-ERKEN ALARM VE UYARI AMACI TAŞIMAYAN PATLAYICILARIN DÖŞENMESİNİN YASAKLANDIĞI AŞİKAR-

İlgili birimlere haber verilmeyen ve hakkında işlem yapılmayan patlayıcıların döşenmesinin Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığının emri ve KKT-5-168 Mayın ve Karşı Mayın Harekatı Talimnamesi hükümleri doğrultusunda yasaklandığının anımsatıldığı gerekçede, "Olay tarihi itibariyle mer'i mevzuatta kullanılan terminoloji (mayın, bubi tuzağı, tuzaklama vs.) nedeniyle Ottawa Sözleşmesi hükümlerine tam bir uyumlaştırma sağlanamadığı söylenebilirse de bu konudaki gelişmeler mevzuatla birlikte değerlendirildiğinde; Ottawa Sözleşmesi ile getirilen yasaklamalara riayet edildiği, bu kapsamda öldürme ve ağır yaralama gibi ciddi kayıplara sebep olacak etkiye sahip, erken alarm ve uyarı amacı taşımayan patlayıcıların döşenmesinin yasaklandığı da aşikardır" denildi. 3 ayrı sektöre döşenen özel alarm ve ikaz sistemlerinin koordinatlarının döşemeyi yapan personelce alındığının sanık ve tanık beyanları ile sabit olduğunun belirtildiği gerekçede, davaya konu 120 milimetrelik havan mermisinin döşendiği yerin koordinatının sanık Çeker dışında bir kişi tarafından alınmasının mümkün olmadığı vurgulandı. Gerekçede, operasyon emirlerindeki tuzaklama yerleri ve kılavuz görevlendirilmesine ilişkin gerekli önlemlerin alınmadığı kaydedildi.

-GEREKLİ ÖNLEMLER TAM OLARAK ALINMAMIŞTIR-

Gerekçede, "Patlayıcı miktarı ve etki alanı itibariyle erken uyarı ve ikaz sistemlerinden çok daha ağır sonuçlara yol açabilecek bahse konu EYP'lerin, patlamanın olduğu bölgeye döşenmesinden sonra, personelin zarar görmemesi için gerekli önlemlerin tam olarak alınmadığı anlaşılmıştır" denilerek, patlamanın EYP'nin patlamasıyla meydana gelip gelmediği konusunda GES Komutanlığı'nın kayıtları ile terör örgütünün propagandasını yapan yayın organlarının açıklamalarının değerlendirildiği bilgisine yer verildi. Patlamadan sonra terör örgütü mehsuplarının telsis konuşmalarının da yer aldığı gerekçede, terör örgütünün olay hakkında bilgi sahibi olmadığı, toplumda infial uyandıracak, sonuçları ağır, terörden elde edilmek istenen amaca uygun bir durumu üstlenmek amacıyla hareket ettiği ve bu amaçla olayı kabullenme gayreti içerisine girdiği belirtildi. Terör örgütünün basın açıklamalarında olayı kabullenme cihetine gitmediğinin ifade edildiği gerekçede, patlamanın terör örgütü tarafından tuzaklanan bir patlayıcıdan değil, 120 milimetrelik havan mühimmatından kaynaklandığının anlaşıldığı ifade kaydedildi.

-ÇEKER EMRİN SUÇ TEŞKİL ETTİĞİNİ BİLEREK HAREKET ETTİ-

3 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılan ve hükmün açıklanması geri bırakılan Jandarma Uzman Çavuş Fatih Taylan Çeker'in de mayınları döşerken Es tarafından verilen emrin konusunun suç teşkil ettiğini bilerek hareket ettiği bilgisine yer verildi. Gerekçede, "Sanık Çeker'in bulunan mühimmatı mevzuatta belirtilen şekilde imha etmeyip, mevzuat hükümlerine aykırı olarak döşemesi eylemi ile ölüm ve yaralanma neticesi arasında bir illiyet bağının olmadığı, illiyetin, sanık Tuğgeneral Zeki ES'in dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı eylemleri ile kesildiği, kaldı ki rütbe ve görevi itibariyle sanık Fatih Taylan Çeker'in personelin zarar görmemesi ile ilgili önlem alma yükümlülüğünün de bulunmadığı, bu nedenle sanığın eyleminin iddianamede ve mütalaada isnat edilen bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüyle birlikte iki kişinin yaralanmasına neden olmak ve mahkememizin ek sorgu ve savunma aldığı doğuran emre itaatsizlik etmek suçuna vücut vermeyeceği kanaatine varılmıştır" denildi. - Ankara

Kaynak: ANKA / Güncel

Zeki Es Hakkari Çukurca Ottawa Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

title